|
-1951, İstanbul -Kurucu ve Yöneticiler: Cevat Rıfat Atilhan, Zühtü
Bilimer, Kerim İnan, Hakkı Sadık Azarlı, Hamit Tekinsoy, Nuri Çallı, Feridun Okyanus, İ.Galip Hamikoğlu, Hacı Nuri Erdoğdu, Naci Yeter, mehmet Reşat Düşünür, Ahmet İlkol, Neşet Aslın, Şevket Üzümcü, Mahmut Düşünür. (http://gulunesi.8k.com/bilinesi/partiler_2.html)
Bir Sabetaycı, İslamcı parti kurar mı, işte kuruyor. Cevat Rifat Atilhan daha önce de, ilk faşist parti olan Milli Kalkınma Partisi (MKP)'ni Melike Demirağ'ın dedesinin
kardeşi Nuri Demirağ ile kuran kişi. Masonluk aleyhine kitapları olan, her gün masonluğa ve Yahudiliğe küfreden kişi de Cevat Rifat Atilhan'dır. Masonluk aleyhine yazdığı bir kitap da bende var.
Nuri Demirağ'ın da mason olduğu bütün kaynaklarda yazıyor.
Memlekete, antisemitizim gerekliysa onu da Yahudiler yapıyor. Durum bu.
Cevat Rifat Atilhan, İstanbul Üniversitesi önünde gençlere gamalı haç dağıtan kişi bir emekli albaydır ve Nazi hayranıdır. (Bkz. Tanzimat ve
Meşrutiyetin Birikimi, İletişim yayınları 2001) Cevat Rifat Atilhan, Şair Oktay Rifat’in amcasıdır. Cevat Rifat Atilhan'ın babası Macar Ali Rifat Bey, ilk operalardan birisi olan Bülbül’ün de bestecisi. (Sabetaycı inanışa
göre Mesih bülbül seslerinin ötüşüyle gelecektir) Cevat Rifat Atilhan'ın kardeşi Ali Rifat (sonradan Çağatay soyadını almış) da bugün söylenmeyen ama ilk kabul edilen İstiklal Marşı’nın da bestecisidir.
Cevat Rifat Atilhan, senarist Bülent Oran'ın babasıdır. Bülen Oran'ın eşi
Ayşe Şasa
da, İslami çevrelerde, ağır ve uzun bir şizofreni sonrası İslamı seçtiği için, el üstünde tutulan bir kişi. Peki bütün bunlardan yani, Sabetaycılık, masonluk bağlarından bahseden var mı, yok...
Bugün Yapı Kredi Yayınları'nda Enis Batur'un sağ kolu olarak çalışan Samih Rifat, Oktay Rifat'ın oğlu.
Mesele, göründüğünden çok daha karmaşıktır...
Gökyüzü ==================================================================================== Tarih-i Selaniki
Yaklaşık yedi-sekiz ay önce yazdığımız bir yazıda,
Benim Adım Kırmızı’nın kahramanlarından bahsetmiştik ve o zaman kitapta geçen dul kadının Orhan Pamuk’un annesi ve çocuklarının da (kitapta isimleri Şevket ve Orhan’dır) Orhan Pamuk ve ağabeyi Şevket Pamuk olduğunu söylemiştik.
O zaman kitapta sıkça geçen Ester’e de değinmiştik. Ester Kira’dır bu kadının ismi ve o zaman için fırtınalar yaratan olayların kahramanıdır. (Müthiş bir zorlu dönemdir ve açlık, kıtlık geçim sıkıntısı had safhadadır.) Bunu
Orhan Pamuk da, Yalçın Küçük de herkes gibi Tarihçi Mustafa Selaniki’nin yazdığı, Tarih-i Selaniki’den biliyorlar. Pamuk’un kitabında anlattığı dönem Sultan III. Mehmed Dönemi ve o dönemde bir de ortaya Mehdi iddiasında bulunan
birisi çıkar ve epey taraftar toplar, sonra idam edilir. Tarih-i Selaniki’nin 1989 basımını bulmak ve okumak mümkün. Ayrıca Necdet Sakaoğlu’nun "Bu Mülkün Sultanları" isimli ilk basımı 1999'da yapılan kitabında da
yine zikredilen eserden alınan bilgilerle o dönem ve Ester Kira’dan kısaca bahsedilmektedir. gokyuzu@hotmail.com llllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
SELÂNİK, BALKANLARIN KUDÜS'Ü
ROMA, 09/09(BYE)--- Tirajı
günde 515 bin olan Il Sole 24 Ore gazetesinin 08 Eylül 2002 tarihli sayısında, yukarıdaki başlık altında ve Alberto Negri imzasıyla yayımlanan, Selanik çıkışlı makalenin ülkemize ilişkin bölümünün çevirisi şöyledir:
Afrika'nın kapısı Tanca, Doğu'nun kapısı İstanbul ise, bugünkü nüfusu bir milyon olan Yunanistan'ın ikinci büyük şehri Selanik de Balkanlar'ın Kudüs'üdür. 16. yüzyıldan Birinci Dünya Savaşı'na kadar, nüfusun çoğunluğunu
Yahudilerin oluşturduğu zamanlar gerçekten de böyle olmuştur. Burada, Venedik ve İstanbul'da olduğu gibi Yahudi mahalleleri yoktu; Rumların, Türklerin ve Yahudilerin mahalleleri yan yana idi.
1430'dan itibaren
Osmanlıların eline geçen ve İmparatorluğun ikinci limanını oluşturan kozmopolit şehir Selanik, Yahudi cemaatının kurallarıyla yönetiliyordu. Liman cumartesi günleri kapatılıyordu. Gerek Müslümanlar gerekse Hristiyanlar
Yahudilerin bayram takvimini izliyordu: Yunanlıların egemenliği altına girdiği tarihten 10 yıl sonra pazar gününün resmi tatil günü yapıldığı tarihe, yani 1923 yılana kadar bu böyle devam etti.
İstanbul sultanları için,
gerek Hristiyanlar gerekse Yahudiler "zimmi" idi, yani alt sınıftan insanlardı. Ancak, Türk imparatorları, o çağlardaki Batılı prenslerin yabancı olduğu dinsel hoşgörüyü bu insanlara gösterdi. Granada'nın
düşürülmesinden sonra, İsabella di Castiglia ve Ferdinando d'Aragona'nun 31 Mart 1492'deki Alhambra fermanıyla Yahudileri ve Müslümanları kovduğu zamanlar, Osmanlı İmparatorluğu, Sefarad'dan (İspanya'ya verdikleri ad) gelen on
binlerce Yahudiye kapılarını açtı. Osmanlı sultanları Sefaradlıların Selanik, İstanbul, İskenderiye ve Beyrut'a gelmesinin yararlı olacağını tahmin ettiler.
1600'lü yıllarda tam bir ticari gelişmenin yaşandığı
Selanik'te nüfusun yüzde 68'ini Yahudiler oluşturuyordu. Yahudiler geriye kalan tek miraslarını, yani dillerini de buraya taşıdılar. İbranice ve İspanyolca karışımı olan bu dil, daha sonra Müslümanlar ve Hristiyanların da ortak
dili haline dönüştü. Yüzyıl önce burada doğan büyük Türk şairi Nazım Hikmet'in annesi Ayşe, Baudelaire ve Lamartine'nin dizelerini öğretiyordu: Osmanlı İmparatorluğu'nun işini bitirecek olan kalem ve kılıç, o zamanlar askeri
okulda parlak bir subay olan Mustafa Kemal'i burada yetiştirdi.
Burada vaaz veren Sabetay Sevi'nin 1657 yılında "Mesih" olduğunu iddia etmesinden sonra ayaklanma olasılığından tedirgin olan Osmanlı, İslam
dinini seçmesi koşuluyla onun ve arkadaşlarının hayatını bağışlayacağına söz verdi. "Taraf değiştiren" anlamına gelen "dönme"lik bu şekilde ortaya çıktı.
Şehrin Türk nüfusunun yarısını oluşturan bu
kişiler modern okullar açtılar. Sultan Abdulhamid'e karşı, 1908 yılında Jön Türklere katılacak olan ve modern Türkiye'nin atası sayılan, Müslüman dünyasının en büyük devrimini yapan Atatürk bu okulardan birine gitti. Kasım
ayında yapılacak seçimlerde fundamentalistlerin zaferini engellemek amacıyla "Yeni Türkiye" adlı laik partiyi kuran eski Dışişeri Bakanı İsmail Cem de Selanikli "dönme" ailelerden birinden geliyor.
Atina için Küçük Asya'nın felaketi olan 1922'deki mübadele esnasında bir milyon kişi evlerini bırakarak Türkiye'ye gitti. Türkiye'den de insanlar Yunanistan'a göç etti. Bu, Selanik'in de demografik oluşumunu bozan ve Avrupa
tarihinin o güne kadar yaşanan en büyük etnik temizliği oldu.
Selanik'in Tarihi Nüfus Yapısı:
- Türk egemenliğinin sonu (1912): Nüfus: 157.000. Yahudi nüfusu: Yüzde 39.
- Mübadele (1922): Nüfus: 175.000. Yahudi nüfusu: Yüzde 30. - Alman işgali (1941-44): Nüfus: 254.000. Yahudi nüfusu: Yüzde 20 (Yahudi kültürünün yüzde 6'sı yok edilmiş).
- Büyük Selanik (2000): Nüfus: 1 milyon. Yunanlar: Yüzde 96. ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sanat, Şov ve Medya Ünlüsü Bazı Sabetaycılar
Tarkan, Bülent Ersoy, Zeki Müren, Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, Filiz Ali Lazlo, Fazıl Say, Orhan Pamuk, Zeki Alasya, Haldun Dormen, Mehveş Emeç,
Sevgi Soysal, Bülent Fenmen, Duygu Aykal, Aziz Üstel, Mükerrem Berk, Levent Kırca, Oya Başar, Mehmet Ali Erbil, Celal Sahir Erozan, Nermin Bezmen, Rutkay Aziz, Doğa Rutkay, Mustafa Alabora, Derya Alabora, Mehmet Ali Alabora,
Ayşe Kulin, Füreyya Koral, Aliye Berger, Halikarnas Balıkçısı, Azra Erhat, Yusuf Atılhan, Orhan Gencebay, Muazzez Tahsin Berkant, Peride Celal, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halit Ziya Uşaklıgil, Halit Refiğ, Müjde Ar, Mehtap Ar,
Samim Değer, Yasemin Kozanoğlu, Ayten Alpman, Yıldırım Gencer, Ayşe Gencer, Bora Gencer, Melih Kibar, Şinasi, Attila İlhan, Çolpan İlhan, Kerem Alışık, Çiğdem Talu, Ajda Pekkan, Semiramis Pekkan, Yesari Asım Arsoy, Sibel
Egemen, Şerif İçli, Selahattin Pınar, Ali Rıfat Çağatay, Faiz Kapancı, Mısırlı İbrahim, Selanikli Ahmet Efendi, Tülay German, Erdem Buri, Refik Talat Halman, Şekip Memduh, Barış Manço, Rakım Elkutlu, Hüseyin Saadettin Arel,
Leyla Saz, Osman Nihat Akın, Mahmud Celalettin Paşa, Mehmet Fehmi Tokay, Emin Ongan, Cenk Eren, İdil Biret, Mükerrem Berk, Suna Kan, Aysel Gürel, Gönül Yazar, Melike Demirağ, Şanar Yurdatapan, Tuğrul Dağcı, Zeliha Berksoy,
Semiha Berksoy, Ömür Göksel, Uğur Akdora, Bülent Ortaçgil, Engin Noyan, Eser Noyan, Leyla Gencer, Ahmet Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Arif Mardin, Ahmet Ertegün, Oya Küçümen, Cem Mansur, Sertap Erener, Levent Yüksel, Pakize
Suda, Işıl Yücesoy, Gürer Aykal, Mithat Fenmen, Bülent Tarcan, Muzaffer İlkar, Alpay, Rüçhan Çamay,
Kenan Kalav, Yıldız Sertel, Özlem Savaş, Okan Karacan, Ömer Karacan, Erkan Özerman, Cemil İpekçi, Metin Bükey, Abdülhak Hamit Tarhan, Metin Erksan, Turgut Demirağ, Altan Erbulak, Cem Davran, Hande Ataizi, Okan Bayülgen, Metin Serezli, Nevra Serezli, Nisa Serezli, Selin Dilmen, Mustafa Denizli, Murat Özaydınlı, Cüneyt Tanman, Ali Uras, Aziz Basmacı, Günseli Başar, Meltem Hakarar, Neşe Erberk, Selin Toktay, Perran Kutman, Hüseyin Kutman, Oktay Rifat, Samih Rifat, Asuman Tuğberk, Muhip Arcıman, Behzat Butak, Refik Kemal Arduman, Reşat Nuri Güntekin, Munis Faik Ozansoy, Enis Fosforoğlu, Renan Fosforoğlu, Mete İnselel, Şemsi İnkaya, Turgut Boralı, Ayten Gökçer, Deniz Gökçer, Cüneyt Gökçer, Hüseyin Baradan, Yasemin Baradan, Ümran Baradan, Hulusi Kentmen, Can Gürzap, Arsen Gürzap, Çetin Tekindor, Saltuk Kaplangı, Erman Kunter, Mustafa Altıoklar, Meral Orhonsay, Zihni Küçümen, Talat Artemel, Ülkü Kuranel, Tuncel Kurtiz, Köksal Engür, Yasemin Kumral, Ahmet Say (Buradaki bazı isimleri okuyunca insanın “Bu kadari da olmaz” diyesi geliyor, ama araştırmak lâzım. WM.)
GÖKYÜZÜ llllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
|