İKİNCİ ANABÖLÜM

Hıristiyanlık inancının

açıklaması (ikrarı)

 185 “İnanıyorum” diyen, “İnandığımız şeye katıldığını” belirtir. İman birliği, herkes için kuralcı ve herkesi aynı imanda birleştirici ortak bir iman dilinin varlığını gerektirir.

 

186 Havarilerin Kilisesi başlangıcından beri, kendi imanını kısa ve kurallı formüllerle ifade etmiş ve aktarmıştır.1 Kilise kısa bir süre içinde, özellikle Vaftiz olacak adaylar için, imanının temel öğelerini tane tane belirtmiş ve organik bir halde özetlemek istemiştir:

 

Bu iman sentezi insanların görüşlerine göre değil de, biricik iman öğretisini tam olarak vermek için Kutsal Kitabın içinden en önemli yerler derlenerek hazırlanmıştır. Yaban hardal tohumu nasıl ki, küçücük tohumunda çok sayıda dal içeriyorsa, aynı şekilde imanın özeti de birkaç sözle Eski ve Yeni Ahit’in içindeki gerçek dindarlık bilgisinin tümünü içermektedir.2

 

187 Bu iman sentezlerine “iman açıklamaları” denir, çünkü bunlar Hıristiyanların inançlarını özetler. Bunlara ilk sözleri “İnanıyorum”la başladığı için “Credo” da denir. Bunlara aynı zamanda “inanç ilkeleri (sembolleri)” de denir.

 

188 Yunanca symbolon kelimesi minnet ifadesi olarak sunulan parçalanmış bir nesnenin yarısı anlamına gelir (örneğin bir mühür). Parçalanan kısımlar birleştirilerek taşıyıcının kimliği saptanır. İnanç ilkeleri inanlılar arasındaki minnet, duygu ve düşünce birliğinin ifadesidir. Symbolon aynı zamanda bir özet, bir derleme, bir koleksiyon demektir. İman Özeti imanın temel gerçeklerinin derlenmesinden ibarettir. Din dersinin temel ve ilk kaynakçasını oluşturur.

 

189 İlk “iman beyanı” Vaftiz sırasında yapılır. “İnanç İlkeleri” öncelikle vaftiz inanç ilkeleridir. Zira kişi “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına Vaftiz edilir” (Mt 28, 9), Vaftiz sırasında tane tane söylenen iman gerçekleri Kutsal Üçlü-Birlik’in üç Kişisi kaynak referans alınarak söylenir.

 

190 İnanç İlkeleri üç bölüme ayrılır: “Önce Üçlü-Birlik’in birinci Kişisi ve onun şahane eseri yaratılış; sonra Üçlü-Birlik’ in ikinci Kişisi ve Onun insanları kurtarışı; son olarak da kutlulaşmamızın ana kaynağı ve temeli olan üçüncü Tanrısal Kişi söz konusu edilir.”1 “Bunlar vaftiz mührümüzün üç bölümünü oluşturur.”2

 

191 “Bu üç bölüm her ne kadar birbiriyle bağıntılı ise de, aynı zamanda birbirinden farklıdır. Çoğu zaman Kilise Babalarınca kullanılan bir karşılaştırmaya göre bunlara konular diyeceğiz. Nitekim, kol ya da bacaklarımızda, ayırt eden onları ayıran ve ayırt eden eklemler olduğu gibi, aynı şekilde, bu iman açıklamasında, özel ve farklı bir biçimde inanmamız gereken gerçeklere yerinde ve haklı olarak konu diyeceğiz.”3 Antik bir geleneğe göre, A. Ambrosius’un da doğruladığı gibi, Credo’da havarilerin sayısı ile havarilerden gelen imanın bütününü simgeleyen on iki konu bulunması adet haline gelmiştir.4

 

192 Yüzyıllar boyunca, farklı devirlerin ihtiyaçlarına yanıt veren inanç ilkeleri ya da açıklamaların sayısı çoktu: Farklı havarisel ve eski Kiliselerin İnanç İlkeleri Formülü,5 A. Athanasius’un Quicumque İnanç İlkeleri Formülü,6 bazı Konsillerin inanç ilkeleri formülleri (Toledo;7 Latran;8 Lyon;9 Trento10) ya da bazı Papalarınki, örneğin Fides Damasi gibi11 ya da VI. Paul’ün “Tanrı Halkının Credosu” [SPF] (1968).

 

193 Kilise yaşamının farklı evrelerinde hiçbir inanç ilkeleri formülü geçerliliği kalmamış ve boş olarak nitelendirilemez. Bunların hepsi yapılmış olan farklı özetler aracılığıyla günümüzde her zamanki imanımıza erişmeye ve onu derinleştirmeye yardımcı olur.

 

İnanç ilkeleri formülleri arasında iki tanesinin Kilise yaşamında çok özel bir yeri vardır:

 

194 Havarilerin İnanç İlkeleri Formülü, haklı olarak havarilerin imanının sadık bir özeti olarak kabul edildiğinden böyle adlandırılmıştır. Roma Kilisesi’nin en eski vaftiz inanç ilkeleri özetidir. Üstünlüğü şundan ileri gelir: “Havarilerin en önde geleni olan Petrus’un başkanlığını yapmış olduğu ve ortak inancı dile getirmiş olduğu Roma Kilisesi’nin kabul ettiği inanç ilkeleri formülüdür.”12

 

195 İznik-İstanbul İnanç İlkeleri Formülü’nün üstünlüğü ilk iki ökümenik Konsil (325 ve 381 tarihli toplantısında) alınmış kararlardan sonra çıkmış olmasıdır. Bugün bile hâlâ Doğu ve Batı’daki büyük Kiliselerin ortak inanç ilkeleridir.

 

196 İman konusundaki açıklamamız, Havarilerin İnanç İlkeleri Formülü’nün yani “en eski Roma din el kitabı” doğrultusunda olacaktır. Bununla birlikte açıklamamızı çoğu zaman daha açık ve daha ayrıntılı olan İznik-İstanbul İnanç İlkeleri Formülü’ne yapılan göndermelerle tamamlayacağız.

 

197 Vaftiz olduğumuz gün tüm yaşamımız “doktrinin kuralına emanet edildiğinde” (Rom 6, 17), yaşam veren imanımızın ilkelerini kabul etmiş oluruz. Credo’yu imanla söylemek, Tanrı Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’la duygu ve düşünce birliğine girmek, aynı zamanda bize imanı aktaran ve bağrında inandığımız tüm Kilise’yle duygu ve düşünce birliğine girmek demektir:

 

Bu İnanç İlkeleri tinsel damgadır, yüreğimizin meditasyonudur, daima hazır durumdaki korumadır, kuşkusuz, ruhumuzun hazinesidir.1

 

 

Credo

Hıristiyanlık İnanç İlkeleri Formülü

 

İznik- İstanbul İnanç İlkeleri Formülü

 

Görünen ve görünmeyen varlıkların Yaradanı,

yeri ve göğü yaratan

Herşeye Kadir Tanrı Baba’ya inanıyorum.

Tanrı’nın biricik Oğlu tek Rab ve ezelde Baba’dan

doğmuş olan Mesih İsa’ya inanıyorum:

O Tanrı’dan gelen Tanrı, Nur’dan Nur,

Gerçek Tanrı’dan Gerçek Tanrı’dır.

Yaratılmış olmayıp, Baba ile aynı

özdedir ve her şey onun aracılığıyla yaratılmıştır.

Biz insanlar ve bizim kurtuluşumuz

için gökten inmiş, Kutsal Ruh’un kudretiyle

vücut bulmuş Bakire Meryem’den doğmuştur.

Pontius Pilatus döneminde bizler uğruna

çarmıha gerilmiş, acı çekerek ölmüş,

gömülmüş ve Kutsal Kitaplarda yazıldığı gibi

üçüncü gün sonra dirilmiş ve göğe çıkmıştır.

Baba’nın sağında oturmaktadır.

Dirileri ve ölüleri yargılamak

amacıyla şanla yeniden gelecek ve

hükümdarlığının sonu gelmeyecektir.

Peygamberlerin ağzıyla konuşmuş

olan Baba ve Oğul’dan çıkıp, Baba ve

Oğul ile birlikte tapılan ve yüceltilen,

hayatın kaynağı ve Rab

olan Kutsal Ruh’a inanıyorum.

Havarilere dayanan, Katolik (Evrensel) ve

Kutsal olan tek Kilise’ye inanıyorum.

Vaftiz olunarak günahların

bağışlanacağını kabul ediyorum.

Ölülerin dirilişini ve ebedi hayatı

bekliyorum. Amin.

 

 

Havarilerin İnanç İlkeleri Formülü

 

Yeri ve göğü yaratan,

her şeye gücü yeten

Tanrı Baba’ya inanıyorum.

Kutsal Ruh’un kudretiyle vücut bulmuş

ve Bakire Meryem’den doğmuş

Pontius Pilatus döneminde çarmıha gerilmiş,

ölmüş ve gömülmüş, ölüler diyarına inmiş

ve üçüncü gün ölüler arasından dirilmiş

ve göğe çıkmış, Herşeye Kadir Tanrı Baba’nın

sağında oturan, dirileri

ve ölüleri yargılamak amacıyla yeniden gelecek

biricik Oğlu Rabbimiz Mesih İsa’ya inanıyorum.

Kutsal Ruh’a inanıyorum.

Katolik (Evrensel) kutsal Kilise’ye,

azizlerin birliğine, günahların bağışlanacağına,

bedenin dirileceğine ve ebedi yaşama inanıyorum.

Amin.

 

..............

 

 

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

Tanrı Baba’ya inanıyorum

 

198 İman beyanımız Tanrı’yla başlar, zira Tanrı her şeyin “İlk ve Sonuncusu” (İş 44, 60), Başlangıcı ve Sonu’dur. Credo Tanrı Baba ile başlar, zira Baba Kutsal Üçlü-Birlik’in Birinci Tanrısal Kişisi’dir; İnanç İlkelerimiz yerin ve göğün yaratılışı ile başlar, zira yaratılış Tanrı’nın bütün eserlerinin başlangıcını ve temelini oluşturur.

 

 

1. KONU

 

“Yerin ve göğün Yaradanı

Herşeye Kadir Tanrı Baba’ya inanıyorum”

 

I. PARAGRAF

 

Tanrı’ya inanıyorum

 

199 “Tanrı’ya inanıyorum”: İman beyanının bu ilk doğrulaması aynı zamanda en temel olanıdır. İnanç İlkelerinin tümü Tanrı’dan söz eder, dünyadan ve insandan söz ediyorsa, bunu Tanrı’ya göre yapar. Credo’nun konularının hepsi, bütün emirler nasıl birinci emri açıkça bildiriyorsa aynı şekilde birinci konuyla ilişkilidir. Öteki konular bizim Tanrı’yı, Onun kendisini insanlara derece derece açınladığı gibi anlamasına daha çok yardımcı olmak içindir. “İnanlılar önce Tanrı’ya inandıklarını beyan ederler.”1

 

I. “Tek bir Tanrı’ya inanıyorum”

 

200 İznik-İstanbul İnanç İlkeleri Formülü bu sözlerle başlar. Tanrı’nın tekliğine olan inancın kökü Eski Antlaşma’daki Tanrısal Vahye dayanır, Tanrı’nın tekliği, onun kadar önemli olan Tanrı’nın varlığı ile ayrılmaz bir bütün oluşturur. Tanrı Tektir: Tek bir Tanrı vardır: “Hıristiyanlık inancı, özü bakımından, tözü bakımından, doğası gereği tek bir Tanrı olduğunu söyler.”2

 

201 Tanrı seçtiği İsrail halkına Tek olduğunu açınladı: “Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek olan Rab’dir. Tanrımız Rab’bi tüm yüreğinle, tüm varlığınla, tüm gücünle seveceksin” (Tes 6, 4-5). Tanrı, peygamberleri aracılığıyla İsrail’i ve tüm ulusları Tek olan Kendisine dönmeye çağırır: “Ey dünyanın en uzak köşelerinde olanlar, hepiniz Bana yöneliniz ki kurtulasınız, zira Ben Tanrı’yım, başkası da yoktur (…). Evet, her diz Benim önümde çökecek, her dil ‘Güç ve hak ancak Tanrı’dadır’ diyerek Benimle ant içecek”3 (İş 45, 22-24).

 

202 İsa’nın kendisi de Tanrı’nın “tek Rab” olduğunu ve Onu insanın “tüm yüreğiyle, tüm canıyla, tüm aklıyla ve tüm gücüyle sevmesi”1 gerektiğini söylüyor. İsa aynı zamanda Kendisinin de “Rab”2 olduğunu belirtiyor. İsa’nın Rab olduğunu söylemek Hıristiyan inancına özgü bir şeydir. Bu Tanrı’nın Tek olduğuna olan inanca ters düşmez. “Rab olan ve yaşam veren” Kutsal Ruh’a inanmak tek Tanrı’da hiçbir bölünme getirmez:

 

Engin ve değişmez, anlaşılmaz, Herşeye Kadir ve sözle anlatılamaz Baba, Oğul ve Kutsal Ruh: Üç Kişisi, ama bir tek Özü, bir tek tözü ya da mutlak yalın Doğası olan bir tek gerçek Tanrı olduğuna kesin olarak inanıyor ve bunun doğru olduğunu açıkça söylüyoruz.3

 

II. Tanrı adını açınlıyor

 

203 Tanrı kendi İsrail halkına adını bildirerek kendisini açınladı. Ad kişinin özünü, kimliğini ve yaşamın anlamını ifade eder. Tanrı’nın bir adı vardır. Tanrı anonim bir güç değildir. Adını söylemek, kendini başkalarına tanıtmak demektir; şahsen adla çağrılabilmek, daha yakından tanınabilmek, erişilebilir kılınarak kendini bir bakıma vermek demektir.

 

204 Tanrı halkına derece derece ve farklı adlarla kendisini açınladı, Mısır’dan Çıkış’ın ve Sina’daki antlaşmanın eşiğindeyken Tanrı’nın Musa’ya yanar çalılıkta adını söylemesi Eski ve Yeni Antlaşma’daki temel vahyi ortaya çıkaran olaydır.

 

Diri Tanrı

 

205 Tanrı Musa’yı kül olmadan, yanan bir çalılığın ortasından çağırarak ona “Ben atalarının, İbrahim’in Tanrısı, İshak’ ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısı’yım” (Çık 3, 6) dedi. Tanrı ataların Tanrısıdır, yolculukları sırasında onlara kılavuzluk ederek onları çağıran Kişidir. Tanrı onları ve onlara verdiği sözü unutmayan sadık ve merhamet duyan Tanrı’dır; onların soyundan gelenleri esaretten kurtarmaya geliyor. Tanrı zaman ve mekânın ötesinde Herşeye Kadir gücünü bu tasarısını gerçekleştirmek amacıyla ortaya koymayı isteyen ve bunu yapabilecek Kişidir.

 

“Ben Var Olan’ım”

 

Musa Tanrı’ya şöyle dedi: “İsrail oğullarını bulup onlara ‘Atalarınızın Tanrısı beni size gönderdi’ dersem, ama onlar da bana ‘Onun adı nedir?’ diye sorarlarsa, onlara ne diyeyim?”. Tanrı Musa’ya şöyle dedi: “Ben Var Olan’ım”, sonra ekledi “İsrail oğullarına beni sizlere ‘Var Olan’ gönderdi diyeceksin”. (…) Adım böylece kuşaktan kuşağa daima anılacaktır. (Çık 3, 13-15).

 

206 Tanrı kendi gizemli YAHVE adını, “Ben Var Olan’ım” ya da “Ben Var Olan Kişi’yim” ya da “Ben Var olan Ben’im” olarak açınlayarak kim olduğunu ve hangi adla çağrılması gerektiğini belirtmiş oldu. Tanrı’nın bu gizemli adı Tanrı gibi gizdir. Bu ad gerek açınlanmış bir ad gerekse söylenmemiş bir ad olduğundan, bu şekliyle kavrayabileceğimiz ya da söyleyebileceğimiz her şeyin sonsuz derecede üstünde olan Tanrı’nın ne olduğunu en iyi biçimde ifade etmektedir: Tanrı “saklı bir Tanrı’dır” (İş 45, 15), adı sözle ifade edilemez,1 Tanrı insanlara yakın olmuş Olan’dır.

 

207 Tanrı adını açınlayarak aynı zamanda geçmişte [“Ben atalarınızın Tanrısı’yım” (Çık 3, 6)] geçerli olduğu gibi gelecekte [“Seninle birlikte olacağım” (Çık 3, 12)] geçerli olan sadakatini de belirtmiş olmaktadır. Kimliğini “Ben’im” diye açınlayan Tanrı bu davranışı ile halkını kurtarmak amacıyla daima onun yanında olduğunu açınlamaktadır.

 

208 Tanrı’nın gizemli ve çekici varlığı karşısında insan kendi küçüklüğünün farkına varıyor. Yanar çalılığın önünde Musa çarıklarını çıkartıp Tanrı’nın Kutsallığı karşısında yüzünü örtüyor.2 Üç kez kutsal olan Tanrı’nın Yüceliği karşısında İşaya şöyle diyor: “Vay başıma gelen, mahvoldum! Zira ben dudakları murdar olan biriyim” (İş 6, 5). İsa’nın yaptığı mucizeler karşısında Petrus da şöyle haykırıyor: “Rab, benden uzaklaş, zira ben günahkâr biriyim” (Lk 5, 8). Tanrı kutsal olduğundan Kendi önünde günahkâr olduğunu açıklayan insanı bağışlayabilir: “Öfkeme kapılmayacağım (…) zira ben insan değil Tanrı’yım, ortanda Kutsal’ım” (Hoş 11, 9). Havari Yuhanna aynı şekilde şöyle diyecektir: “Yüreğimiz bizi suçlarsa, Tanrı’nın önünde yüreğimizi yatıştıracağız, çünkü Tanrı yüreğimizden büyüktür ve Tanrı her şeyi bilir” (1 Yu 3, 19-20).

 

209 İsrail halkı kutsallığına duydukları saygıdan dolayı Tanrı’nın adını ağza almazlar. Kutsal Kitabın okunuşu sırasında açınlanmış Tanrı adı yerine “Rab” (Adonay, Yunanca Kyrios) adı kullanılır. İsa’ nın Tanrılığı da sevinç çığlıkları arasında “İsa Rab’dir” sözleriyle dile getirilir.

 

“Merhamet ve sevecenlik Tanrısı”

 

210 Tanrı’yı bırakıp altın öküze1 tapmaya başlayan İsrail’in bu günahından sonra, Tanrı, Musa aracılığıyla sadık olmayan halkın arasında yürümeyi kabul ederek sevgisini gösterdi.2 Yüceliğini görmek isteyen Musa’ya Tanrı şöyle yanıt veriyor: “Ben bütün iyiliğimi senin önüne sereceğim ve ‘YAHVE’ nin adını senin önünde ilan edeceğim”: “YAHVE, YAHVE, merhamet ve sevecenlik Tanrısı, geç öfkelenen, inayeti ve sadakati çok olan’dır” (Çık 34, 5-6). Musa o zaman Rab’bi, bağışlayan bir Tanrı olarak kabul eder.3

 

211 “Ben’im” ya da “Odur” Tanrısal adları, insanların günah sadakatsizliklerine ve hak ettikleri cezaya karşın “inayetini binlere saklayan” (Çık 34, 7) Tanrı’nın sadakatini ifade eder. Tanrı “merhameti bol” (Ef 2, 4) biri olduğunu öz Oğlunu vererek açınladı. İsa hayatını bizleri günahtan kurtarmak için vererek Tanrısal adı Kendisinin taşıdığını belirtti: “İnsanoğlu’ nu yerden yukarı kaldırdığınız zaman benim “O Kişi” olduğumu anlayacaksınız” (Yu 8, 28).

 

Tanrı tek VAROLAN’dır

 

212 Yüzyıllar boyunca İsrail inancı Tanrı adı açınlamasındaki zenginlikleri açmak ve derinlemesine incelemek fırsatını buldu. Tanrı tektir, Ondan başka Tanrı yoktur.4 Dünyayı ve tarihi aşar. Yeri ve göğü yaratan Odur: “Onlar yok olacak, ama Sen kalacaksın; hepsi bir giysi gibi eskiyecek (…) ama Sen aynı kalacaksın, senin yıllarının sonu yoktur” (Mzm 102, 27-28). Onda “ne bir değişme, ne de gölge salan bir dönüş vardır” (Yak 1, 17). O her zaman için “var Olan’dır”, işte bu şekilde O gerek Kendisine gerekse verdiği sözlere sadık kalır.

 

213 Sözle ifade edilemez “Ben Var Olan’ım” adının açınlaması tek Tanrı’nın VAROLDUĞU’nu içermektedir. Kutsal Kitabın Yetmiş kişilik Çevirmenler Kurulu tarafından çevirisi ve daha sonra Kilise Geleneği Tanrı adını İşte bu anlamda anladı: Tanrı her türlü yetkinliğin ve Varlığın başlangıcı ve sonu olmayan tamlığıdır. Oysa her yaratık varlığını ve elindekileri Ondan alır, varlığının aynısı olan tek Odur ve O Kendiliğinden Var Olan her şeydir.

 

III. Tanrı “Var Olan Kişi”dir, Tanrı Gerçek ve Sevgi’dir

 

214 “Var Olan Kişi” olan Tanrı İsrail’e “inayet ve sadakat bakımından zengin Kişi olarak kendisini açınlar” (Çık 34, 6). Bu iki terim Tanrı adının zenginliklerini çok yoğun bir biçimde ifade etmektedir. Tanrı tüm eserlerinde teveccühünü, iyiliğini, inayetini, sevgisini gösterdiği gibi sadakatini, sebatını, gerçeğini de gösterir. “Sevgin ve gerçeğin için adını yüceltirim”1 (Mzm 138, 2). Tanrı Gerçek’tir, çünkü “Tanrı nurdur, Onda hiç karanlık yoktur” (1 Yu 1, 5); havari Yuhanna’nın dediği gibi Tanrı “Sevgi”dir (1 Yuh 4, 8).

 

Tanrı Gerçek’tir

 

215 “Senin sözünün ilkesi gerçektir; Senin adaletinin kararları ebedidir” (Mzm 119, 160). “Evet, Rab Tanrım, Sen Tanrı’ sın, sözlerin gerçektir” (2 Sam 7, 28); onun içindir ki Tanrı’ nın verdiği sözler hep gerçekleşir.2 Tanrı Gerçeğin kendisidir, sözleri yanıltamazlar. Onun içindir ki onun sözünün doğruluğuna ve sadakatine her konuda güvenilebilir. İnsanın günahının ve düşüşünün başlangıcı, ayartıcının bir yalanı üzerine Tanrı sözüne, tevecühüne ve sadakatine duyulan kuşku olmuştur.

 

216 Yaratılış düzenini ayarlayan ve dünyayı yöneten Tanrı gerçeği ve Onun bilgeliğidir.3 Tanrı yeri ve göğü4 tek başına yarattı, yaratılmış her şeyle Kendisi arasındaki ilişki hakkında bilgiyi de ancak O verebilir.5

 

217 Tanrı kendini açınladığı zaman da gerçektir: Tanrı’dan gelen öğreti “bir gerçek doktrinidir” (Mal 2, 6). Tanrı Gerçeğe tanıklık etmesi için Oğlunu dünyaya gönderdi (Yu 18, 37): Biliyoruz ki, Tanrı’nın Oğlu gelmiş ve gerçek Olan’ı tanımamız için bize anlama gücünü vermiştir6 (1 Yu 5, 20).

 

Tanrı Sevgi’dir

 

218 İsrail, tarihi boyunca, Tanrı’nın tüm halklar arasından onu seçmesinin ve kendisini ona açınlamasının bir tek nedeni olduğunu keşfetti: Karşılık beklemeyen sevgisi.7 İsrail, peygamberleri sayesinde, Tanrı’nın kendisini kurtarmaya8 ve kendisinin günahlarını ve sadakatsizliklerini bağışlamaya sürekli devam ettiğini anladı.9

219 Tanrı’nın İsrail’e duyduğu sevgi bir babanın oğluna duyduğu sevgiyle kıyaslanabilir (Hoş 11, 1). Bu sevgi bir annenin çocuklarına duyduğu sevgiden daha güçlüdür.1 Tanrı halkını bir kocanın sevgili eşini sevmesinden daha çok sever;2 bu sevgi en kötü sadakatsizliklerin bile üstesinden gelecektir;3 bu sevgi Tanrı’ya en değerli armağanını verdirecektir: “Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlunu verdi” (Yu 3, 16).

 

220 Tanrı sevgisi “ebedi”dir (İş 54, 8): “Dağlar yerinden oynayabilir, tepeler sarsılabilir, ama Sana olan sevgim bitmeyecektir” (İş 54, 10). “Seni ebedi bir sevgiyle sevdim; bundan dolayı inayetle Seni kendime çektim” (Yer 31, 3).

 

221 Havari Yuhanna daha ilerde şunu diyecektir: “Tanrı Sevgi’dir” (1 Yu 4, 8. 16): Tanrı’nın Varlığı Sevgidir. Zamanı geldiğinde Tanrı biricik Oğlunu ve Sevgi Ruhunu göndererek en gizli sırrını açınlamış oldu.4 Tanrı’nın Kendisi ebedi bir sevgi alışverişi içindedir: Baba, Oğul ve Kutsal Ruh, bizim de buna katılmamızı sağladı.

 

IV. Tek Tanrı’ya olan inancın önemi

 

222 Tek Tanrı’ya inanmak ve Onu tüm varlığıyla sevmek tüm yaşamımız için çok büyük sonuçlar getirir:

 

223 Bu Tanrı’nın büyüklüğünü ve yüceliğini tanımak demektir: “Evet, Tanrı bütün bilgimizi aşacak kadar büyüktür” (Ey 36, 26). Bu nedenle ilk olarak Tanrı’ya hizmet edilmelidir.5

 

224 Bu şükran içinde yaşamak demektir: Tanrı tekse, bizdeki her şey ve sahip olduğumuz her şey Ondan gelmektedir: “Ondan almadığın ne var ki?” (1 Kor 4, 7). “Rab’bin bana yaptığı iyilikleri nasıl ödeyeceğim?” (Mzm 116, 12).

 

225 Bu tüm insanların gerçek onurunu ve birliğini tanımaktır: Herkes “Tanrı’nın suretinde ve benzeyişinde yaratıldı” (Yar 1, 26).

 

226 Bu yaratılmış şeylerden iyice yararlanmak demektir: Tek Tanrı’ya inanmak bizleri O olmayan her şeyden, bu bizi Ona yaklaştırdığı oranda yararlanmaya, Ondan uzaklaştırdığı oranda da kopmaya yöneltir.6

 

Tanrım ve Rabbim, Seni benden uzaklaştıran her şeyi benden al. Tanrım ve Rabbim, Seni bana yaklaştıran her şeyi bana ver. Tanrım ve Rabbim, beni benden kurtar ki, kendimi Sana verebileyim.1

 

227 Bu her durumda Tanrı’ya güvenmek demektir, felâketler içinde bile Avilalı Azize Teresa’nın bir duası bunu çok güzel anlatıyor:

 

Hiçbir şey seni huzursuz kılmasın / Hiçbir şey seni korkutmasın

Her şey geçiyor / Tanrı değişmeden kalır

Sabreden her şeyi elde eder / Tanrı’ya sahip olanın

Hiçbir eksiği yoktur / yalnızca Tanrı ona yeter.2

 

 

ÖZET

 

228 “Dinle İsrail, Tanrımız olan Rab, Tek Rab’dir…” (Tes 6, 4; Mk 12, 29) “Yüce Varlığın doğal olarak tek olması, yani eşsiz olması gerekir. (…) Tanrı tek değilse, Tanrı değildir.”3

 

229 Tanrı’ya olan inancımız, bizlerin ilk başlangıcımız ve nihai akıbetimiz olan Tanrı’ya dönmemizi sağlar, hiçbir şeyi Onun yerine koymamayı ve hiçbir şeyi Ona tercih etmemeyi gerektirir.

 

230 Tanrı kendisini açınlayarak sözle anlatılamaz giz olarak kalmaya devam eder; “Onu anlamış olsaydın, o zaman Tanrı Tanrı olmazdı.”4

 

231 İnandığımız Tanrı kendisini var olan Kişi olarak açınladı; Kendisini “inayet ve sadakat” bakımından zengin olarak tanıttı (Çık 34, 6). Onun Varlığı Gerçek ve Sevgi’dir.

 

 

II. PARAGRAF

 

Baba

 

I. “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına”

 

232 Hıristiyanlar “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına” vaftiz edilirler (Mt 28, 19). Vaftiz olmadan önce adaylara Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’a inanıp inanmadıkları sorulur, onlar da “inanıyorum” diye yanıt verirler: “Bütün Hıristiyanların inancı Kutsal Üçlü-Birlik’e5 dayanır.”

 

233 Hıristiyanlar Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz olurlar, bunların adlarına 6 vaftiz olmazlar; çünkü Herşeye Kadir Baba ve onun biricik Oğlu ve Kutsal Ruh bir tek Tanrı’dır: Çok Kutsal Üçlü-Birlik.

 

234 Çok Kutsal Üçlü-Birlik gizi, Hıristiyan yaşam ve imanının temel gizidir. Üçlü-Birlik Tanrı’nın Kendisindeki gizidir. Şu halde Üçlü-Birlik imanın tüm öteki gizlerinin kaynağı, onları aydınlatan ışıktır. “İman gerçekleri hiyerarşisinde”1 en temel ve en önemli öğretidir. “Tüm esenlik tarihi tek ve gerçek Tanrı’nın, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un kendisini açınladığı, günahtan uzaklaşan insanları kendisiyle barıştıran ve birleştiren yol ve yöntemlerin tarihinden başka bir şey değildir.”2

 

235 Bu paragrafta Kutsal Üçlü-Birlik gizinin (I) hangi biçimde açınlandığı, Kilise’nin bu giz üzerindeki iman doktrinini nasıl kaleme aldığı (II), son olarak da, Oğul ve Kutsal Ruh’un Tanrısal görevleri aracılığıyla Tanrı Baba’nın nasıl, yaratılış, insanların kurtarılışı ve kutlulaştırma ile ilgili lütufkâr tasarısını gerçekleştirdiği (III) kısaca gözler önüne serilecektir.

 

236 Kilise Babaları Theologia ile Oikonomia terimlerini ayırt ederler, birinci terimle Tanrı-Üçlü-Birlik’in öz yaşamının gizini, ikinci terimle de Tanrı’nın Kendisini açınladığı ve yaşam ilettiği tüm eserlerini anlarlar. Theologia bize Oikonomia aracılığıyla açınlandı; buna karşılık tüm Oikonomia’yı da Theologia açıklar. Tanrı’nın eserleri Onun Kendisinde ne olduğunu açınlar; buna karşılık, öz Varlığı’nın gizi tüm eserlerin kavrayışını aydınlatır. Örnekseme yoluyla, insanlar arasında bu böyledir. Kişi eyleminde kendisini gösterir, bir kişiyi daha iyi tanıdıkça, onun eylemini daha iyi anlarız.

 

237 Üçlü-Birlik tam anlamıyla bir iman gizidir, “Tanrı’da saklı gizlerden biridir, yukardan açınlanmamış olsaydı bilinmeyecekti.”3 Tanrı kuşkusuz kendi üçlü varlığının izlerini eseri olan yaratılışta ve Eski Ahit’teki Vahyinde bıraktı. Ama Kutsal Üçlü-Birlik gibi Varlığı’nın özünün gizine sadece akıl yoluyla ve hatta Tanrı’nın Oğlunun cisimleşmesinden ve Kutsal Ruh’un misyonundan önceki İsrail inancıyla ulaşmak mümkün değildir.

 

II. Tanrı’nın Üçlü-Birlik olarak açınlanması

 

Oğul tarafından açınlanan Baba

 

238 Tanrı’ya “Baba” olarak yakarılması birçok dinde bilinen bir şeydir. Tanrısallık çoğu zaman “tanrıların ve insanların babası” olarak kabul edilir. İsrail’de, Tanrı dünyanın Yaradanı ve Baba olarak bilinir.1 Tanrı “ilk-doğan oğlu” İsrail’e armağan ettiği Kutsal Yasa ve onunla yaptığı antlaşma yüzünden de Baba’dır (Çık 4, 22). Tanrı İsrail kralının Babası olarak çağrılır.2 Tanrı özellikle kendisinin sevgi dolu himayesinde bulunan yetimlerin, dulların ve “yoksulların Babası”dır.3

 

239 İman dili Tanrı’yı Baba olarak adlandırarak, özellikle iki görünümünü belirtir: Tanrı her şeyin başlangıcı ve aşkın otoritedir; aynı zamanda tüm çocuklarının üzerine titreyen sevgi dolu iyiliktir. Tanrı’nın bu babaca şefkati Tanrı’nın içtenliğini gösterir, Tanrı ile yaratığı arasındaki yakınlığı daha çok gösteren analık4 imajı ile de ifade edilebilir. İman dili İnsan için bir bakıma Tanrı’nın ilk temsilcileri olan ebeveynlerin tecrübelerine başvurur. Ama bu tecrübe bize ebeveynlerin yanılabilir olduğunu söylemektedir, ebeveynler o halde analık ve babalık imajlarını bozabilirler. Şurasını anımsatmakta yarar vardır, Tanrı cinsler arası farklılıkları aşar. Tanrı ne erkektir, ne kadın, Tanrı Tanrı’dır. Tanrı insani analık ve babalığı,5 onların kaynağı ve ölçüsü6 olmasına karşın aşar: Hiç kimse Tanrı kadar baba değildir.

 

240 İsa Tanrı’nın işitilmemiş bir anlamda “Baba” olduğunu açınladı: Tanrı sadece Yaradan olarak değil biricik Oğlu ile olan ilişkisinde ebediyen Baba’dır, karşılıklı olarak Oğul da Babası ile olan ilişkisinden dolayı Oğul’dur: “Oğul’u Baba’dan başka kimse tanımaz, Oğul’dan ve Oğul’un Baba’yı tanıtmayı dilediği kişilerden başkası da Baba’yı tanımaz” (Mt 11, 27).

 

241 Onun içindir ki havariler İsa’nın “başlangıçta Tanrı’nın yanında olan ve Tanrı olan Kelâm” (Yu 1, 1), “görünmeyen Tanrı’nın görüntüsü” (Kol 1, 15), “Tanrı’nın yüceliğinin parıltısı ve Onun varlığının öz görünümü” (İbr 1, 3) olduğunu söylerler.

242 Onlardan sonra, havarilerin geleneğini izleyen Kilise 325 yılındaki ilk ökümenik İznik Konsili’nde Oğul’un Baba ile “aynı özde” olduğunu kabul etti. 381’de İstanbul’da toplanan ikinci ökümenik Konsil, İznik’teki İnanç İlkeleri’nde yer alan bu ifadeyi koruyarak şöyle açıkladı: “Tanrı’nın biricik Oğlu, ezelde Baba’dan doğmuş, nurdan gelen nur, gerçek Tanrı’ dan gelen gerçek Tanrı, yaratılmış olmayıp, Baba ile aynı özdedir.”1

 

Kutsal Ruh’la açınlanan Baba ve Oğul

 

243 İsa Paskalyası’ndan önce bir “başka Parakletos”u (Tesellici), Kutsal Ruh’u göndereceğini bildirdi. Yaratılıştan beri2 iş başında olan, eskiden “peygamberler aracılığıyla konuşan”3 Kutsal Ruh, bundan böyle havarileri eğitmek4 ve onları “tüm gerçeğe yöneltmek” (Yu 16, 13) amacıyla onların yanında ve içinde5 olacaktır.

 

244 Kutsal Ruh’un ebedi başlangıcı, dünya görevinde açınlanmaktadır. Kutsal Ruh havarilere ve Kilise’ye, Baba tarafından Oğul adına olduğu gibi, bir kez Babası’nın yanına döndükten sonra6 şahsen Oğul tarafından da gönderilir. İsa’nın yüceltilmesinden sonra7 Kutsal Ruh’un gönderilmesi Kutsal Üçlü-Birlik gizini tam olarak açınlamaktadır.

 

245 Kutsal Ruh’la ilgili havarilerden gelen inanç ilkesi 381’ de İstanbul’daki ikinci ökümenik Konsil’de açıklandı: “Hayatın kaynağı ve Rab olan Kutsal Ruh’a inanıyoruz; Kutsal Ruh Baba’dan gelir.”8 Kilise bununla Baba’nın “Tanrılıktaki her şeyin kaynağı ve başlangıcı olduğunu”9 kabul eder. Bununla birlikte Kutsal Ruh’un ebedi başlangıcı Oğul’un başlangıcı ile bağıntılıdır: “Üçlü-Birlik’in Üçüncü Kişisi olan Kutsal Ruh Tanrı’dır, Baba ve Oğul ile birdir ve Onlara eşittir, Onlarla aynı özde ve aynı doğadandır. (…) Bununla birlikte, Kutsal Ruh sadece Baba’nın Ruhu değil, ama Baba ve Oğul’un Ruhu’dur”10 denir. İstanbul Konsili Credosu şöyle der: “Ona Baba ve Oğul ile birlikte aynı şekilde tapılır ve O aynı şekilde yüceltilir.”11

 

246 Credo’nun Latin geleneği Kutsal Ruh’un “Baba ve Oğul’ dan (filioque) geldiğini” söyler. 1438’deki Floransa Konsili bu konuya açıklık getirmiştir: “Kutsal Ruh özünü ve varlığını hem Baba’dan hem Oğul’dan alır ve ezelden beri bir tek Ana Kaynaktan ve bir tek spirasyon hem Birinden hem de Ötekinden gelir… Baba, Baba olma özelliği dışında sahip olduğu her şeyi, bizzat Kendisi biricik Oğluna, Onu doğurarak verir, Kutsal Ruh’un Oğul’dan gelmesini de, Oğul Kendisini ezelden beri doğuran Babası’ndan ezelden beri alır.”1

 

247 Filioque sözcüğü 381’deki İstanbul Konsili’nde açıklanan İnanç İlkeleri’nde yer almıyordu. Papa S. Leon, bunu eski Latin ve İskenderiye geleneklerine dayanarak, henüz Roma 381’deki İnanç İlkelerini 451’deki Kadıköy Konsili’nde tanıyıp kabul etmeden önce 447’de2 dogmatik olarak ilan etmişti. Bu ifadenin Credo’ya girerek Latin litürjisinde kullanılması yavaş yavaş olmuştur (VIII. ve IX. yüzyıllar arası). Latin litürjisi ile İznik-İstanbul Credosu’na filioque sözcüğünün eklenmesi bugün bile Ortodoks Kiliseleri ile bir ayrılık nedenidir.

 

248 Doğu geleneği öncelikle Baba’nın Kutsal Ruh’a göre birinci kaynak niteliği üzerinde durur. Kutsal Ruh’un “Baba’dan çıktığını” (Yu 15, 26) aynı zamanda Kutsal Ruh’un Oğul aracılığıyla Baba’dan çıktığını3 söyler. Batı geleneği ise önce Baba ile Oğul’un aynı özde olduklarını söyleyerek Kutsal Ruh’un Baba’dan ve Oğul’dan (filioque) geldiğini söyler. Bunu da “haklı ve mantıklı bir biçimde”4 ifade eder, çünkü Tanrısal kişilerin aynı özde olmalarındaki ebedi düzeni Baba’nın “başlangıcı olmayan başlangıç”5 olarak Kutsal Ruh’un ilk kaynağı olmasını kapsar, ama aynı zamanda biricik Oğul’un Babası olarak, Onunla birlikte “Kutsal Ruh’un geldiği biricik ana kaynak”tır.6 Bu yerinde tamamlayıcı bilgi, katılaştırılmazsa belirtilen aynı giz gerçeğinde ifade edilen inanç benzerliğine dokunmaz.

III. İman doktrininde Kutsal Üçlü-Birlik

 

Üçlük Birlik dogmasının oluşması

 

249 Kutsal Üçlü-Birlik’in açınlanan gerçeği Hıristiyanlığın daha başından beri, özellikle de Vaftiz aracılığıyla yaşayan imanın köklerinde bulunuyordu. Bu inanç ifadesi vaftiz inancı kuralında, Kilise’nin duasında, din eğitiminde ve vaazda açıkça belirtilmektedir. Bu açık ifadeler esinleme tanıklıkları olarak havarilerin yazılarında, daha sonra da liturjilerde görülmektedir: “Rab Mesih İsa’nın lütfu, Tanrı’nın sevgisi ve Kutsal Ruh’un beraberliği hepinizle birlikte olsun”7 (2 Kor 13, 13).

 

250 İlk yüzyıllar boyunca, Kilise gerek Üçlü-Birlik’e olan inanç anlayışını derinleştirmek gerek onu deforme edecek yanlış fikirlere karşı savunmak amacıyla bu inancını daha açık bir şekilde dile getirmeye çalıştı. Bu çalışma, Kilise babalarının dinbilimsel çalışmalarının yardımı ve Hıristiyan halkının inanç anlayışıyla desteklenen eskiden toplanmış Konsillerin görevleri arasında yer alıyordu.

 

251 Üçlü-Birlik dogmasının kaleme alınması amacıyla Kilise felsefe kökenli kavramlardan oluşan özel bir terminoloji geliştirmek zorunda kaldı: “Töz”, “kişi” ya da “hipostaz”, “ilişki” vb. Böyle davranarak imanı insan bilgeliğine tabi kılmadı, ancak bundan böyle insan aklıyla kavrayabileceğimizin çok ötesinde olan sözle anlatılamaz bir gizi belirtmeye çalışan bu terimlere işitilmemiş, yeni bir anlam kazandırdı.1

 

252 Kilise “töz” terimini (bazen “öz” ya da “doğası”) Tanrı varlığını tekliğinde belirtmek için; “kişi” ya da “hipostaz” terimini de Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un kendi aralarındaki gerçek farklılıklarını belirtmek için; “ilişki” terimini de aralarındaki farklılığın birbirlerine olan göndermelerde yattığını göstermek için kullanmaktadır.

 

Kutsal Üçlü-Birlik dogması

 

253 Üçlü-Birlik tektir. Biz üç tanrı olduğunu değil, ama tek bir Tanrı’da üç kişi olduğunu söylüyoruz: “Eşözlü Üçlü-Birlik.”2 Tanrı’daki kişiler biricik tanrısallığı kendi aralarında paylaşmış değiller ama her biri tamamen Tanrı’dır: “Baba aynen Oğul gibi, Oğul aynen Baba gibi, Baba ve Oğul aynen Kutsal Ruh gibi bu gerçeğin kendisidirler, yani doğaları gereği tek Tanrı’dırlar.”3 “Her üç kişi de Tanrısal doğa, öz ve töz’dür.”4

 

254 Tanrı’daki kişiler gerçekten birbirlerinden farklıdırlar. “Tanrı tektir ama yalnız değildir.”5 “Baba”, “Oğul”, “Kutsal Ruh” sadece Tanrı varlığının kiplerini belirten adlar değillerdir, zira kendi aralarında gerçekten farklıdırlar: “Oğul olan kişi Baba değildir, Baba olan kişi de Oğul değildir, Kutsal Ruh olan kişi de ne Baba’dır ne Oğul.”6 Temellerinden gelen ilişkiler yüzünden birbirlerinden farklıdırlar: “Doğuran Baba’dır, Oğul doğan’dır, Kutsal Ruh gelen’dir.”7 Tanrı tekliği Üçlük’tür.

 

255 Tanrısal kişiler birbirlerine göre görecelidir. Çünkü Tanrı tekliğini bölmezler, kişilerin kendi aralarındaki gerçek farklılığın kaynağı sadece birbirlerine ilişkin ilişkileridir: “Kişilerin öznel adlarında, Baba Oğul’a ilişkindir, Oğul Baba’ya ilişkindir, Kutsal Ruh da her ikisine; bu üç kişiden ilişkiler göz önüne alınarak söz edildiğinde, bir tek öze ya da doğaya1 inanılır.” Nitekim, “ilişkide karşıtlık görülmeyen yerde (onlarda) her şey birdir”2. “Bu birlik nedeniyle, Baba bütünüyle Oğul’ dadır, bütünüyle Kutsal Ruh’tadır; Oğul bütünüyle Baba’dadır, bütünüyle Kutsal Ruh’tadır; Kutsal Ruh bütünüyle Baba’dadır, bütünüyle Oğul’dadır.”3

 

256 İstanbul’daki Hıristiyan adaylarına “Tanrıbilimci” olarak anılan Nazianzlı Aziz Gregorius şu Üçlü-Birlik imanını emanet ediyor:

 

Her şeyden önce, Baba, oğul ve Kutsal Ruh’a olan inancımı, yani bu iyi mirası benim için koruyun. Her türlü zevki horgörmemi ve her türlü zorluklara katlanmamı sağlayan bu inanç için yaşadım ve mücadele ettim ve bununla öleceğim. Bugün bu inanç mirasını size emanet ediyorum. Bu inançla sizi şimdi suya sokup çıkaracağım. Bunu size yaşamınızın önderi ve yoldaşı olarak veriyorum. Size, Üçte Bir olarak var olan ve Üç’ü farklı bir biçimde içeren tek bir Tanrısallığı ve Gücü veriyorum. Töz ya da doğa aykırılığı olmayan, yükselten bir yüksek derecesi, alçaltan bir alçak derecesi olmayan Tanrılık. (…) Bu üç sonsuzun sonsuz doğal uyumu. Her biri kendiliğinden göz önüne alınırsa tamamen Tanrı’dır (…) Üçü birlikte göz önüne alınırsa Tanrı’dır (…) Daha Birliği düşünmeye başlamadan Üçlük-Birlik görkeminde beni yıkıyor. Üçlü-Birlik’i düşünmeye daha başlamadan birlik yeniden içimi kaplıyor…4

 

 

IV. Tanrı’nın yapıtları ve Üçlü-Birlik’e ait misyonlar

 

257 “Ey Üçlü-Birlik’in çokmutlu nuru, Ey esas Birlik!”5 Tanrı sonsuz mutluluk, ölümsüz yaşam, sönmeyen ışıktır. Tanrı Sevgidir: Baba, Oğul ve Kutsal Ruh. Tanrı mutlu yaşamının yüceliğini özgürce aktarmak istiyor. Tanrı’nın dünya daha yaratılmadan önce sevgili Oğlunda oluşturduğu, Mesih İsa aracılığıyla evlatları olalım diye bizi önceden belirlediği (Ef 1, 4-5) yani “evlat olma Ruhu” sayesinde (Rom 8, 15) Oğlunun suretini yeniden oluşturmak amacıyla yazdığı (Rom 8, 29) “lütufkâr tasarısı” işte budur (Ef 1, 9). Bu tasarı Üçlü-Birlik’e ait sevgiden hemen doğan “yüzyıllar öncesinden verilmiş bir lütuftur” (2 Tim 1, 9-10). Bu lütuf tüm yaratılış eserine, düşüşten sonraki tüm esenlik tarihine, Kilise misyonunun sürdürdüğü Oğul ve Kutsal Ruh’un misyonlarında yayılmaktadır.1

 

258 Tanrı’nın bütün tasarısı üç Tanrısal kişinin ortak eseridir. Bir tek ve aynı doğaya sahip olduğu gibi, Üçlü-Birlik’in çalışması da tek ve aynıdır.2 “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh yaratıkların üç ana kaynağı değil, biricik ana kaynağıdır.”3 Bununla birlikte, her Tanrısal kişi ortak eseri kendi kişisel özelliğine göre yapmaktadır. Kilise, Yeni Antlaşma’ya4 dayanarak “her şeyin bir Tanrı ve Baba sayesinde var olduğu, her şeyin bir Rab Mesih İsa için yaratıldığı, her şeyin bir Kutsal Ruh’ta olduğu”5 bilinir. Özellikle Kutsal Ruh’un armağanı ve Oğulun cisimlenmesinin Tanrısal misyonları, Tanrısal kişilerin özelliklerini ortaya çıkarır.

 

259 Aynı zamanda kişisel ve ortak olan tüm Tanrı tasarısı Tanrısal kişilerin özelliklerini ve onların doğasını tanıtır. Tüm Hıristiyan yaşamı da Tanrısal kişilerin her biriyle, onları hiçbir suretle ayırmadan, birlik içinde olmak demektir. Baba’yı yücelten kişi, bunu Kutsal Ruh’ta Oğul aracılığıyla yapar; Mesih’i izleyen kişi, bunu Baba onu çektiği6 ve Kutsal Ruh onu devindirdiği7 için yapar.

 

260 Tüm Tanrı tasarısının nihai akıbeti, yaratıkların Çokmutlu Üçlü-Birlik’in tam birliğine girmesidir.8 Ama Çok Kutsal Üçlü-Birlik şimdiden bizim içimizde oturacaktır: “Beni seven sözüme uyacaktır, Babam da onu sevecektir, ona geleceğiz ve onu kendi konutumuz yapacağız” (Yu 14, 23):

 

Ey Tanrım, taptığım Üçlü-Birlik, kendimi tamamen unutmama yardımcı ol ki, ruhum şimdiden sanki sonsuz yaşamdaymış gibi, hareketsiz ve sakin bir şekilde sende yerleşebilsin! Ey benim değişmez olanım, hiçbir şey huzurumu bozmasın ve beni senden ayırmasın, ancak geçen her dakika beni senin gizinin derinliklerine daha çok götürsün! Ruhumu yatıştır, onu cennetin, hoşnut kıldığın konutun ve dinlence yerin haline getir; orada seni hiçbir zaman yalnız bırakmayayım, orada tüm benliğimle, tam inançla senin yaratıcı faaliyetine kendimi vereyim.9

 

 

 

ÖZET

 

261 Çok Kutsal Üçlü-Birlik gizi Hıristiyan yaşamı ve imanının temel gizidir. Bunun bilgisini bize ancak Tanrı kendisini Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olarak açınlayarak verebilir.

 

262 Tanrı’nın Oğlunun cisimlenmesi Tanrı’nın ebedi Baba olduğunu, Oğul’un Baba ile aynı özde olduğunu açınlar, kısacası Tanrı Onda ve Onunla birlikte aynı tek Tanrı’dır.

 

263 Baba tarafından Oğul adına1 ve Baba’nın yanındaki Oğul tarafından gönderilen Kutsal Ruh’un misyonu (Yu 15, 26) onlarla birlikte aynı tek Tanrı olduğunu açınlar. “Ona Baba ve Oğul ile birlikte aynı şekilde tapılır ve O aynı şekilde yüceltilir.”

 

264 “Kutsal Ruh ilk ana kaynak olan Baba’dan gelir, Baba’nın Oğul’a olan ebedi armağanıyla, Baba ve Oğul’dan birlikte gelir.”2

 

265 Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına Vaftiz olarak bu dünyada imanın karanlıkları içinde, ölümden sonra da ebedi nurda Çokmutlu Üçlü-Birlik’in yaşamını paylaşmaya davet edilmiş olduk.3

 

266 “Hıristiyan Katolik inancı, Üçlü-Birlik’te tek Tanrı’ya ve tek Tanrı’da Üçlü-Birlik’e, kişileri karıştırmadan ve kişileri cevherden ayırmadan inanmaktan ibarettir: Çünkü Baba’nın kişiliği ayrıdır, Oğul’un kişiliği ayrıdır, Kutsal Ruh’un kişiliği ayrıdır; ama Baba’nın, Oğul’un ve Kutsal Ruh’un Tanrılıkları bir, yücelikleri eşit ve krallıkları sonsuza dek ortaktır.”4

 

267 Oldukları ile ayrılmaz olan Tanrısal kişiler, yaptıkları ile de ayrılmazlar. Ancak biricik Tanrısal çalışmada her biri Üçlü-Birlik’te kendilerine özgü şeyi ortaya çıkarırlar, özellikle Oğulun cisimlenmesinde ve Kutsal Ruh’un armağanındaki Tanrısal misyonlarda.

 

 

III. PARAGRAF

 

Herşeye Kadir

 

268 İnanç İlkelerinde Tanrı’nın Tanrısal niteliklerinden yalnızca Herşeye Kadirliği belirtilmiştir: Bunu söylemek yaşamımız için çok önemlidir. Bunun evrensel olduğuna inanıyoruz, zira her şeyi yaratan5 Tanrı aynı zamanda her şeyi yönetebilir ve her şeyi yapabilir; sevgi doludur, çünkü Tanrı Babamızdır;1 gizemlidir, çünkü “güçsüzlükte tamamlandığında” (2 Kor 12, 9) onu ancak iman ayırt edebilir.2

 

“O istediği her şeyi yapar” (Mzm 115, 3)

 

269 Kutsal Yazılar Tanrı’nın evrensel gücünü birçok kez dile getirirler. Tanrı’nın gücüne “Yakup’un Gücü” (Yar 49, 24; İş 1, 24), “orduların Rab’bi”, “Güçlü, Yaman” (Mzm 24, 8-10) denir. Tanrı yer ve gökte Herşeye Kadirse (Mzm 135, 6), onları yarattığı içindir. Onun için imkânsız yoktur3 ve eserini istediği gibi düzenler;4 O düzenlemiş olduğu evrenin Rab’bidir, evren de tamamen Onun emrindedir; O tarihin Efendisidir; O yürekleri ve olayları istediği gibi yönetendir:5 “Yüce gücün daima emrindedir, kim kolunun gücüne karşı gelebilir?” (Bil 11, 21).

 

“Herkese acırsın, çünkü Sen her şeyi yapabilirsin” (Bil 11, 23)

 

270 Tanrı Herşeye Kadir Baba’dır. Kadirliği ve babalığı karşılıklı olarak birbirlerini aydınlatır. Nitekim, babalık Herşeye Kadirliğini bizim ihtiyaçlarımıza gösterdiği özen biçimiyle gösterir;6 Herşeye Kadir Rab “Size Baba olacağım, sizler de benim oğullarım ve kızlarım olacaksınız” (2 Kor 6, 18), diyerek bizi evlatlığa kabul ettiğini belirtir; sonsuz merhametiyle, gücünü günahları özgürce bağışlayarak gösterir.

 

271 Tanrı’nın Herşeye Kadirliği hiçbir surette keyfi değildir: “Tanrı’da güç ve öz, irade ve akıl, bilgelik ve adalet tek ve aynı şeydir, öyle ki Tanrı iradesinde ya da Tanrı’nın bilge aklında olan her şey Tanrısal gücünde de olur.”7

 

Tanrı’nın görünüşteki güçsüzlüğünün gizi

 

272 Tanrı Baba’nın Herşeye Kadirliğine olan inanç, kötülük ve acı tecrübesiyle denemeye tabi tutulabilir. Tanrı kimi zaman yokmuş ve kötülüğe engel olmaktan acizmiş gibi görünür. Oysa, Tanrı Baba Kendi Herşeye Kadirliğini, en gizemli biçimde kötülüğü yenmiş olduğunu isteyerek alçalmasında ve Oğlunun dirilişinde gösterdi. Böylece, haça gerilmiş Mesih “Tanrı’nın gücü ve Tanrı’nın bilgeliğidir. Çünkü Tanrı’nın çılgınlığı insan bilgeliğinden daha üstün, Tanrı’nın zayıflığı insan gücünden daha güçlüdür” (1 Kor 1, 24-25). Tanrı Baba gücünün kudretinin aldığı görünümü biz inanlılar için Mesih’in Dirilişi’nde ve yüceltilmesinde gösterdi” (Ef 1, 19-22).

 

273 Tanrı’nın Herşeye Kadirliği’nin gizemli yollarına yalnızca iman girebilir. Bu iman Mesih’in gücünü üzerine çekebilmek için kendi güçsüzlükleriyle övünür.1 Bu iman konusunda Meryem Ana örnek bir model oluşturur. Meryem Ana “Tanrı için her şeyin mümkün olduğuna inandı” (Lk 1, 37). Meryem Ana, “Güçlü Olan, benim için büyük işler yaptı, Onun adı kutsaldır”, (Lk 1, 49) diyerek Rab’bi yüceltti.

 

274 “Tanrı için hiçbir şeyin imkânsız olmadığı inancını ruhlarımıza derinden kazımak kadar hiçbir şey umudumuzu ve inancımızı pekiştirmez. Çünkü aklımızda yalnızca Tanrı’nın Herşeye Kadirliği düşüncesi bulunuyorsa, Credo’nun daha sonra bize sunacağı, en büyük, en anlaşılmaz, doğa yasalarının en üstündeki her şeyi aklımız hiç tereddüt etmeden ve kolayca bunları kabul edecektir.”2

 

ÖZET

 

275 Adil kişi Eyüp ile birlikte “Sen Herşeye Kadirsin: Düşündüğün her şeyi gerçekleştirebilirsin” (Ey 42, 2) diyebiliriz.

 

276 Kilise, duasını Kutsal Kitap’a sadık kalarak, Tanrı için imkânsız bir şey yoktur’a kesin inanarak “Herşeye Kadir ve ebedi Tanrı’ya sunar” (“omnipotens sempiterne Deus…”) (Yar 018, 14; Lk 1, 37; Mt 19, 26).

 

277 Tanrı Herşeye Kadirliği’ni bizleri günahlarımızdan döndürerek ve bizleri lütfuyla dostluğuna almakla gösterir: “Tanrı gücünü en iyi şekilde sen sabrettiğin ve acıdığın zaman gösterir…”3

 

278 Baba’nın bizi yarattığına, Oğul’un bizi kurtardığına, Kutsal Ruh’un bizi kutlulaştırdığına inanmadan Tanrı sevgisinin Herşeye Kadir olduğuna nasıl inanabiliriz?