Öncelikle ladin
kızımın ismi
Eğer bu filika modifikasyonu işinde akıl sağlığımı koruyupta
teknemi bitirebilirsem onunda adı aynı olacak (tanrı amerikan
uçaklarından korusun) İstanbul'da Rumelihisarı
Baltalimanı'ndayım teknelere önceden beri merakım var balık
tutmaya bayılırım, geçen eylül aylarından birinin başında
çinekop başladı dediler serde avcılık var ya ilk c.tesi akşamı
evimin 100 mt ilerisindeki parktan boğazın serin hatta o aylarda
buz kesen davetkar sularına oltamı attım..sabaha kadar dondum
karşılığında bırakın yakalanmayı,attığım yeme vurmadı bile meret
balık,saat sabahın 8'inde eve gelirken ben istemesem de
hüsranlarım benimle birlikteydi , eşim hamile o aralar dedim
sürpriz olsun kahvaltı sofrası kurayım, çay demlendi, bir bardak
aldım ve balkona çıktım 30 mt ilerime küçük bir tekne geldi
tekne dediğime bakmayın ben ona karada bile binmeye cesaret
edemem dökülüyor, içindeki yalnız olduğundan teknenin sahibi ve
kaptanı olduğuna kanaat getirdiğim şahıs paso lüfer yakalıyordu
ama o an gördükerimin bana yansıması adam lüfer yakalamıyor bana
küfür ediyordu...ınınıııınnnnnnnnn bu iş tekneyle oluyorsa
vakittir dedim ve karar verdim, beni üç yıldır alacağız yav
sabret diyen sevgili dostum ve ortağımı daha fazla beklemeden
tekne alacaktım,hemzaten teknenin ortağı olmazdı bir kişi
kullanmalıydı ya diğer ortak bensiz kullanıpta farketmeden bir
zeval verdiyse? öyleya bu araba değildiki arıza yaptığımda sağa
çekip bir ıslık ve duran ilk taksiye binip gidesin,sıkı bir
araştırmaya giriştim odaneeee!!!!
Teknelerde İstanbul fiyatları boru gibi:)) yılmayacaktım nette
dolanırken habib abinin web sayfası imdadıma yetişti bende bir
filika modifikasyonu pekala yapabilirdim ne yani habib abi
grafikerse bende demirciyim pöhhh..karar verdim başlayacaktım ve
sanırım bir yanım Arnavut olduğundanmıdır ne, işe tersinden
başladım önce bir motor buldum motoru görmek için marinize
edileceği atölyeye gittim motor 54 hp perkins ingiltereden bir
jenarötörün üzerinden gelmiş kız gibi tek derdi kara motoru
olması pazarlık bitti ve aldım sevinçliydim ama asıl sevinmem
gerekenin o atölye sahibi olan dost ve yardım canlısı sahibini (Feridun
usta)tanımak olduğunu henüz bilmiyordum...Tuzlaya gittiğim bir
gün yine tekne fiyatlarına veryansın ederken anaaaaaaa bir
filika hemide satılık,hemide fiber,hemide ayna kıç,teknenin
cidar kalınlığıda enaz 15 mm hani alkolu fazla kaçırıp mercan
kayasına tırmandırsan yinede sağlam kalacak gibi birşey hemen
üzerindeki numarayı aradım telefonun öbür ucundaki şahsın tarif
ettiği pencereye baktığımda bana el sallıyordu hemen yanına
gittim çaylar geldi ve pazarlık başladı 500 USD istiyordu hurda
bir filikaya bile USD istenmesi beni acaba Tuzla hurda
borsasındada Amerika’lı spekülatör george SAROS’un parmağımı var
düşüncesine gark etti neyseki bu düşünceden çabuk sıyrıldım ve
pazarlığa başladım, fiyat ciddi USD o zamanlar 1,600,000 TL.
filan çayımdan son yudumu alırken kaporasını vermiştim bile
400,000,000' TL'na tekne benimdi bana göre ucuz almıştım ama
tekneyi karşı yakadaki işyerime getirmek için çekiciye verdiğim
125,000,000 TL içimde yer etti:))) tekneyi işyerime getidiğimde
çekicinin üzerindeki orta boy bom vincinin önünde mahallenin
elektik,telefon kablolu yayın ve benzeri birfiil kablo
cansiperhane bir şekilde görevlerini yapıp teknemi duvardan
aşırmasına engel oluyorlardı,şimdi ne olacaktı?? Bereket
işyerimizde el aletleri parkurumuz oldukça zengin ve içinde
birkaç tane balyoz var birkaç dakika sonra duvar yoktu ve tekne
işyerimin üzerindeydi
Çekiciyi gönderdim ve hemen koştum ferudun ustama o bu işe ne
diyecekti??? Tekne aldım usta dedim,eyvahhhhhhh dedi,yav ben
sana bir tekne bulmuştum tam senin kalemin Tuzla’da dedi ve
istikamet olarak benim aldığım tekneyi gösterdi o anda kalp
kalbe karşıymış söylemini düşündüm karşılıklı güldük..Neyse
tekne 5.40 boyunda 2.30 eninde boy benim düşündüğümden biraz
küçük ama bu okadar önemli değil sadece detay benim kafa tuvalet
borusu gibi hızlı çalışıyorya ortadan kesip uzatacağım nasıl
olsa)) bir arkadaşımın kardeşi Gemlik’te plastik hammaddesi
üzerine çalışıyor ve kendi rüzgar sörflerini yapacak kadarda
polyestere yakın, yapmak istediğimi söyleyip fikrini sordum;
sakın haaa kamara diyorsun,içten takma motor diyorsun bunların
hepsi ek ağırlık kötü bir havada ortadan yarılıverir dedi ve
arkadaşlarıyla Aliağa’dan alıp 2 tane yaptıklarını güzel
olduğunu ve üçüncüsününde yapım aşamasında olduğunu
söyledi(demekki karşımdaki insan nekadar akıllı görünsede,ben
delilik yolunda yalnız değildim hem bunlar gurup halindeydiler)
ve bu tür teknelerin burunlarının çok kaba ve dik olduğunu
söyleyip fikir verdi ana buruna dokunmadan önüne çelik bir
konstüksiyon yapıp hem tekneye dalgayı yarması için çalım vermek,
hemde boyunu uzatmak ,işte dedim buuuuu,yine gaza gelmiştim ...ama
düşününce anlattıklarının sadece demir olan kısımlarının bana
yakın oduğu,diğer şeylerinse bilgisizliğimden dolayı benim için
bir anlam ifade etmediği gerçeği ile yüzleştim,ama olsundu bir
yerden başlamalıydım, ana buruna dokunnmadan çelik
konstürüksiyonu yaptım teknem dışarıdan 80 cm kadar uzamıştı
sora sora bağdat bulunur misali polyester işinide öğrendim tabi
bunda enbüyük pay müşterim olan gebze cam elyaf fabrikasındaki
kimyager dostlarındır.
3 mm kalınlıkta fiber plakalarla ekleyeceğim burunun kalıplarını
çıkarıp kontüksiyonla teknenin ana gövdesi arasına paslanmaz sac
vidaları ile tutturdum zımpara ile biraz iz yapıp polyesteri bir
kat sürüp kumaşı kaplamaya başladım kumaş yapışmıştı sıra kumaşa
üstündende polyesteri yedirerek tamamen polyesterle
ıslatmaktaydı üst taraftan aşağıya doğru rulo ile polyester
uygulayarak indiğimde en alt kısmı yapıştırırken kumaşın
polyesterle ıslak haldeyken yukarıdan kafama düşmesiyle bir
terslik olduğuna:) ve bu şekilde olmayacağına kanaat getirerek
önce gidip saçlarımı makineye vurdurdum ardından tekneyi ters
çevirdim bu şekilde daha kolay oluyordu hergün bir iki kat
ekleyerek birkaç günde yeterli kalınlığa ve sağlamlığa ulaştım.
Sıra harap halde görünen yer yer siyah baca isi ve turuncu
renklerde olan teknemin boyalarını kazımaya gelmişti tekne
işyerimin üzerinde ve açıkhavada olduğu için oluşturduğum boya
ve fiber bulutları yüzünden evlerinin camlarını kapayıp bana
hiçbirşey söylemeyen ve haftalık çamaşır günlerini bile benim
sipiral taş ve zımpara çalışmalarıma endeksleyen tüm komşu ev
hanımlarına buradan teşekkür ediyorum; boya ve oldukça hasarlı
görünen jelkot tamamen silinmiş tekne çıplak kalmıştı macun işi
sıradaydı herkesin dilinde bir epoksi macun muhabbeti vardı ama
ben ve komşum olan kaportacı dostum İsmail tamamen bu konunun
dışındaydık biraz araştırınca bu macun konusunda karşıma yine
boru gibi fiyatlar çıktı hani nasıl söyleyeyim herhangi birşeyin
başına veya yanına marin sözcüğü eklenince fiyatlar uçuyor
satıcı veya herhangi bir şey yapacak olan usta direkt bir şey
demiyor ama gözlerine dikkatli baktığımda bana söylemek
istedikleri konusunda duyumsadığım şu oluyor ...;bak bilader,bak
koçum,gözüm benim, bu deniz işi keyif işidir, eh sende bu keyifi
süreceksen e bende seni üfleyeceğim:)) valla nefesleride
birbirinden kuvvetli aralarında anlaşma var sanki üfleyen
üfleyene neyseki efsunluyuz, tabi bizimde korumamız gereken ve
tek mal varlığımız olan, bir kulak arkası kalmış onuda
üflemelerin yarattığı rüzgarın neden olabileceği üşütmelerden
sakınabilmek için dikkatliyiz bu malum mevzuda;
Bir sabah Dünya gazetesinde zemin epoksisi konusunda bir ilana
telefon ettim ve firmaya böyle bir malzeme varmış ucuz
bulabilmem için bana yardıncı olabilirmisiniz dediğimde, tabiki
oluruz zaten bizde var hemde 5 kg'ı 27,5 euro dediklerinde
kültablamda zaten yanıyor olmasına rağmen sevincimden bir sigara
daha yaktım hemen 5 kg istedim yoladılar ama bizim İsmail usta
bukadar malzeme ile ancak benim eklediğim polyester kısmı
kapatabildi açtığımız viski ile birlikte macunda bitmişti
sanırım acemilikten polyesteri biraz girintili çıkıntılı
yapmışım neyse sonuçta 15 kg macun ve + bir şişe viski ile bir
sonraki hafta sonu işi bitirdik gelsin tekrar zımpara ve yine
sessizce kapanan komşu pencereleri ama başarmıştık ve tekne ayna
gibiydi
şimdi sıra 5 cm lik omurga yetmeyeceğinden ve teknede hiç krüz
olmadığından salma görevide görecek olan dışarıdan takacağım ek
omurgadaydı eğer bunu yapmazsam
1- Teknenin altı çok düz olduğundan oynak olacaktı,
2- Pervaneyi kayalıklardan ve boğazda bolca bulunan balıkçı
ağlarından koruyamayacaktım,
3- Tekneyi karaya çekmem gerektiğinde pervaneyi ve kovanı ne
yapacaktım
4- Dümenin topuğunu nereye oturtacaktım,
Yani bu lazımlı birşeydi, De nasıl yapacaktım?? 10x100 mm demir
lamayı büküp teknenin altına cıvatalarla bağladım(iyiki
demirciyim ve makine parkuru geniş bir işyerim var) bu işi
yaparken polyesterle burunu uzatma işi için tekneyi ters
cevirmemin nekadar hayırlı olduğunu birkez daha düşündüm,100 mm
lik NPU profilini ortada 35 arkadada pervane için 60 cm boşluk
yapacak şekilde kıvırıp birkaç lama ve köşebent demiri ile
birbirine kaynatıp iki tarafıda 3 mm sac la yine kaynatarak
kapadım işlem bittiğinde sıcak galvanize gönderme amacıyla söküp
tarttığımda 150 kg lık bir salmam olmuştu hem bayağıda hoş
olmuştu:)
Sıcak galvaniz yapacak olan firma ile görüştüğümde acelem yoksa
dışarıda kalıp paslanmasının galvanizin malzemenin içine
işlemesinde çok faydalı olacağını söylediler ;bende açık havada
birkenara atıp unuttum,kış geliyordu yağmurlar onun icabına
bakardı,ama yine kış geliyordu ve ben artık tekneme birşey
yapamayacaktım,bende diğer ıvır zıvırı satın alırdım;dümen
mekanizmasından başlayayım dedim,demez olaydım bunun iyisi data
marka olurmuşta fiyatı 450,000,000'muş.. neymiş hidrolikmiş
gözlerim yerinden fırlarken birtaraftanda geçirmiş olduğum 37
yılımı bu işe başlamadan önce aslında nekadarda huzur içinde
yaşadığımı düşünmeden edemedim...İyide bunun mekanik olanları
yokmuydu??? var dediler birkaç ustayı aradım,dümen
hareketlerinin iplerle sağlandığı,benim gibi bir makineciye göre
son derece kıytırık mekanizmalara 250,000,000 TL
istediler,hadilerdi oradan ben yapardım onuda ama nasıl yapardım?
Bayağı bir zaman düşündüm atölyede elimde maruti dişli denilen
hareketi 90º açı ile ileten dişliler vardı birkaçta aynı dişte
ama değişik çapta düz dişli,işe başladım iyi gidiyordu iki saat
geçmişti ve ben paraya kıyarak 4,000,000 liraya dümen mili için
bir rulmanlıyatak alıp sistemi tamamlamıştım hemde yetmiyormuş
gibi sistem fısır fısır çalışıyordu buradan millerimi torna
tezgahında işleyen çalışanım Coşkun'a teşekkür ediyorum,bu iş
tamamdı baktım elimde 22 mm çapında paslanmaz milde var ve
boyuda 35 cm capımda yuvarlak kıvırmaya yeterliydi, dümen
tekerinide makinada kıvırtıverdim, takım tamamdı bu işide
kıvırmıştım.
Kış gözkırparken ben son numaramın peşindeydim,hazır tekne
tersken ve macunuda bitmişken neden astar boyasını vurmuyordumki??
Hem astarboya işini sona bırakırsamgüverte,kamara,motor vs.için
tekneyi düzeltmek gerekeceğinden altını zımparalamak zor
olacaktı,hemen epoksici firmaya sipariş verdim boya geldi
İsmail'e üç şişe bira aldım karşılığında iki kat astarı bir saat
arayla bitirdi,bu sefer İsmail ucuza gelmişti,boyanın kurumasını
beklerken tekne dışındaki diğer işlerim biraz sıkıştı ve onlarla
uğraşırken zaman geçti bu zaman içinde boya kurudu ben bu arada
yeteri kadar zımpara stoğu yapmıştım,tekrar yaptığım asıl
işimden sonra ikinci mesleğim olan zımparacılığa başladım bu kez
komşular ziyadesiyle memnundu zira zımpara su ile yapılıyordu bu
onlar için iyiydi çünkü hiç toz olmuyordu ama yine su ile
olduğundan makineylede olmuyordu hava gidererek soğuyordu tekne
yüzeyinde avuçiçlerimin enaz 50 kez değmediği yer
kalmazken,kollarım yorgunluktan kopuyor,anamım ağlama sesleri
ise kulaklarımdan gitmiyordu.Hava kar kokmaya başladığında
zımpara işi bitmiş teknenin yanında yerde yatan salma ise pas
tutuyor yavaş yavaş kıvama geliyordu.
Mekanik ve madensel işlerin daha sadece dümen mekanizması
kısmını yapabilmiştim ve işi bilenler buraya kadar yaptıklarımın
pek para tutmayacağını asıl bundan sonrasının para tutacağını
söylüyorlardı yani işin krom nikel olan kısmı,yine araştırmalar
başladı ve geçen hergün işi bilenlere daha bir hak veriyordum
fiyatlar uçuktu gerçekten ama,deniz suyu vucudumun
biryerlerinden içeri kaçmıştı birkere iflah olmazdım;birkaç
malzeme kataloğu geçirdim elime ve başladım beğenmeye, fiyatlar
yaklaşık olarak şu mertebelerdeydi egzost 40 USD, baba 25 USD,
koç boynuzu 35 USD, kurt ağızları 30 USD, merdiven benim gül
hatırıma 65 USD, kovan-şaft 200 USD gidecek olan malzemeyi
hesaplayıp hurdacıya gittim 45,000,000 TL'lık malzeme aldım ve
işe başladım kah elimi taşladım,kah yeni kaynattığım malzemeyi
sıcakken tutuyor elimi yakıyordum ama yinede herşey yavaş yavaş
oluyordu kovan milinin ucuna yüksek kaliteli Derlin çakarak
motor milinin su içinde dönen ucunu yatakladım,tabi mil dönerken
su ile rahat soğuyabilmesi için Derlin'e deldiğim deliğe mil
parelelinde kanallarda açmıştım diğerleri gibi buda tamamdı.
Eh dedim elim değmişken birde dümen kovanı ve pala imal
edeyim,dümen kovanı sarı malzemeden oluyor.İmes san.sitesine
gittim Artaki ustamdan ham döküm sarı malzemeyi,geri gelip
hurdacımdanda krom malzemeyi aldım hepsi 42,000,000 TL. tuttu
bunların üzerindeki işlemlerimde bittiğinde kovanım ve palam
hazırdı,ne yalan söyleyeyim valla bunlarda güzel olmuştu siz ne
dersiniz??
Günler geçiyor ve ben bu yaptıklarımın mutluluğu ile huzura
doğru huşu içinde yavaş yavaş yükselirken Feridun ustamın
telefonuyla kendime geldim,ben hernekadar acelesi yok diğer
işlerine bak dediysemde o boş kaldıkça benim motorun marinize
işlerini yaptığından sıra şanzımanın takılmasına
gelmişti,gelsindi tabi ama önce benim şanzıman almam gerekiyordu,
aklıma ilk gelen şanzıman=para oldu malum memleket bir krizden
geçiyordu ve memleket ben bildim bileli hassas dengelere sahipti
veyine bu dengelere biri dokunacak olsa olan anında bana oluyor
dibimde bir sızıyla bunu algılıyordum o aralarsa hiçkimsenin
bilemediği biri habire bu dengelere dokunuyordu,dengelerden
çıkan her tını bana bir vergi mükellefi olarak çok içli geliyor
içim yanıyordu (Sanırım bu bilinmeyen kişi dengeleri gitar
sanıyordu) uzatmayayım şanzıman satan firmayı aradım,tanıştık
fiyat 800,000,000 TL'dı biraz sohbet 600,000,000 TL. yav
şanzımanda aslında basitti ve işyerinde yaptığımız makinelerde
bu şanzımanların redüktör denilen çok daha komplikelerini ve
avrupa olanlarını biz oldukça yüklü miktarda kullanıyorduk
redüktörlere göre şanzımanın fiyatı yüksekti,bunu dile
getirdiğimde karşı taraf haklı olarak biz taşmı yiyeceğiz
dediğinde sohbet koyulaşmıştı ve satıcı kendi teknesinde
polyester işinin olduğunu fikir bazında yardım edip
edemeyeceğimi sordu,memleket dengeleri nekadar hassas olursa
olsun bende hala insanlık kırıntılarına rastlandığından tabiki
dedim ne demek,ne malzeme kullanacağını,nereden ucuz temin
edeceğini anlattıktan sonra ertesi gün bu malzemeleri aldığını
söylemek için aradığında bu kez nasıl uygulayacağını sordu biraz
anlattım ama telefonda olmuyordu haftasonu randevulaştık ve ben
oraya gittim c.tesi öğleden sonra işin çoğunu beraberce
yapmıştık ertesi haftada işi bitirmiştik ve ben geri dönerken
yalnız değildim,arabamın bagajında hediye babından bir
şanzımanım vardı
Ferudun ustamın gereklerini şimdilik yerine getirmiş olarak
tekrar tekneme döndüm,bu arada işi bilenler gelip gidip birsürü
yapılması gerekeni dile getirip gittiklerinde, sadece attıkları
kılçıklar benimle beraber kalıyordu şöyle yapılır diye fikir
veren yoktu,şimdide flap diye bir şey çıkardılar bu gerekirmiş
neden gerekirmiş çünkü benim motor güçlü olduğundan tekneye tam
yol verdiğimde pervane teknenin kıçını suya çekermiş düşündüm
araştırdım doğruydu bu flap ne menem birşeyse yapılmalıydı yapım
mantığıda şuydu;teknenin su kesiminden 8-10 cm yukarıda olacaktı
ve pervane kıçı çektiğinde artı bir karşı kuvvet oluşturacaktı
iyi güzeldide bu teknenin su kesimi neresiydi bırakın işleri
bitirdiğimde kamara,motor vs.nin ağırlığını ben teknenin şu anki
kilosunu bile bilmiyordum elimde sadece teknenin hurdaya
çıkarıldığı sırada bir zaman suda beklediğinden dolayı sudaki
zift ve yağın bıraktığı izin ölçüleri vardı ve iyiki lazım
olabileceğini düşünüp o ölçüleri zamanında almıştım hesap yaptım
(Formül:1 mm2=1 gr) evrakaydı ama hesabı yaparken ne peştamalım
nede hamam tasım olmadığından sadece kaba bir hesapla teknenin
yaklaşık 90 kg'da 1 cm battığını buldum,yaklaşık bir su kesimi
belirledim ama yinede işi şansa bırakamazdım ayarlı birşeyler
yapmalıydım 3 mm krom sacı teknenin arkasına göre kestim 10x50 (ölçüler
milimetredir)lamayı iki adet olarak 90º kıvırdım ve bu lamaların
bir tarafına 20 cm freze kanalı açtım karşılıklarınada 15x50 iki
lamayı boyuna 2 cm arayla delip diş çekerek bu lamaları tekneye
4 ad. M12 avşa baş cıvatayla bağladım frezeli olan lamaları
flapa kaynatıp tekneye bağladığım lamalara sıktığımda frez
kanalı sayesinde 20 cm,eğer buda yetmezse deliği bol olan karşı
lamadaki flapı tutan cıvataların deliklerini değiştirerek artı
15 cm daha aşağı-yukarı hareket elde edebileceğim bir flapım
olmuştu,e valla elime sağlıktı,güzelde olmuştu,merdivende
yakışmıştı,üzeri iroko ağacıyla kaplandığında dahada güzel
olacaktı..sizin fikriniz??
Kış bitti bitecekti ve insanların gülerek; yav sen ne
yapıyorsun,bunu buradan nasıl kaldırıp götüreceksin sorularına
karşılık veriyor olduğum; siz gülün,bana vahi geldi ikinci tufan
kapıda adıda Gürol tufanı olacak,dün gece yine rüyamdaydı sen
dalga geçenlere bakma ben onları cezalandıracağım sen acele et
dedi söylemlerim kendimi akıllı gösterme çabalarıma yetersiz
kalıyordu, fakat Habib abinin Web
sayfasını keşfetmiştim ne güzel bir siteydi bu böyle bir
anda yanlızlığımdan sıyrıldım öyleya benim gibi birsürü deli
vardı burada hepsi birarada ve bayağıda örgütlüydüler :)) Tekrar
selam olsun hepinize.
Motorum bitmeye yakındı ve bir kontrol panosu gerekiyordu,
gerekenlerin bir listesini yapıp Sirkeci'ye gittim ve 1 ad.yağ
göstergesi,1ad.devir saati,1 ad.ampermetre,1ad. Marş anahtarı ve
sigorta kutusuyla birsürüde aç-kapat çıtçıt aldım, krom plakayı
göstergelerin çapında kesmek zor olduğundan 3 mm kalınlığında
alüminyum plaka kullanıp işimi görecek bir kontrol panosunu
yapmak hiçte zor olmadı
Daha yapacak birsürü iş varken kış dolayısıyla uzun süre inimde
uykuya yattım,derken bahar geldi ve ilk güneş ışıklarıyla
birlikte bitlerim kanlanmaya başladı,geçen zamanda kendi haline
bıraktığım salmada kıvama gelmişti yükledim kamyona ve galvanize
yolladım bu arada bizim elektrik işlerimizi yapan firmanın aynı
zamanda galvaniz yapan firmayada servis verdiğini ve aralarında
derin!! bir dostluk olduğunu bildiğimden yapılacak olan
galvanizin iyi olmasını sağlamak amacıyla araya bizim
elektrikçiyi soktum,3 gün sonra salma galvanizden geldiğinde iyi
olması için 650º sıcaklığa 3 kez sokulduğundan kaynak
yerlerinden 80 cm ye varan boylarda üç ayrı yerinden patlamıştı
ve sıcak galvaniz olan bir metali kaynatmak berbat bir işti:(
bana uzun gelen bir süre yanmış cinko dumanı soluyarak yırtık
yerleri tekrar elektrot kaynağı ile kaynattım, bu ufak!!
Aksaklık dışında galvaniz gerçekten çok iyi olmuştu ama yinede
deniz suyunun aşındırıcı etkisine karşı işi şansa bırakmamak
için epoksi macunu tiner ile incelterek boya kıvamına getirip
boya tabancası ile iki kat uyguladım,onun üzerinede iki kat
epoksi boya üffffff cillop gibi olmuştu,teknenin var olan 5
cm'lik omurgasına 24 ad. M12 krom cıvatayla bağladığımda (bu
arada amma cok ve çeşitli cıvata kullanıyorsun derseniz,benim
hurdacıda her çeşit ve boyda olanının bulunduğunu ve kilosunun
4,000,000 TL.olduğunu hatırlatırım) teknem bayağı bir
heybetlenmişti,dümen palası bile başka yakışmıştı)).
Bu yazıyı yazmaya başlamamda bu zamanlara denk geldi başından
başlayıp bir sayfa kadar yazdım ve big'imiz boss'umuz kaptanımız
özkal'a mail ettim ve fikrini sordum,üfff abiii,amanın,müthiş
olmuş,devam et bu siteye başyazı olur falan gibi ara gazıyla
beni destekledi bende yazdım işte..buyrun hala sıkılıpta bu adam
kafayı yemiş fikrine kapılmadıysanız okumaya devam edelim.
Motor bitmişti ve omurgayıda bağladıktan sonra zurnanın zırt
deliğine gelmiştim motoru tekneye oturtmak gerekiyordu bu işide
daha önce araştırdım birkaç usata getirdim ama ne ustalar
adamları sabah bulabilmek için gece nerede sızdıklarını bilmek
gerekir,bu iş için istedikleri para ortalama 500,000,000 TL'dı
Ferudun ustamsa habire biz yerleştiririz kafanı yorma diyordu ve
nasıl yapılacağı hakkında bilgiler veriyordu ama kendisinin yaz
gelip işleri yoğunlaştığından vakti yoktu,benimse bekleyecek
zamanım,ilk iş olarak motorun nekadar yatabileceğini araştırdım
ortalama 12º yatabiliyordu ama nekadar az yatarsa okadar iyiydi
birkaç hesap yapıp teknenin kıçını deldim,motordan birkaç ölçü
alıp şaftı eğritiden tutturdum tekrar ölçtüm birkaç teknik
resimden sonra motoru 7º açıyla yatıracağımı hesapladım bu
oldukça iyiydi,teknenin içinde motorun basacağı yeri biraz daha
sağlamlamak istiyordum ölçtüm biçtim ve ayakların geldiği yeri
140 cm boyunda 4 kat daha epoksi-elyaf yaptım motorun boyu 100
cm idi üç aşağı beş yukarı buralara gelecekti,motor yaklaşık 300
kg kadardı teknenin ise yeni omurgasıyla birlikte yerden
yüksekliği 140 cm idi nasıl yapacakta bu motoru teknenin içine
alacaktım?? Hemen iki ayaklı bizim eşşek diye tabir ettiğimiz
bir platform yapıp üzerinede caraskalı taktım,iyiki önce demirci
sonrada makinacıydım
Motoru teknenin içine alıp kalas ve tahtalarla önden arkadan
destekleyerek şafta aynı derecede yatırdım motordaki ve şafttaki
kaplinleri öpüştürüp cıvatalarını bağladım,motorun ayakları ile
tekne tabanı arasındaki ölçümü alıp motorun üzerine oturacağı
ayakları yaptım yerinde puntaladıktan sonra dışarıya alıp iyice
kaynattım deliklerini delip galvanize hazır hale getirdim motor
işi tamamdı en zor iş bitmiş sayılırdı hemde iki günde
Evet dostlar şimdilik işin burasındayım ve daha gidecek yolum
var ,ilerledikçe sizlere burada fotoğraflarıyla anlatmaya devam
edeceğim... Bu arada yukarıdaki fotoğraflardaki kişilerle iş
ilişkisinden başka hiçbir ilişkim yoktur,sadece tekne boyutları
rahat görülebilsin diye dekor olarak kullanılmışlardır ve
hiçbiri hiçbir şekilde uzaktan veya yakından benim tipimi
yansıtmamaktadır.:))))))
Not:
önceki hali--->===>>><---sonraki
hali
" |