MASKULİZM
Maskulizm : Erkek bakış açısı. Toplumda ve ailede erkeğin liderliğini kabul eden, erkek-kadın arasındaki ayrımın feministler ve onlardan etkilenen pro-feminist erkeklerin inanışlarının aksine toplumsal bir inşa ürünü olduğunu değil (Tabiatın ürünü veya Tanrı'nın yaratısı seküler veya dindar kabule göre köken değişir ama sonuç aynıdır) biyolojik doğamızdan ileri geldiğini ve bu kabulden yola çıkarak siyasal, hukuki, ekonomik alanlarda bu farkın korunması gerektiğini savunan, erkek haklarının ve erkek iktidarının, hakim kadın hakları söylemiyle unutturulmaya ve yok edilmeye çalışıldığına dikkatleri çeken ve sorunların kaynağını ayırımcılıkta değil tersine erkek ve kadın arasındaki ayırımın ortadan kaldırılmasında gören teori ve eylem bütünü.
İşte Radikal Feminist Düşüncenin Erkek Anlayışı: "Erkeklik biyolojik bir kazadır: Y geni (erkek) tamamlanmamış bir X (dişi) genidir yani eksik bir kromozom setidir. Diğer bir ifadeyle erkeklik tamamlanmamış dişilik, yürüyen başarısızlık, gen sahnesindeki başarısızlıktır. Erkek olmak noksan olmak, duygusal açıdan sınırlı olmaktır; erkeklik noksanlık illetidir ve erkekler duygusal kötürümlerdir." Valerie Solanas. Yazının bütünü için bkz. The Anti-Male Scum Feminist Manifesto 1971
İşte Lezbiyen Feminizmin Cinselliğe Bakışı : "Lezbiyen –feminizm, kuşkusuz cok kişisel bir seçim olmakla birlikte, yalnızca yaşam biçimi konusunda kişisel bir secim olarak gorulmemelidir.Bu, ayni zamanda, cinsiyetçiliğe (sexism) ve heteroseksizme (kadın-erkek cinselliğine) meydan okuyan, politik bir secimdir.Agirlikli olarak, feminist hareket cercevesinde ve onun ardındaki ideolojinin bilinciyle yapılmış bir seçimdir.Kişisel olanın politik olduğuna, soyutta erkek ustunlugunu reddederek, kadinin cogunlukla boyun eger duruma dustugu heteroseksuel (yani normal kadın-erkek ilişkisi) ilişkiye girmenin akla uygun olmadigina inanan bir cok kadina, bu tek olasi secim olarak gorunmustür."Lilian Faderman. Yazının bütünü için bkz. Romantik Dostluk ve Lezbiyen Aşk
Feministlerin erkek nefretine ilişkin çizimleri için bkz. Gallery of feminist Hate-Pictures İşte Eşitlik Komedisinin Son Noktası
Haber (Hürriyet 09.05.2004): Kanadalı bir şirketin piyasaya sürdüğü Magic Cone adlı ürün sayesinde artık kadınlar da ayakta işeyebilecek.
Magic Cone sadece erkeklere özenen kadınlara önerilmiyor. Hastanede ya da hastayken oturup kalmasında sakınca olanlar, kayak, yürüyüş, kampçılık ve tekne sporlarıyla uğraşanlar ile umumi tuvaletlerde klozetlerden mikrop kapmaktan korkanlar bu ürünü kullanabilir.
KADIN TUVALETLERİNE PİSUVAR KONACAK MI?
Ama kadın tuvaletlerine pisuvar mı konacak sorusu için henüz erken. Gerçi İstanbul Müftülüğü’nün ‘Alo Fetva’ hattından Magic Cone’a onay çıktı ama Tuba Akyol gibi cesur kalemler bile ürüne temkinli yaklaşıyor. Akyol, Milliyet’teki köşesinde küçükken penis kompleksi olduğunu ve ayakta işemek istediğini yazmıştı. Psikiyatrlar ise erkeklerde metroseksüellik gibi davranışlar artmasına paralel olarak kadınlarda da bu tür ‘erkeksi’ isteklerin arttığı görüşünde.
Feminizme Payanda Erkekler: Profeminizm Feministlerin hedeflerini destekleyen erkeklere verilen ad: Pro-feminizm. Feministlerin sırf erkek oluşları sebebiyle "ikincil" konum verdikleri ve Ön-feminist ya da feminizme giriş aşamasında görmeyi tercih ettiklerini gösteren bu terime sahip olan erkeklerin en temel iki özellikleri:
1. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak çabaları aktif bir şekilde desteklemeleri.
2. Cinsiyet ayrımcılığına karşı olmaları.
Daha geniş bilgi için bkz. Pro-Feminizm
Erkek Hakları Manifestoları : Erkek egemen görünüp, kadın egemen yaşayan bir toplumumuz olduğunu biliyoruz. Buna ilaveten bir de "Light Erkek Egemen" bir toplumda yaşamak istemiyoruz! (Sinan Akyüz, Etekli İktidar,Alfa Yayınları, 2003) kitabından. Yazının bütünü için bkz. Erkek Hakları Manifestosu
Cinsiyetler arası farklılıklar ırklar arasındaki farklılıklardan daha fazladır ve "toplumsal inşa" kabul edilerek varoluştan dışlanabilir ne de kanunlarla eşitlenebilir. Yazının bütünü için bkz. Masculist Manifesto
Kadın İktidarı "Kadınların bir "kimlik bilinci" var ve kendi familyalarını sıkı bir şekilde savunuyorlar. Erkekler ise kimlik bilincine sahip değiller ve haklarını konuşarak değil "susarak", beyin gücüyle değil "beden gücü"yle savunmaya çalışıyor. Bu nedenle de sürekli kaybediyorlar." (Sinan Akyüz, Etekli İktidar, kitabından. Yazının devamı için bkz. Kadın İktidarı
Radikal Feminizm Evliliği Mahkum Etmektedir
"Radikal feminizmin önderleri öncüler kamuoyunda evliliği "kadına baskının sürdürülmesinde ana araç" ve kadınların zihinsel ve duygusal sağlıklarına zararlı yıkıcı bir kurum olarak itham etmektedirler." Yazının devamı için bkz. Debunking militant feminist orthodoxy
Alev Alatlı: "Bu ülkenin erkeklerinin çok aşağılandığı, horlandığı kanısındayım."
Pek çok ünlü Türk erkek yazarın dile getiremediği gerçeği bir bayan yazarımız dile getirdi: "Bu ülkenin erkeklerinin çok aşağılandığı, horlandığı kanısındayım." Türk toplumunun zannedildiği gibi ataerkil değil anaerkil olduğunu belirten yazar ile Yeni Şafak gazetesinin yaptığı röportajın devamını okumak için tıklayınız
Radikal Feminizm Normal Kadın-Erkek İlişkisini İtham Eder Radikal feminizme göre Heteroseksüel ilişki kadına yapılan baskının temelinde yer alır ve kadının öncelikle bunu anlaması gerekmektedir. Yazının devamı için bkz. Radikal Feminizm
Önce kadın erkek eşitliğiyle ilgili birkaç soruyla başlayalım: 1. Kadın hakları savunucularına "feminist" denir, peki erkek hakları savunucusuna ne denir? Bu soruyu sorduğum kişilerin yüzde 99'u cevap veremedi. Görülüyor ki, erkek hakları savunuculuğunun adı bile yok!
2. Dünya Kadınlar Günü 8 Mart, bunu bilirsiniz. Peki dünya erkekler günü ne zaman? Bu soruyu neden hemen cevaplayamıyoruz? Çünkü erkekler gününün "adı yok!"
3. Kadının Statüsü ve Sorunlarını araştırmak için, Başbakanlık bünyesinde müsteşarlık oluşturulurken; Erkeğin Statüsünü ve Sorunlarını araştırmak, düzeltmek için neden bir kurum yok? Erkeğin sorunu mu yok? Erkeğin kimliği mi yok?
4. Sizce bu ülkede kadın erkek eşitliği var mı? Bence yok! Çünkü kadınlar erkeklerden daha üstün! Erkek egemen "görünen", ama kadın egemen "olan" bir toplumda yaşıyoruz.
Kadın erkek eşitliğinin olduğuna ne zaman inanacağım? Erkeklerle kadınlar, bu ülkede eşit yaşam sürelerine ulaştığı zaman! Bir düşünün, eğer erkek kadından daha iyi şartlarda yaşıyor ise, erkeğin bünyesi daha sağlam olduğu halde, neden kadın daha uzun süre yaşıyor?
Çünkü kadın korunaklı, ayrıcalıklı, steril şartlarda yaşıyor. Erkek ise sert şartların, zor işlerin, büyük yüklerin adamı. Kadın ev iş işçisi, ama erkek toplumun kölesi!
Sonuç : "BU ÜLKEDE ERKEĞİN ADI YOK!" Sinan Akyüz, Etekli İktidar, kitabından.
Bir Haber 21 Şubat 2006 Radikal Gazetesi : Erdoğan: Kız çocuklarını haklarından mahrum etmek cahiliye anlayışı. Kadını kamusal alandan dışlayanlar medeni olamaz
RADİKAL - ANKARA - Danıştay'ın, yalnızca okula geliş ve gidişte türban takan bir öğretmenin müdür olmasını sakıncalı bulan kararına Başbakan Tayyip Erdoğan'ın tepkisi dinmiyor. Danıştay'ın bu kararını kınayan Erdoğan, bu kez de, kadını özel alana hapseden ve kamusal alandan dışlayan cinsiyet ayrımcılığına dayanan baskıcı ve tutucu anlayışların asla medeni olamayacağını söyledi. Haberin Devamı için bkz. Radikal
Osmanlı Döneminde de Feminizm Sorunu Vardı "Sosyal çöküşümüzün en tehlikeli neticelerinden birini de bâzı kadınların iddiaları teşkil ediyor... Bu gibi kadınlar artık hür olmak, istedikleri gibi hareket etmek, yaptıkları şeyler için kimseye hesap vermemek arzusu ile doludurlar. Bu feminist kadınların bu gibi iddia ve istekleri bâzı erkekler tarafından da doğru bulunarak destekleniyor.Bu erkekler de, erkeklerin tahammül olunmaz istibdadına sor verilerek kadınların istedikleri yerine getirilmedikçe, cemiyet hayatının kurulamayacağını teslim etmeyi vicdânî bir vazife saymaktalar. Böyle bir fikre aldanan erkekler, ideal edindikleri Batı medeniyetinin, o toplumlardaki kadınların üstünlüklerinden ve tam olarak hür bulunmalarından doğduğunu zannediyorlar. Eğer bu doğru olsaydı, milletler tarihini yalancı çıkaran mühim bir hâdise teşkil ederdi. Çünkü hiç bir medeniyet, hiç bir vakitte, kadın hürriyeti ile başlamadığı gibi aksine bütün medeniyetlerin, kadınların tam hürriyetlerini ele geçirmeleri ile mahv olup gittikleri tarihin en gerçek olaylarından biri olarak sâbittir." Said Halim Paşa bkz. Osmanlı Toplumu İradesini Dinletemiyor
Çağın Erkeğinin Hali :
Bir kadının şekilden şekile soktuğu bir erkek vardır Garanti Bankasının Flexi Card reklamlarında. Kadın, erkeği iki büklüm kıvırdıktan sonra yine de yaptığından memnun olmayıp ona başka bir şekil verir. Amaç müşteri merkezli bir kredi kartı anlayışını yansıtmak. Ticari amacı bir kenara ama günümüzün erkeğinin kadın karşısındaki çaresizliğini de anımsatmıyor mu bu reklam size? Kadınının isteğiyle ve sırf onu memnun etmek için her şekle giren bir erkek ama bir türlü tatmin olmayan, olamayan kadın.
"Erkek ve kadın beyin gelişiminde çeşitli hormonal etkileri yansıtan davranışsal ve bilişsel (cognitive) farklılıklar sergilemektedirler." Doreen Kimura. Yazının devamı için bkz. Sex Differences in the Brain Feminizmin Gerçek Amacı "Feminizm hepimizi etkileyen en habis ideolojidir çünkü kadın ile erkek arasındaki ilişki hepimizi etkilemektedir. Modern feministler oy ve mülkiyet hakları gibi haklar alanında eşit hak mücadelesi veren sufrajetlerin (suffragettes/oy hakkı isteyen feministler)mirasçısı değiller. Modern feministler kadınlar için eşit haklar edinmeye çalışmıyorlar, onlar toplumu dönüştürmek istiyorlar ve bu bir komplo teorisi de değil çünkü bunu alenen kabul ediyorlar. Örneğin CEDAW adlı sözleşmeyi ele alın. The Convention on the Elimination of all Forms of Discrimination against Women (Kadınlara Yönelik Tüm Ayırımcılık Biçimlerini Yok Etme Konvansiyonu) ifadesinin başharflerinden oluşan bir isim CEDAW. Bu konvansiyonun hedefleri ıslahatçı değil devrimcidir. Konvansiyon geleneksel cinsiyet rollerinin yok edilmesi ve bilinen cinsel stereotiplerin kitaplardan çıkarılıp yeniden yazılması çağrısında bulunuyor." Antonia Feitz. Yazının bütünü için bkz. The Real Goal Of Feminism
Bir Gözlem "Şu ana kadar Kadın Hareketinin literatürünü okuyarak farkettiğim şey tüm alanlarda çalışan binlerce kadın, gazeteci, televizyon yapımcısının İngiltere'de aile yaşamını yok etmeye kararlı olduklarıydı....'Kişisel Bir Politika Gerçekleştir" pankartlarından biriydi. Bu yüzden şiddet görmüş ve rahatsız binlerce kadın normal mutlu evli kadınlara ve geleneksel yaşam biçimimize saldırmıştı." Yazının bütünü için bkz. The Planned Destruction of the Family
Hukukta Kadın Mücadelesi 1843 yılında ebelik 1847 yılında eşit miras hakkı tanınmasından 2002 yılında "Kadınlara karşı tüm ayrımcılığın ortadan Kaldırılması Konvansiyonu"nun (CEDAW) imzalanmasına kadar geçen sürede kadınların hukuk mücadelesi tarihi. Yazının bütünü için bkz. Adım Adım Eşitlik
Feminizme Uluslararası Sözleşmelerle Destek "Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin (CEDAW) 18.maddesi uyarınca; taraf devletlerin her dört yılda bir kadınlara ilişkin sağladıkları ilerleme ve karşılaşılan engelleri CEDAW Komitesine sunmaları yükümlülüğü" getirilmiştir. Sözleşmenin maddeleri için bkz. Rapor
Geleneksel Kadın-Erkek rollerin Uluslararası Sözleşmelerle Kaldırılıyor: CEDAW Sözleşmesi "Erkeklerle kadınlar arasında tam bir eşitliğin gerçekleşmesi için kadınlar ile erkeklerin toplumdaki geleneksel rollerinde bir değişiklik ihtiyacı bulunduğunu"nun ifade edildiği ve kadın ve erkek arasındaki tüm geleneksel rol ayırımlarını ortadan kaldırmayı amaçlayan ve Türk hükümetinin de taraf devlet olarak altına imza attığı "Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi" CEDAW'ın maddeleri için bkz. CEDAW
Kadın statüsü en önemli ve birincil problemimiz! Uluslararası anlaşmalar ile uluslararası düzeyde, Genel Müdürlük düzeyinde ulus içinde kadının statüsü yükseltilmeye çalışılıyor. Modernleşmek, çağdaşlaşmak, ilerlemek hep ama hep kadının statüsüne bağlı...Ulusal eylem planlarımız da hazır. Göz atmak isteyenler için...T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü
CEDAW'ın (Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi)Bazı Maddeleri Madde 5- Taraf Devletler aşağıdaki bütün uygun önlemleri alacaklardır:
Her iki cinsten birinin aşağılığı veya üstünlüğü fikrine veya kadın ile erkeğin kalıplaşmış rollerine dayalı ön yargıların, geleneksel ve diğer bütün uygulamaların ortadan kaldırılmasını sağlamak amacıyla kadın ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarını değiştirmek; b-Anneliğin sosyal bir görev olarak anlaşılmasını ve çocukların yetiştirilmesi ve gelişiminde kadın ve erkeğin ortak sonımluluğunun tanınmasını öngören ve her durumda çocukların çıkarlarını herşeyden önce gözeten anlayışa dayanan bir aile eğitimini sağlamak. Madde 10 c- Kadın ve erkeğin rolleriyle ile ilgili kalıplaşmış kavramların eğitimin her şeklinde ve kademesinden kaldırılması ve bu amaca ulaşılması için eğitim birliğinin ve diğer eğitim şekillerinin teşvik edilmesi, özellikle ders kitaplarının ve okul programlarının yeniden gözden geçirilmesi ve eğitim ve metotlarının bu amaca göre düzenlenmesi, CEDAW'ın diğer maddeleri için bkz. CEDAW-Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi
Taktik "Nietzche "kadınlara giderken kırbacını yanına almayı unutma" der. Ben de size, kadınlarla ilişki yaşayacaksanız, savunma silahlarınızı yanınıza almadan gitmeyin diyeceğim! "
Yazının devamı için bkz. "Oyuncu" Kadınlarla Nasıl Başa Çıkılır
Bir Haber "Erkek İnfazı" :
Balıkesir’in Edremit İlçesi’nde kadınlardan oluşan aile meclisi, imam nikahıyla yaşadığı kadının üzerine, baldızının kızını kuma olarak getiren inşaat işçisi Kadim Duran’ı sokak ortasında 4 kurşunla yaraladı. Gözaltına alınan 3 kızkardeş ile 1 yeğen, Duran’a, namuslarını temizlemek için birer el ateş ettiklerini söyledi. 22 Kasım 2005 Hürriyet Gazetesi bkz. Kadın aile meclisinin kararıyla erkek infazı
Bir Kadından : "Feminizmin geleceği ne olur bilmiyorum, ama ben kendi adıma "erkek" olup kadınlarla (en azından aşk hayatımda) muhatap olmak zorunda kalmadığım için mutluyum. Burada sevdiğim kız arkadaşlarımı tenzih ederim, ama kadınlar karmaşık ve içten hesaplılar. İş hayatında bile sorarlar ya, kim erkek amiri kadına tercih ettiğini inkar edebilir ki? Takım çalışmalarında da üstüne verilen işi beğenmeyen, aman adım şuraya da yazılsın (birine tamam, senin adını en tepeye neonla yazdıracağız demiştim) diyen kadınlarken, erkekler grupla uyumludur, bilgilerini paylaşır ve üstüne düşeni yaparken fazla sorumsuzdur, ama her şeyi bir entrika ve iktidar savaşına dönüştürmez." Bana Kadın Deme / Cimcime (Erkek Adam Sitesinden)
Serhat Ayan'ın "Evli Erkekler Kulübü" kitabından:" : Buna rağmen mükemmel bir şekilde üstlerindeki "ezik" kisvesini de korumayı başardılar.
Yaygın kanı : Erkekler kadınları taciz eder, erkekler kadınları döver, erkekler kadınlara yaşam alanı bırakmaz, erkekler kadınları ezer, ezer, ezer... Gerçek: Kadınlar bundan bir asır öncesinin kadınları değil. Kadınlar sosyal hayatın her alanına girdiler. (Hayır sevgili feminist hemşirelerim bu bir yakınma değil.) Erkeklerden daha "üstün" olduklarından değil, erkeklerden daha iyi "taktisyen" olduklarından günümüz çirkin kent yaşamında birkaç adım öne geçtiler.
Örneğin iş dünyasında kadınları yakalamak, onlarla kıyasıya yaşam mücadelesi vermek çok zor... Zira onlar, erkeklerin askerlik görevini yerine getirmeleri sırasında, böylesi bir mecburiyetleri olmadığından, aylarca öne geçiyorlar iş tecrübesinde..
Ayrıca kadınlar sosyal yaşamda erkeklere karşı birkaç gömlek üstün, yapı ve konum itibarıyla... Kadın, ulaşılması imkansız güzel varlık...Erkeğe yaklaşmak isterse yaklaşır. Erkeğe (maddi ve manevi yönden) dokunmak isterse dokunur.
Oysa erkekler kaba saba, seks düşkünü, kötü mahluklardır. Bir kadına (maddi veya manevi yönden) dokunduklarında eğer şanslılarsa bir sorun çıkmaz. Ama -Allah korusun- bir kadın vık vık yaptığında eşyanın tabiatı olarak erkek haksızdır, suçludur, ailesi tarafından dahi kınanmalıdır. Kendini ifade etme hakkı dahi verilmez erkeğe. "İğrenç adam, pis seks düşkünü neler yapmış kıza"dır onun durumu artık....
Şartlar, toplum ne kadar değişirse değişsin değişmeyen bir tek şey kaldı: Kadınların ortamı değerlendirme kabiliyetleri. Kadınlar istediği zaman ilişkiler yaşandı, kadınlar isteği zaman bitti. Evlilik kadınlar istediğinde, ayrılık kadınlar istediğinde... Her şey kadınların inisiyatifinde...
Bütün bunlar yetmezmiş gibi erkekler kendi aralarında ciddi bir bölünmeye uğradılar. Kadınların kendi aralarında konuşup bilgi aktarımı yapabilmek için kadınlar tuvaleti vardı, kuaförleri vardı, evlerde düzenledikleri günleri vardı, iş yerlerinde bir arada durmaları vardı. Oysa erkekler erkek erkeğe oturmak için ne zaan, ne mekan bulabildiler. Berberde bir kadın saatlerini geçirebilir ama bir erkek 45 dakikadan fazla içeride kalırsa karısının telefonuyla kendine gelir. (Bu arada bilmeyenler için bir 'ara not' vereyim, pisuarların başında işinizi görürken yanınızdakiyle konuşamazsınız.)
Bunun yanında erkekler "kılıbık" olabilirler ama kadınlar olamaz. Kadınların güçsüz olup sinirlerinin boşalması için bir şeyler yapmaya hakkı vardır, erkekler erkek gibi durur. Kötü bir olay yaşandığında erkekler taş gibi, kaya gibi olurlar, kadınlar kenidlerini yerden yere atarlar.
Sonuç olarak ortaya şöyle bir şey çıkıyor: Erkekler dayanışmalı! erkekler kendi gibi olanları bulmalı! Erkekler bu dünyada başına kötü şey gelen tek adet görmeyen yaratık olmadıklarının farkına varmalılar ! Bu yüzden Evli Erkekler Kulübü var.
Bu yüzden Evli Erkekler Kulübü, Erkeklerin Son Kalesi...
Alanında ilk kitap: Gültekin Avcı "Kıyamet Kadınları" :
Yazarı Gültekin Avcı: İzmir'de savcılık yaparken eleştirilerinden dolayı Kars'a hakim olarak atanan eski bir Savcı. Avcı'ya göre “Artık hem İslamcı kadın ve hem de modern / seküler kadın öz kimliklerinden kopmakta ve kadınlık orjinini terk etmekte....Onun vermediği ve istemediği bir eşitliği ve özgürlüğü, bir başörtü ve üç beş kitap okumakla değiştirme temennisi, elbetteki islami sistemle bağdaşmaz. Kadın-erkek eşitliğini kabul eden hiçbir ülkede orduların yarısı kadın, yarısı erkek değildir. Neden spor müsabakalarında kadınlar ayrı, erkekler ayrı yarışır?"
Maymun Gözünü Açtı Mı? " Bu hafta İlhan Hanım Milliyet Gazetesi’ndeki köşesinde, "Erkek Hakları"ndan bahsettiği yazısında “Erkek olma kuralları” adı altında birkaç gerçeği ortaya serdi…
Alıntı yaparak aktarıyorum, işte o kurallar:
"Erkek" olma kuralları:
1) Çalış, çalış, çalış...
2) Para kazan! Daha çok kazan! Başarılı ol!
3) Sana bir şey olursa arkada bırakacağın ailene ne olacak? Onların hayatını garantiye almak için daha çok çalış. Birikim yap! Yatırım yap!
4) Sakın ha işsiz kalma! Parasız hiç kalma! Sevilmen, değer görmen sadece kazancına ve hayatta başarılı olmana bağlı!
Valla ne diyeyim, modernleşen dünyayla birlikte modernleşen kadınların biz erkek milleti üzerinde son yıllarda oynadığı oyunun çok yalın bir itirafı.
Bir kadın olarak bu gerçeği cesurca yazdığı için İlhan Hanım'a teşekkür etmek gerekir. Çünkü kadınlar bu oyunu o kadar başarıyla erkeklere yutturuyorlar ki, artık biz erkekler o oyunun kuklaları olarak üstlendiğimiz rolü gözü kapalı bir şekilde büyük bir hırsla oynarken, kullanılmakta olduğumuzun farkına bile varmadan hayatta açıkçası kadınlar tarafından eziliyoruz.
Bizim farkında olmadan oynadığımız bu oyunun bütün kadınlar farkında ve eminim bu yazıyı okuyan kadınların bir çoğu, oyunları hakkında erkeklere tüyo veren İlhan Hanım'a ”Neden erkeklerin gözlerini açıyorsunuz?” diye biraz içerlemişlerdir.
İstiyorlar ki maymun gözünü açmasın, bu oyun devamlı olarak kadınların lehine sürüp gitsin.
Geçen gün bir gazetede yapılan bir araştırmaya göre 25-30 yıl sonra evli insan kalmayacakmış.
Kalmaz zaten. Çünkü artık evlenen erkekleri kadınlar tarafından bir şekilde punduna getirilip kandırılmış saf erkekler olarak algılamaya başladım. Öyledir demiyorum, öyle algılıyorum, belki yanılıyorumdur…
Evlilik kurumuna saygım büyük ama bu devirde adeta kafesleniyoruz. Maalesef ülkemizde bu oyuncu kadınlar (şimdi oyun oynamayan kadın yoktur ki zaten denilecek) işi gücü erkeklerin üzerlerine yıkmış durumdalar. Sorumluluk alma, risk alma, taşın altına elini sokma durumu kesinlikle lügatlerinde yok. İsteniliyor ki biz erkekler sabahlara kadar çalışalım, kazandığımız paraları hanımlarımıza verelim, o paralarla bin bir türlü mağaza gezsinler, en güzel, en şık, en çekici olsunlar. “Yok, buna razı değilsen kendime bunu sağlayan başka erkek bulurum nasılsa” diyen bir umursamazlıkla bizi sömürmekteler.
”Çalış, çalış, çalış… Karşılığında seni sevebilirim! Para kazan, daha çok kazan, karşılığında sevgimin devamına hak kazanabilirsin. Sakın ha işsiz kalma! Parasız hiç kalma! Sevilmen, değer görmen sadece kazancına ve hayatta başarılı olmana bağlı!”
Yani sevgilerini bir şarta bağlamışlar. Yani “Seni sevebilirim, ancak...” diye başlayan sömürge imparatorluğu kurmuş durumdalar.
Biz zavallı erkekler ise bu oyunun farkında olmadan, bir hırs rüzgarı içinde hayatın çarklarında birbirimizi ezerek, rekabet etme çabası içinde bin bir türlü riskler alarak ayakta kalmaya çabalıyoruz.
Karşı taraf ise memnun…
Güzel kıyafetler içinde en alımlı haliyle resmen soteye yatmış, en ufak bir risk ve sorumluluk almadan, “Hadi bakalım, seni sevebilirim, ancak...”
Yani erkekliğimiz kadınların gözünde nelere bağlı. O zaman bunun farkındalığında olan erkekler niye kendilerini paralasınlar?
Buradan oyunun farkındalığına varmamış erkek milletine sesleniyorum: Kasmayın! Bu tarafta özgürlük var. Sanal sevgiler uğruna kendinizi ezdirmeyin. Hayatta yine riskler alın, kazanın ama kazandığınızı kendinize, mutluluğunuza, zevklerinize, özgürlüğünüze harcayın!
Bakın bakalım o zaman neler olacak? " www.ilhanuckan.com'dan
Bir Yorum : "Nasıl erkek egemen bir toplum.. Kadın nasıl eziliyor, yok oluyor, sıfırlanıyor, kadının nasıl adı yok, değil mi?.. Oysa ben tam bunun tersini anlatıyordum, köyümden, ailemden, klanımdan, boyumdan, milletimden verdiğim örnekle.. " Yazının bütünü için Hıncal Uluç-12 Ekim tarihli köşe yazısı
Kadınların Tanrısı : Mr. Yuppie "Feministler yıllardan beri kafamızın etini yer dururlar, "kadınlar eziliyor", "kadınlar erkeklerle eşit haklara sahip değil" diye. Ben buna inanmıyorum. Evet bir eşitsizlik olduğu doğru fakat iddia edilenin aksine terazinin kefesi kadınlar tarafında ağır basıyor." Yazının bütününü okumak için bkz. Kadınların Tanrısı
İnternette Erkek Hareketi:
Arama motorlarında "feminizm" ve kadınla ilgili birkaç kelime yazın. Karşınıza binlerce site çıkacaktır. Ama "maskülizm" veya erkek hakları ile ilgili bir arama yaptırın önününüze gelecek site sayısına bir göz atın. Bazı konularda bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda site. İnternetteki bu farklılığın sebebi ne sizce? Acaba erkeklerin sorunu mu yok, sorunlarını ortaya koyma cesaretleri mi, yoksa kadın konusuna tek taraflı bakış açısının baskısı mı gittikçe artıyor? Bizce erkeklerin kendi kimlikleriyle ilgili henüz gelişmiş bir bilinçleri ve sorunlarını dile getirecek cesaretleri yok. Erkek kimliğine sahip çıkmak isteyen tüm erkekleri web sitelerinin sayısını arttırmaya çağırıyoruz. Şimdilik tespit edebildiklerimizden bazıları;