Diyanetin 213 soruya verdiği cevaplar - 5
1-25, 26-50, 51-75, 76-100,101-125, 126-150, 151-175, 176-213
101- Kandil günlerinde oruç tutmak isteyen hangi gün
oruç tutmalıdır?
Kandil günlerinde oruç tutmak isteyenler, ihya ettikleri kandil
gecesi oruca niyet edip ertesi gün oruç tutarlar. Çünkü dinî hükümlere göre gün,
güneşin gumbu ile başlar ve ertesi günkü guruba kadar devam eder. Nitekim Peygamber
Efendimiz (S.A.V.): "Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman o geceyi
ibadetle ihya ediniz ve gündüzünü de oruçla geçiriniz..."(et-Terğıb
ve't-Terğib Mısır Baskısı 2/242) buyurmuştur. Ancak kandil gecesinden önceki gün
oruç tutmayı yasaklayan bir hüküm yoktur. Oruç tutulması mekruh olmayan günlerin
hepsinde oruç tutmak sevaplıdır.
102- Değişik zamanlarda kasden Ramazan orucunu bozana
sonradan bir keffaret yeterli midir?
İster aynı Ramazan ayında, ister ayrı ayrı Ramazan ayında
olsun, değişik zamanlarda Ramazan orucunu kasden bozmuş olan kişinin bir tek keffaret
orucu tutması yeterlidir. Şafiîlere göre yalnız cinsî münasebetten dolayı keffaret
gerekir ve bu fiil tekrarlandığı sayıca keffaret de tekrarlanır.
103- Ölen birinin oruç borçları için geride
kalanlar oruç tutabilir mi?
Ölenin velisi veya başkaları ölen kişinin kazaya kalmış
oruçlarını tutamazlar. Nitekim bir hadis-i şerifte "bir kimsenin başkası yerine
oruç tutması, namaz kılması caiz olmaz, lakin velisi ölenin tutamadığı orucunun
fidyesini verir” buyurulmuştur.
104- Borç verilen paranın zekatı ne zaman verilir?
Geri ödeneceği kesin olan alacakların, her yıl alacaklı
tarafından zekatlarının ödenmesi gerekir. Şayet her yıl zekatı verilmemiş ise,
alacak tahsis edildikten sonra, geçmiş yıllara ait zekatların da ödenmesi gerekir.
İnkar edilen veya geri alınma ihtimali görülmeyen alacaklar için, alacaklının her
yıl zekat vermesi gerekmez. Şayet bu tür ümit kesilmiş bir alacak daha sonra
ödenirse, üzerin den yıl geçtikten sonra zekatı gerekir; geçmiş yıllar için zekat
gerekmez.
105- 3-5 yıl va'deli borcu olan kimse nisabını
nasıl hesaplar?
3-5 yıl vadeli borcu olan kimse, temel ihtiyaçlarını ve o yıl
içinde ödenmesi gereken borçlarını düştükten sonra, geride kalan zekata tabi
malların toplamı, nisap sınırını aşıyorsa, bu geride kalan kısmın zekatını
verir.
106- Borç verdiğim birisi fakirleşti; bu kişinin
bana olan borcunu zekatımdan sayabilir miyim?
Zekatın sahih olması için, yoksul kişiye verilen şeyin zekat
niyyetiyle temliki gerekir. Fakire borç olarak verilen bir meblağ, fakir o meblağ
üzerinde tasarrufta bulunduktan sonra, zekata mahsub edilemez. Şayet, dinen fakir
sayılan bir kimsenin zimmetinde bulunan alacak meblağ, o fakire, zekat niyyetiyle
bağışlanacak olursa, sadece o alacak meblağ için ayrıca zekat gerekmez.
Borç alan birisi fakirleşip borcunu ödeyemez duruma düşerse alacaklı borçluya borcu kadar zekat verir, tekrar alacağını verdiği paradan tahsil edebilir.
107- Arsaya ve kirada olan evime, binek arabasına ve
ticari arabaya zekat vermek gerekir mi?
Ticaret için olmayan, ev, arsa, araba ve benze-ri şeylerin
kıymetleri üzerinden zekat gerekmez. Eğer bunların kazancı (getirisi) varsa ve bu
getiriler, sahibinin diğer zekata tabî malları ile birlikte nisap ölçüsüne
ulaşırsa, yıl sonunda getirilerinin zekatı verilir. Şayet bunlar ticaret için
kullanılıyorsa her yıl kıymetleri üzerinden zekat gerekir.
108- Hisse senetleri için zekat vermek gerekir mi?
Bir ticarî veya sınaî kuruluşa ortaklığı ifade eden hisse
senetleri elde mevcut para gibidir. Bu bakımdan eğer nisap ve diğer şartları
taşıyorsa rayiç değerine göre hisse senetlerinin de zekatı verilir.
109- Kirada oturan evi olmayan kişi, ev yapmak için
biriktirdiği paradan zekat vermek zorunda mıdır?
Ev edinmek için biriktirilen paralarda tabiî olarak çoğalma ve
artma özelliği vardır. Binaenaleyh bu maksatla biriktirilen paralar borçtan ve temel
ihtiyaçlardan sonra nisap miktarına ulaşmış ise o paradan zekat vermek gerekir.
110- Zekatı ve fıtır sadakasını uzaktaki akrabaya
göndermek caiz midir?
İster yakında, ister uzakta bulunsun, zekat ve fıtır
sadakasında, öncelikle yoksul akrabanın tercih edilmesi efdaldir. Akraba içinde yoksul
olan kişiler yoksa, yakın komşulardan başlamak üzere, kişi bulunduğu yerdeki
fakirlere zekat ve fıtır sadakasını verir.
Zekatta, zekata tabi malın bulunduğu yerdeki fakirlere; fıtır sadakalarında ise, mükellefin ikamet ettiği yerdeki fakirlere öncelik verilmesi asıldır. Ancak bunlar bağlayıcı hükümler olmayıp faziletle ilgili hükümlerdir. İster yakın ister uzak olsun, dinen fakir sayılan her Müslüman’a zekat ve fıtır sadakası verilebilir.
111- Gelin ve damada zekat verilebilir mi?
Gelin veya damat şayet fakir iseler, her ikisine de zekat
verilebilir. Ancak, mükellef kişi, kendi usul ve füruundan olan kimselere zekat ve
fıtır sadakası veremez.
112- Zekat, kurban ve fıtır sadakası için
belirlenen nisap miktarı aynı mıdır?
Zekat, dinen zengin sayılan Müslümanlara farz-dır, temel
ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80.18 gr. altın veya bu miktar altın değerinde
temel
ihtiyaçlardan fazla malı yahut parası olan kimseler dinen zengin sayılırlar. Bu mikdara nisap denir. Zekatın farz olması için ölçü kabul edilen bu miktar, fıtır sadakası ve kurban için de aynıdır.
Ancak zekatın farz olması için, nisab ölçüsündeki malın üzerinden bir kamerî yıl geçmesi ve malın namî yani artıcı nitelikte olması gerektiği halde, kurban fitrenin ve vücübu için, nisabın üzerinden sene geçme ve malın artırıcı nitelikte olması şartı yoktur. Bunun için, Ramazan bayramı günü şafak sökmeden önce miras ve benzeri herhangi bir yol ile zengin olan kimse, fitre vermekle mükellef olur. Kurban bayramı günlerinde zengin olan kişi de kurban kesmekle yükümlü olur.
113- Kadının kocasından habersiz hayır yapması
veya sadaka vermesi caiz midir?
İslamî hükümlere göre, aile fertleri arasında mal birliği
değil, mal ayrılığı prensibi vardır. Bir aile içinde, karı-koca ve çocuklardan,
herbirinin malı kendisine aittir. Bu itibarla, kadın kendisine ait malını kocasının
izin ve rızasını almadan da dilediği gibi sarfedebilir; dilediği bir şahsa veya
hayır kurumlarına bağışlayabilir. Ancak; kadın kocasının malını, evin zarurî
ihtiyaçları dışında kocasının izin ve rızası olmadan harcayamaz. Kocasının
malından herhangi bir kimseye bağışta bulunamaz. Ancak kadın, kocası gördüğü
veya haberi olduğu takdirde, ondan izinsiz yaptığı harcama ve tasarruf için izin
vereceği ölçüde bağış ve tasaddukta bulunabilir. söz gelimi kapıya gelen
dilenciyi boş çevirmez. Bu takdirde hem kendisi, hem kocası sadaka sevabına nail
olurlar.
114- İslam'a göre devlete vergi vermek gerekli midir?
Devlet, milletin organize edilmiş ve teşkilatlanmış biçimidir.
Ortak hizmetlerin karşılanması için vatandaşlarından vergi alır. islam dini
devletin yapacağı hizmetler için, ihtiyaca göre vergi almayı tecviz etmiştir.
Peygamberimiz de vergi toplatmıştır. Öşür, haraç ve zekat bunlardan bazılarıdır.
Hz. Ebu Bekir zekatı vermeyenlere savaş açmıştır.
Vergi ile elde edilen gelir, ülkeye ve üzerinde yaşayanlara hizmet veren devletin giderlerini karşılar. Bu hizmetler amme menfaati içindir, vergi verilmezse bu hizmetler karşılanamaz, amme hizmeti vatan emniyeti haleldar olup, bunun bedelini de bütün bir toplum çeker. Bu itibarla, her Müslüman devlete vergisini vermekle mükellefdir.
115- İslam dininde zekat ve öşür dışında devlete
vergi vermek gibi bir mükellefiyet var mıdır?
İslam dininin diğer ekonomik sistemlerden farklı olarak kendine
has maliye yapısı vardır. Bu sistem-de devletin gelir kaynakları zekat, harac, cizye,
ganimet, savaştan elde edilen mallar, öşürler, maden ve define vergisi ve diğer
vergilerdir.
Bu gelir yok kaynakları dışında devletin, vatandaşlarından vergi alıp alamayacağı konusu, eskiden geri tartışılmış, ihtiyaç ve zaruret halinde, ihtiyaca ve yurttaşların ödeme güçlerine göre devletin vergi alabileceği görüşü ağırlık kazanmıştır.
"Büyük zararı def etmek için küçük zarara tahammül edilir" kaidesi bir hukuk kuralıdır. Bu kaide uyarınca, düşman tarafından ülke güvenliği tehdit ediliyorsa, olağanüstü hallerde veya beytü'l-malın (hazine) gelirleri devletin zorunlu mali mükellefiyetini karşılamıyorsa devletin vatandaşlarından, ihtiyacını karşılayacak ölçüde vergi alması gerekli hale gelir.
Asrı saadette ve 4 halife döneminde zekat dışında vergi alınmamış ise de, daha sonra devletin gelirleri giderlerini karşılamaz hale gelince zaruret prensibine dayanarak, zekat dışında bir takım vergiler ortaya çıkmıştır. Zikri geçen prensip ve gerekçeler ile verginin alınabileceği ve verginin zekat ve öşürden sayılamayacağı görüşleri kuvvet kazanmıştır. Zira zekat ve öşür bir ibadettir; ibadette niyyet ve ihlas esastır. Vergide ise bu vasıflar umumiyetle gerçekleşmez. Ayrıca, zekat ve öşür kitap ve sünnetle sabit olurken vergi öyle değildir.
Sarf yönleri açısından da zekat ve öşürle vergi arasında fark vardır.
116- Kocası fakir olan bir kadın, kendi parası ile
hacca gidebilir mi?
Kocası fakir olan kadının, kendi servetiyle haccetme imkanı
varsa ve haccın diğer şartlarını da taşıyorsa, kocası veya bir mahremi ile hacca
gitmesi gerekir. Şayet kocası veya mahremlerinden biri, imkansızlık sebebiyle hacca
gide-miyorlarsa ve bu kadın onlardan birinin masrafını da karşılayabilecek imkana
sahipse, haccetmesi gerekir. Buna gücü yetmezse, yerine bedel gönderir.
Şafiî alimleri, bir kadının güvenilir bir kaç kadınla birleşerek -mahremsiz- farz olan haccını yapmasını caiz görmüşlerdir.
117-Zengin bir kadın eşi veya bir mahremi olmadığı
için hacca gidemeden ölse
hac ibadetinden sorumlu mudur?
Sağlık ve servet yönünden haccetme imkanına sahip olan bir
kadın, eşi veya mahremi olmadığı için hacca kendisi gidemez ise de, hac farizasını
eda etmiş sayılması için, yerine bedel göndermesi gerekir. Bunu da yerine
getirmemişse vefatından önce yerine vekaleten haccetmek üzere bedel gönderilmesini
vasiyet etmesi gerekir. Aksi takdirde üzerinden sorumluluk kalkmaz.
118- Haram para ile hacca gidenin haccı kabul olur mu?
Dinimizde yapılan ibadetler Cenab-ı Allah'ın emri gereği
görevimizdir. Ayrıca, pek tabiki sevabı da vardır. Bunun aksine Cenab-ı Allah'ın
yasak kıldığı haramlar vardır. Bu yasaklara riayet etmek de görevimizdir. Bu
itibarla; çalıntı elbiseyle namaz kılınsa bu namaz şartlarına riayet edilerek eda
edilirse sıhhatlidir. Kabul olunup olunmaması Allah'a aittir. Elbiseyi çalan bunun
cezasını ayrıca çekecektir.
Bu örnekte olduğu gibi haram parayla hacca giden kimsenin haccı da sahihtir. Haram parayla gittiği için onun günahını ayrıca çekecektir. Fakat bu haccın sevabı da ona göre az olur veya hiç olmaz.
119- Kurban kesmek kimlere vaciptir?
Kurbanın sözlük anlamı yakınlık demektir. Dinî kavram olarak
kurban; Allah'a yaklaşmak için, belirli günlerde (Kurban bayramının ilk üç günü)
ve belirli nitelikleri taşıyan kimseler tarafından kesilen belli hayvandır.
Kurban bayramında ibadet niyeti ile kurban kesmek, büluğ çağına gelmiş, mukim (yolcu olma-yan) ve dinen zengin sayılan Müslümanlara vaciptir. Zenginlikten maksat kurban bayramında temel ihtiyaçlarından başka 80.18 gr. altını veya bu mikdar altın karşılığı parası yahut temel ihtiyaçları dışında mal varlığının bulunmasıdır. Bu durumda olan kimse kurban kesme hususunda dinen zengin sayılır.
120- Kurban kesmeden, parasını kurban niyetiyle
vermek caiz midir?
Kurbanın rüknü, kurbanlık hayvanın kesilip kanının
akıtılmasıdır. Kurbanlık hayvan bizzat veya vekalet yolu ile kesilmedikçe,
parasını tasadduk etmekle, kurban vecibesi eda edilmiş olmaz.
121- Kadın kurban kesebilir mi ve kestiği yenilir mi?
Bir Müslümanın, erkek olsun kadın olsun usülüne uygun olarak
kestiği hayvanların etleri yenir.
Bu itibarla, Müslüman bir kadının kurban kesmesi caizdir.
122- Karı koca bir yıl biri, diğer yıl öbürü
şeklinde nöbetleşe kurban kesebilir mi?
Kurban bayramında, akıllı, büluğ çağına gelmiş,
dinen zengin, hür ve mukîm Müslümanlar üzerine kurban kesmek vaciptir. Dinî hükümlere göre, bir aile içinde herkesin malı kendisine aittir, müşterek bir aile malı yoktur. Bu itibarla, yukarıdaki niteliklere göre kurban kesmekle kim mükellef ise, kurbanı o keser. Karı-koca her ikisi de kurbanla mükellef ise, her ikisi de keser. Sadece birisi mükellef ise, mükellef olan keser. Her ikisi de mükellef değiller ise, hiçbiri kesmeyebilir. Mükellef olmadıkları halde imkanlarını zorlayarak kurban kesmek isteyenlere de engel olunmaz.
123- Adak kurbanını kesmek için kadının
kocasından izin alması şart mıdır?
Adak'ın kelime manası, herhangi bir şeyi yapmaya söz vermektir.
Dinî kavram olarak adak;
Cenab-ı Hakk'ın rızasını kazanmak ve O'na tazimde bulunmak için, yapılması mecbur olmayan namaz, oruç ve kurban gibi farz ve vacip ibadet cinsinden bir şeyi yapmayı nezretmek suretiyle o ibadeti kişinin kendisine vacip kılmasıdır.
Farz veya vacip ibadet cinsinden adanmış olan bir şeyi yerine getirmek vaciptir. Çünkü adak yapan kimse bu hususta Allah'a söz vermiş demektir. (Hac, 29) Bu gibi hükümlerin uygulanmasında ise, kadın ve erkek arasında fark yoktur.
Adakta bulunan kadının, harcama yapmayı gerektiren bir adağını yerine getirmek için kocasından izin alıp almamasına gelince:
İslamî hükümlere göre her fert kendi malı üzerinde, bir başka kişinin iznini almadan dilediği şekilde tasarrufta bulunabilir. Bu sebeple evli bir kadın kendi malından kocasının izni olmadan adağını yerine getirir. fakat kendi malı adak kurbanını kesmeye yetmeyecek kadar az olduğu için kocasının malından adak kurbanı kesecek olursa, kocasının iznini alması gerekir.
124- Bir Müslüman kestiği kurban etinden gayri
müslimlere verebilir mi?
Kurban kesmek imam-ı Azam Ebu Hanife'ye göre vacip; diğer
müctehidlere göre sünnettir. Bunda esas olan kurbanlık hayvanın ibadet ve kulluk
maksadı ile kesilmek suretiyie kanının akıtılmasıdır.
Kurban etinin dağıtılması hususu ise kurban kesmenin rükünlerinden değildir. Kurban etinin zenginlere, fakirlere ve ehl-i kitaptan birisine verilmesi caizdir.
125- Akika nedir?
Yeni doğan çocuğun başındaki tüye akika adı verilir. Bir
çocuğun doğması üzerine, Cenab-ı
Hakk'a şükür niyeti ile ve Allah rızası için kesilen kurbana da, "Nesike" veya "Akika" kurbanı denir.
Akika kurbanı kesmek mübah ve menduptur.
Akika kurbanı hususunda şu konulara dikkat edilmelidir.
a)Akika kurbanı, çocuğun doğumundan itiba-ren büluğ çağına erinceye kadar olan süre içinde kesilebilir. Ancak, doğumun yedinci gününde kesilmesi daha güzeldir.
b) Kurban olma niteliğine uygun her hayvan, akika kurbanı olarak kesilebilir.
c)Akika kurbanı için çocuğun erkek veya kız olması arasında fark yoktur.
d)Akika kurbanının kesileceği yedinci günde, çocuğun saçlarının kesilmesi ve ağırlığınca altın veya gümüş bedelinin fakirlere dağıtılması da müstehaptır.
e)Akika kurbanının etinden ve derisinden, kurban sahibi dahil
herkes yiyebilir.