İKİNCİ ANABÖLÜM
Rabbin duası:
Göklerdeki Babamız!
2759 İsa bir yerde dua ediyordu. Duasını bitirince öğrencilerinden biri Ona, Rab dedi, Yahyanın kendi müritlerine öğrettiği gibi sen de bize dua etmesini öğret (Lk 11, 1). İsa bu istek üzerine müritlerine ve Kilisesine Hıristiyanlığın temel duasını öğretti. Luka bu duayı kısa bir metinle veriyor (beş dilek)1, Matta ise duanın daha gelişmiş bir versiyonunu (yedi dilek)2 aktarıyor. Kilisenin litürjik geleneği Mattanın metnini esas almıştır: (Mt 6, 9-13)
Göklerdeki Babamız,
adın kutsal kılınsın.
Egemenliğin gelsin.
Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de
senin isteğin olsun.
Günlük ekmeğimizi bugün de bize ver.
Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi,
sen de suçlarımızı bağışla.
Ayartılmamıza izin verme.
Kötü olandan bizi kurtar.
2760 Kısa bir süre sonra litürji İsanın öğrettiği duayı bir doksoloji (yüceltme) ifadesiyle noktaladı. Didakede (8, 2), Çünkü güç ve yücelik şimdi ve sonsuza dek senindir ifadesi vardır, Kilise anayasası bu ifadenin başına krallık sözcüğünü de eklemiş bulunuyor. Günümüzde işte bu formül kullanılıyor. Bizans geleneği yücelik sözcüğünden sonra Baba, Oğul ve Kutsal Ruh ifadesini de eklemiştir. Roma ayin kitabı son dileği Rabbimiz Mesih İsanın yücelik içinde gelmesini3 (Tit 2, 13) mübarek umudumuzun gerçekleşmesinin açık perspektifinde geliştiriyor, daha sonra topluluğun haykırışları ya da Kilise anayasasından alınan doksoloji gelir.
1. KONU
Bütün İncilin özeti
2761 İsanın öğrettiği dua gerçekten bütün İncilin bir özetidir.4 İsa bu duayı öğrettikten sonra şunu ekliyor: Dileyin, size verilecektir (Lk 11, 9). Herkes her zaman temel dua olma niteliğini koruyan Rabbin duasıyla başlayarak ihtiyaçlarına göre Tanrıya istediği duayı okuyabilir.1
2762 Augustinus Mezmurların nasıl Hıristiyan ibadetinin temel besini olduğunu gösterdikten ve Göklerdeki Babamız daki dileklerle birleştirdikten sonra şöyle noktalıyor:
Kutsal Yazılardaki bütün duaları gözden geçirin, Rabbin öğrettiği duanın içinde olmayan bir şey bulacağınızı sanmıyorum.2
2763 Bütün Kutsal Yazılar -Yasa, Peygamberler ve Mezmurlar- Mesihte gerçekleşir.3 İncil işte bu İyi Haberdir. İlk haberi Matta tarafından Dağdaki Vaazda özetlenmiştir.4 Göklerdeki Babamız duası bu haberin tam merkezinde bulunmaktadır. İsanın vasiyet olarak bıraktığı bu duanın her dileği işte şu bağlamda açığa kavuşuyor:
Göklerdeki Babamız duası duaların en üstünüdür ( ) Bu duayla arzuladığımız her şeyi yalnız doğru bir biçimde değil, ama aynı zamanda doğru bir arzulanma sırasıyla dileyebiliriz. Öyle ki bu dua bize yalnız dilemeyi öğretmekle kalmaz, ama duygularımızı da biçimlendirir.5
2764 Dağdaki Vaaz bir yaşam tarzıdır, Göklerdeki Babamız da duadır, Rabbin Ruhu her ikisinde de arzularımıza, yaşamımızı canlandıran içsel devinimlere yeni bir biçim verir. İsa bize bu yeni yaşam tarzını sözleriyle öğretiyor ve bunu duayla nasıl isteyeceğimizi gösteriyor. Duamızın doğru bir şekilde yapılması Ondaki yaşamımıza bağlıdır.
2765 Rabbin duası ifadesi Göklerdeki babamıza yaptığımız duanın Rab İsa tarafından bize verildiğini ve öğretildiğini gösterir. İsa tarafından bize bırakılan bu dua gerçekten tektir: Bu Rabbin duasıdır. Bir yandan, gerçekten, bu duanın sözleriyle, biricik Oğul bize Babanın kendisine verdiği sözleri veriyor:6 O duamızın Efendisidir. Öte yandan, cisimlenmiş Kelâm olarak, O insan yüreğinde erkek ve kız kardeşlerinin ihtiyaçlarını bilir ve onları bize açınlar: O duamızın modelidir.
2766 İsa bize mekanik bir şekilde tekrarlayacağımız bir formül bırakmadı.1 Her sesli duada olduğu gibi Kutsal Ruh Tanrının çocuklarına Babalarına dua etmeyi Tanrının Sözüyle öğretir. İsa bize yalnız evlat olarak okuduğumuz duanın sözlerini vermekle kalmıyor, aynı zamanda bu sözlerin bizde ruh ve yaşam (Yu 6, 63) olmasını sağlayan Ruhu da veriyor. Dahası, duayı evlatları olarak okumamızın kanıtı olarak Tanrı, öz Oğlunun Abba! Baba! diye seslenen Ruhunu yüreklerimize gönderdi (Gal 4, 6). Madem ki dualarımız Tanrının yanında arzularımızı ifade ediyor, insanların yüreklerinin derinliklerine inen Tanrı Ruhun düşüncesinin ne olduğunu bilir. Çünkü Ruh Tanrının isteğine göre azizler için aracılık eder (Rom 8, 27). Bu nedenle Göklerdeki Babamıza yaptığımız dua Oğul ile Kutsal Ruhun gizemli misyonunun içinde yer almaktadır.
2767 Kilise başlangıçtan beri Rabbin ve Kutsal Ruhun sözleriyle ayrılmaz bir bütün oluşturan bu armağanı kabul etmiştir. Kutsal Ruh inanlıların kabul etmiş olduğu Rabbin sözlerine hayat verir. İlk Hıristiyanlar Rabbin duasını Yahudi litürjisinde adet olan on sekiz methiyenin yerine günde üç kez2 söylerlerdi.
2768 Kilise geleneğine göre Rabbin Duası özellikle litürjide yerleşmiştir.
[Rab] kardeşlerimiz için birlikte dua etmemizi öğretiyor. Çünkü göklerdeki Babam değil de Babamız diyor, tek bir Vücut, tek bir ruh olarak dua etmemizi istiyor.3
Bütün litürjik geleneklerde Rabbin Duası ayinin önemli bir bölümünü oluşturur. Özellikle Hıristiyanlığa girişi sağlayan ilk üç Kilise sırrında kilise niteliği açığa çıkmaktadır:
2769 Vaftiz ve Vaftizi Güçlendirme sırlarında Rabbin Duasının teslim edilmesi (traditio) Tanrısal yaşama yeniden doğma işaretidir. Hıristiyan ibadeti Tanrıyla Tanrının sözleriyle konuşmak olduğuna göre canlı Tanrının Sözüyle yeniden doğanlar (1 Pet 1, 23) Babalarına Onun daima kabul ettiği tek Sözle yakarmayı öğrensinler. Bundan böyle bunu da yapabilirler, çünkü Kutsal Ruhun silinmez yağının Mührü yüreklerine, kulaklarına, dudaklarına, Tanrının Oğulları olarak bütün varlıklarına damgasını vurmuştur. Bunun içindir ki Göklerdeki Babamız duasının Kilise Babalarınca yapılmış yorumlarının çoğu Hıristiyanlığa yeni girenlere ve katekümenlere hitap etmektedir. Kilise Rabbin Duasını okuduğunda bunu her zaman dua eden ve merhamet elde eden yeni-doğmuş halk yapmaktadır.1
2770 Efkaristiya litürjisinde Rabbin Duası bütün Kilisenin duasını temsil eder. Tam anlamı ve etkisi orada ortaya çıkar. Anaphora (efkaristiya duası) ile Komünyon litürjisi arasında yer alarak, bir yandan epiklesis hareketinde ifade edilen bütün dilek ve şefaatleri özetler ve öte yandan kutsallaştırıcı Komünyonun öncelediği Tanrının Egemenliğindeki Şölenin kapısını çalar.
2771 Efkaristiyada, Rabbin Duası dileklerinin ahretsel niteliğini de ortaya koyar. Bu son zamanlara özgü bir duadır. Kutsal Ruhun akmasıyla başlamış ve Rabbin dönüşü ile tamamlanacak olan esenlik zamanlarının bir duasıdır. Eski Antlaşmadaki dualardan farklı olarak Babamıza sunduğumuz dilekler, şimdiden ilk ve son olarak haçlanmış ve dirilmiş Mesihte gerçekleşmiş olan esenlik gizine dayanır.
2772 Bu sarsılmaz imandan yedi dileğin her birini yaratan umut çıkar. Bu dilekler henüz ne olacağımızın bize gösterilmediği2 (1 Yu 3, 2) bu sabır ve bekleyiş sürecinde, şimdiki zamandaki inleyişlerimizi ifade eder. Efkaristiya ve Göklerdeki Babamız Rabbin gelişine dek! (1 Kor 11, 26) onun gelişine yönelmiştir.
2773 Müritlerinin kendisine Rab, bize dua etmesini öğret (Lk 11, 1) isteklerine karşılık İsa onlara Hıristiyanlığın temel duası olan Göklerdeki Babamız duasını öğretti.
2774 Göklerdeki Babamız gerçekten bütün İncilin bir özetidir3, duaların en üstünüdür4. Kutsal Yazıların merkezini oluşturur.
2775 Rabbin Duası denilmesinin nedeni bize, duamızın Efendisi ve Modeli olan Rab İsa tarafından verilmiş olmasındandır.
2776 Rabbin Duası Kilisenin en güzel duasıdır. Hıristiyanlığa giriş sırlarının (Vaftiz, Vaftizi Güçlendirme ve Efkaristiya) ve büyük ayinin ayrılmaz bir parçasıdır. Efkaristiya ile bütünleşerek Rab gelene dek (1 Kor 11, 26) beslediği umut içinde dileklerin ahretsel niteliğini ortaya çıkarır.
2. KONU
2777 Roma litürjisinde efkaristiya için bir araya gelen cemaat Göklerdeki Babamızı çocukça bir cesaretle söylemeye davet edilir. Doğu litürjilerinde benzer ifadeler kullanılır: Tam güvenle cesaret etmek ya da bizi buna layık kıl. Yanmakta olan çalılığın önünde Musaya, Yaklaşma, sandaletlerini çıkar (Çık 3, 5) denildi. Bu Kutsal eşikten yalnız İsa geçebilirdi, O günahlardan arınmayı sağladıktan sonra (İbr 1, 3), bizi Babanın huzuruna çıkarır: İşte Ben ve bana emanet ettiğin çocuklarım (İbr 2, 13):
Babamızın kendi otoritesi ve Oğlunun Ruhu bizim Abba, Baba! diye seslenmemizi sağlamamış olsaydı, kölelik durumumuzun bilinci bizi yerin dibine sokmaya, yeryüzü varlığımızın toprağa dönüşmesine yeterdi ( ). Ölümlü biri yukardan gelen bir güçle uyarılmazsa Tanrıya Baba diyebilir mi?1
2778 Bizleri Rabbin Duasına sokan Ruhun bu gücü Doğu ve Batı litürjilerinde güzel bir Hıristiyanca terimle ifade ediliyor: Parrhesia. Parrhesia dolambaçsız sadelik, çocukça güven, sevinçli güvence, alçakgönüllü cesaret, sevildiğinden emin olma demektir.2
2779 Rabbin Duasına başlamadan önce yüreğimizi bu dünyanın bazı sahte imgelerinden alçakgönüllülükle arındırmamız boşuna olmaz. Alçakgönüllülük bize Babayı Oğuldan ve Oğulun Babayı tanıtmayı istediği kişilerden yani küçücük olanlardan başkasının tanımadığını (Mt 11, 25, 27) öğretir. Yüreğin arındırılması kişisel ve kültürel gelişmemizden kaynaklanan ve Tanrıyla olan ilişkilerimizi etkileyen baba ya da ana imgeleriyle ilgilidir. Tanrı Babamız yaratılmış dünya kategorilerini aşar. Bu alanda kendi düşüncelerini Onun üzerine ya da Ona karşı koyan kişi tapılacak ya da yıkılacak putlar yaratmış olur. Babaya dua etmek O nasılsa ve Oğlu onu bize nasıl açınladıysa öyle onun gizine girmek demektir:
Tanrının Baba olma ifadesi hiçbir zaman hiç kimseye açınlanmamıştır. Musa Tanrıya kim olduğunu sorduğunda, baba adından başka bir şey işitti. Bize bu ad Oğlu tarafından açınlandı, çünkü Oğul adı yeni olan Baba adını içermektedir.1
2780 Tanrıya Baba diyerek yakarabiliriz, çünkü Tanrının Baba olduğu bize insan olan Oğlu tarafından bildirildi ve Kutsal Ruhu da bize Onu tanıttı. İsanın Mesih olduğuna ve Tanrıdan doğduğumuza inanıyoruz.2 Bu sayede Oğulun Ruhu Oğulun Babayla olan ilişkisine katılmamızı sağlıyor.3 Bunu ne insanlar ne de melekler kavrayabilir.
2781 Babaya dua ettiğimizde, Onunla ve Oğlu Mesih İsa ile birlikte oluruz.4 İşte o zaman Onu tanırız, daima yeni bir hayranlıkla onu yeniden tanırız. İsanın bize öğrettiği duanın ilk sözcüğü yakarmadan çok bir tapınma övgüsüdür. Çünkü Onu Baba ve gerçek Tanrı olarak kabul ederek Onun yüceliğini kabul etmiş oluruz. Bize adını bağışladığı, Ona inanmamızı sağladığı ve bizleri Varlığının ikâmet yeri yaptığı için şükrederiz.
2782 Babaya tapabiliriz, çünkü bizleri biricik Oğlunda kendi çocukları gibi evlat edinerek Yaşamına yeniden doğmuş kıldı: Vaftizle bizleri Mesihinin Bedenine sokar ve Ruhunun Baştan üyelerine kadar yayılan meshetmesiyle bizleri Mesihler yapar:
Nitekim Tanrı bizleri evlat edinerek Mesihin görkemli Bedenine elverişli kıldı. Şu halde bundan böyle Mesihin katılımcıları olarak haklı bir biçimde Mesihler diye çağrılacaksınız.5
Yeniden doğan ve Tanrısına lütufla iade edilen yeni insan önce Baba! der, çünkü oğul olmuştur.6
2783 Rabbin Duası sayesinde işte böyle kendi kendimize açınlanmış oluruz, çünkü aynı zamanda Baba da bize açınlanmış olur:1
Ey insan, sen yüzünü göğe doğru kaldırmaya cesaret edemiyordun, bakışların hep yere doğruydu, birden Mesihin lütfunu aldın: Bütün günahların bağışlandı. Kötü kul iken iyi oğul oldun. ( ) Seni Oğlu aracılığıyla kurtaran Babaya doğru bakışlarını kaldır ve Ona Babamız, de ( ). Ancak hiçbir ayrıcalık isteme. O hepimizin ortak Babası olmasına rağmen yalnızca Mesih için özel bir biçimde Babadır. Çünkü O Bizleri yarattı, oysa Mesihi vücuda getirdi. Onun lütfuyla Babamız de ki, onun oğlu olmaya layık olasın.2
2784 Bu karşılıksız olarak evlatlığa kabul edilme armağanı sürekli olarak değişmemizi ve yeni bir yaşama başlamamızı gerektirir. Babamıza dua etmek bizdeki iki temel eğilimi geliştirmelidir:
Birincisi, Ona benzeme arzu ve isteği: Onun suretinde yaratılmış olan bizlere benzerliğimiz nurla geri verildi, bizden istenen de karşılık vermemizdir.
Tanrıya Babamız dediğimizde Tanrının çocukları gibi davranmamız gerektiğini unutmayalım.3
Zalim ve acımasız bir yüreğe sahipseniz bütün iyiliklerin Tanrısına Baba diyemezsiniz; çünkü bu durumda göksel Babanın iyiliğinin işaretleri sizde bulunmuyor demektir.4
Sürekli Babanın güzelliğini seyretmemiz ve onu içimize işlememiz gerekir.5
2785 İkincisi, bizi çocukluk durumuna geri götüren (Mt 18, 3) alçakgönüllü ve güvenen bir yürek: Çünkü Baba kendisini çok-küçük olanlara açınlar (Mt 11, 25):
[Babamız] yalnızca Tanrıya atılan bir bakış, duyulan büyük bir aşk ateşidir. Ruh onda erir, içten sevgisinin derinliğine dalar, Tanrıyla kendi öz Babasıymış gibi, çok samimi bir şekilde çok özel çocuk sevgisiyle konuşur.6
Babamız: Bu ad, bizde dua sırasında sevgi, muhabbet uyandırdığı gibi, ( ) dileyeceğimiz şeyi elde etme umudunu da verir ( ). Tanrı önceden çocukları olma armağanını bağışladıktan sonra çocuklarının isteklerini reddedebilir mi?7
2786 [Bizim] Babamız hitabı Tanrıyadır. Bu sıfat, bizim açımızdan bir sahiplenmeyi değil de Tanrıyla kurulan çok yeni bir ilişkiyi ifade eder.
2787 Babamız dediğimizde öncelikle Peygamberler tarafından bildirilen Tanrının bütün sevgi vaatlerinin onun Mesihinde yapılan yeni ve ebedi antlaşmada gerçekleşmiş olduğunu kabul etmiş oluruz: Bizler onun Halkı oluruz O da bizim Tanrımızdır. Bu ilişki karşılık beklemeden verilmiş karşılıklı bir bağdır. Mesih İsa tarafından bize verilmiş lütuf ve gerçeğe1 (Yu 1, 17) sevgi ve sadakatle karşılık vermeliyiz.
2788 Rabbin Duası son zamanlarda Halkının duası olduğuna göre, bu bizim sözcüğü de Tanrının yüce vaadine olan umudumuzu ifade eder: Yeni Kudüste zaferi kazanana şöyle diyecektir: Ben onun Tanrısı, o benim oğlum olacak (Ap 21, 7).
2789 Babamıza dua ederek bizzat Rabbimiz Mesih İsanın Babasına hitap etmiş oluruz. Tanrısallığı bölmüş olmayız, çünkü Baba onun kaynağı ve başlangıcıdır. Daha doğrusu Oğulun Ondan ebediyen doğduğunu ve Kutsal Ruhun Ondan geldiğini ifade etmiş oluruz. Kişileri de birbiriyle karıştırmıyoruz, zira Baba ve Onun Oğlu Mesih İsa ile onların biricik Kutsal Ruhunda birlik içinde olduğumuzu beyan ediyoruz. Kutsal Üçlü-Birlik eşözlü ve bölünmezdir. Babaya dua ettiğimizde Ona taparız ve Onu Oğul ve Kutsal Ruhla birlikte yüceltiriz.
2790 Dilbilgisi açısından bizim sözcüğü müşterek, çoğul bir gerçeği belirtir. Tek bir Tanrı vardır, bu Tanrı Onun biricik Oğluna inanan ve Ondan su ve Ruh aracılığıyla yeniden doğanlar tarafından Baba olarak bilinir.2 Kilise Tanrı ile insanlar arasındaki bu yeni birliktir: Birçok kardeş arasında en büyük kardeş olan (Rom 8, 29) biricik Oğula bağlanarak tek ve aynı Babayla, tek ve aynı Kutsal Ruhta birlik içindedir.3 Her vaftiz olmuş kişi Babamıza dua ederek bu birlik içinde dua etmiş olur: İnanlılar topluluğu tek bir yürek ve tek bir ruh içindeydi (Hİ 4, 32).
2791 Bunun içindir ki, Hıristiyanlar arasındaki bölünmelere rağmen, Babamıza yapılan dua bütün vaftiz olmuş olanların ortak iyiliği ve onlara yapılan ivedi bir çağrı olarak kalır. Mesihe olan iman birliğiyle ve vaftizle, İsayla birlikte müritlerinin birliği için dua etmeliler.1
2792 Gerçek anlamda Babamız duasını okursak bireycilikten çıkarız, çünkü kabul ettiğimiz sevgi bizi bundan kurtarır. Rab bin Duasının başında yer alan bizim sözcüğü, son dört dilekte yer alan biz sözcüğü gibi hiç kimseyi dışarda bırakmaz. Gerçek anlamda söylenebilmesi için ayrılıklarımız ve muhalefetlerimiz aşılmalıdır.2
2793 Vaftiz olmuş olanlar sevgili Oğlunu verdiği herkesi yanına almadan Babamız diyemezler. Tanrının sevgisi sınır tanımaz, duamız da böyle olmalı.3 Babamıza dua etmek Mesihte ortaya çıkan sevgisinin boyutlarını bizlere açar: Onu henüz tanımayan bütün insanlarla birlikte ve onlar için bir araya gelsinler (Yu 11, 52) diye dua etmek. Tüm yaratılış ve tüm insanlar için duyulan bu Tanrısal kaygı bütün büyük dua adamlarını harekete geçirmiştir. Babamız demeye cesaret edebiliyorsak bu Tanrısal kaygı duamızı yürekten bir sevgiye götürmelidir.
2794 Kutsal Kitapta yer alan bu ifade bir yeri (mekân) değil de bir varoluşu; Tanrıdan uzaklaşmayı değil de Onun yüceliğini belirtir. Babamız başka yerde değildir, O Kutsallığına dair tasavvur edebileceğimiz her şeyin ötesindedir. O üç kez Kutsal olduğundan, tövbe eden alçakgönüllü yüreğin çok yakınındadır:
Bu Göklerdeki Babamız sözcüklerinden haklı olarak Tanrının adil kişilerin yüreğinde kendi tapınağında oturur gibi oturduğu anlaşılmaktadır. Aynı zamanda dua eden yakardığı Kişinin kendisinde oturmasını dileyecek ve bunun hasretini çekecektir.4
Gökler Tanrının oturduğu ve dolaştığı içlerinde taşıdıkları göksel dünyanın sembolü de olabilir.5
2795 Gökler sembolü Babamıza dua ettiğimizde yaşadığımız antlaşmanın gizine gönderme yapar. Baba göklerdedir, orası Onun Konutudur. Şu halde Babanın Evi bizim vatanımızdır. Günah bizi antlaşma toprağından sürdü,6 yüreğin dine dönmesi ise bizi Babaya, göğe yeniden döndürdü.1 Yer ve gök Mesihte barıştı,2 çünkü yalnızca Oğul gökten indi ve Haçı, Dirilişi ve Göğe Çıkışı aracılığıyla bizi kendisiyle birlikte göğe çıkarıyor.3
2796 Kilise Göklerdeki Babamız diyerek dua ettiğinde bizlerin şimdiden göklerde Mesih İsada oturan (Ef 2, 6) Tanrıda Mesihle birlikte gizlenen (Kol 3, 3), aynı zamanda da, göksel evimizi giyinmeyi özleyerek ah çeken4 (2 Kor 5, 2) Tanrı Halkı olduğumuzu beyan eder:
[Hıristiyanların] bir bedenleri olmasına rağmen bedene göre yaşamazlar. Hayatlarını yeryüzünde geçirirler, ama onlar göğün vatandaşıdırlar.5
2797 Sade ve sadık güven, tevazulu ve sevinçli teminat içinde olmak Babamıza dua eden kişilere yaraşır durumlardır.
2798 Tanrıya Baba olarak yakarabiliriz, çünkü insan olan Tanrının Oğlu Tanrının Baba olduğunu bize açınladı, Onda, Vaftiz aracılığıyla Tanrının çocukları sınıfına girmiş olduk.
2799 Rabbin duası bizleri Babayla ve Oğlu Mesih İsayla birlik içine sokar. Aynı zamanda bu duayla kendi kendimize açınlanmış oluruz.6
2800 Babamıza dua etmek bizde Ona benzeme arzusunu geliştirmeli, bizi alçakgönüllü ve güven dolu yapmalı.
2801 Babamız dediğimizde Mesih İsadaki Yeni Antlaşmayı, Kutsal Üçlü-Birlikle olan birliği ve Kilise aracılığıyla dünyanın dört bir yanına yayılan Tanrısal sevgiyi anmış oluruz.
2802 Göklerdeki sözcüğü bir yeri değil, Tanrının yüceliğini ve adil kişilerin yüreğinde mevcut olduğunu belirtir. Gök, Baba nın Evi, yöneldiğimiz şimdiden ait olduğumuz gerçek vatanımızdır.
3. KONU
2803 Tapmak, sevmek ve hamdetmek üzere Tanrı Babanın huzuruna çıktıktan sonra evlattan gelen Ruh yüreklerimizden yedi dilek, yedi şükran yükseltir. İlk üçü, daha çok Tanrısal olanları, bizi Babanın Yüceliğine doğru çeker, son dördü ise Ona giden yollar gibi zavallılığımızı Lütfuna sunar. Belâ belâyı çeker (Mzm 42, 8).
2804 İlk üç dilek bizi Tanrıya, Tanrı için götürür: Senin Adın, senin Egemenliğin, senin İraden! Önce sevdiğimiz Kişiyi düşünmek sevginin özelliğidir. Bu üç dileğin hiç birinde kendi kendimize değil, sevgili Oğulun bizi etkileyen Babasının Yüceliği için duyduğu şiddetli arzuyu, kaygıyı dile getiriyoruz:1 ( ) kutsal kılınsın. ( ) gelsin. ( ) olsun: Bu üç dilek Kurtarıcı Mesihin Kurbanında zaten kabul olmuştu, ne var ki bu dilekler bundan böyle Tanrı herkeste her şey olana dek,2 nihai gerçekleşmelerine dek umut edilecektir.
2805 Daha sonraki dilekler belirli efkaristiya epiklesisi hareketinde oluşurlar: Bekleyişimizi belirtirler ve Babanın bağışlayıcı bakışını üzerlerine çekerler. Bu dilekler bizden çıkar ve bizi bu dünyada ilgilendirirler: ( ) bize ver ( ) bizi bağışla ( ) izin verme ( ) bizi kurtar. Dördüncü ile beşinci dilek yaşamımızla ilgilidir: Beslenmek zorundayız ve günahtan kurtulmamız gerek. Son iki dilek de Yaşamda zafer kazanmak için yaptığımız mücadele ile ilgilidir, yani dua mücadelesi ile.
2806 İlk üç dilekle sevgiyle tutuşmuş, umutla dolu ve imanda güçlenmiş oluruz. Yaratıklar, üstelik günahkârlar olarak kendimiz için dua etmeliyiz. Dünyanın ve tarihin sınırlarına tabi olan kendimizi Tanrımızın sınırsız sevgisine sunuyoruz. Babamız bizimle ve bütün dünya ile ilgili esenlik tasarısını Mesih adına ve Kutsal Ruhun Egemenliğiyle gerçekleştiriyor.
I. Adın kutsal kılınsın
2807 Kutsal kılma ifadesi burada nedensel anlamıyla değil (Yalnız Tanrı kutlu, kutsal kılar), özellikle saygı gösterme açısından anlaşılmalıdır: Kutsal olduğunu kabul etmek ve böyle davranmak. Tapınmada, bu yakarış bazen bir şükran, bir övgü olarak anlaşılır.3 Bu dilek bize istek bildirmek için İsa tarafından öğretildi: Tanrı ile insanların yükümlülük altına girdikleri bir dilek, bir istek ve bir beklenti. Babamıza sunduğumuz birinci dilekten itibaren onun Tanrılığının gizine ve insanlığımızın esenlik dramına dalmış oluruz. Ondan adının kutsal kılınmasını istemek bizi Tanrının huzurunda sevgi içinde lekesiz ve aziz olarak yaşayalım diye Onun önceden oluşturmuş olduğu lütufkâr tasarısı içerisine sokar.1
2808 Tanrı esenlik ekonomisinin belirli olaylarında eserini gerçekleştirirken adını açınlar. Ne var ki bu eser bizim için ve bizde ancak adı bizim tarafımızdan ve bizde kutsal kılındığı zaman gerçekleşir.
2809 Tanrının Kutsallığı ebedi gizinin erişilmez odak noktasıdır. Kutsal Kitap yaratılışta ve tarihte ortaya çıkmış olana Majestelerinin2 ışıması, Yüceliği diyor. Tanrı insanı Kendi benzerinde ve suretinde (Yar 1, 26) yaratırken şan ve şerefle donattı (Mzm 8, 6), ancak insan günah işleyerek Tanrının Yüceliğinden yoksun kaldı (Rom 3, 23). Tanrı insanı Yaratıcısının benzeyişine göre (Kol 3, 10) yenilemek için ona adını açınlayıp vererek Kutsallığını gösterecektir.
2810 İbrahime verilen sözde ve buna eşlik eden yeminde3 Tanrı, adını açıklamadan Kendisi yükümlülük altına girer. Adını Musaya açınlamaya başlar,4 ve onları Mısırdan kurtararak adını bütün halk nezdinde açıkça bilinir kılar: O Yüceliğe büründü (Çık 15, 1). Sinadaki antlaşmadan beri bu halk onun halkı ve kutsal bir ulus (ya da kutsanmış, İbranice5 aynı sözcüktür) oldu, çünkü Tanrı adı onda oturuyor.
2811 Oysa, Kutsal Tanrının6 kutsal Yasayı halkına hep yenileyerek vermesine, adına saygı gösterilmemesini sabırla karşılamasına rağmen, halk Kutsal İsrailden ayrılarak Onun adına uluslar arasında saygısızlık7 edecekti. İşte bunun için Eski Antlaşmanın adilleri ve sürgünden geri dönen yoksullar ve peygamberler Onun adı için şevkle doluydular.
2812 Son olarak, Kutsal Tanrının adı İsada, Kurtarıcı olarak tende açınlandı ve bize verildi:8 Var Olan haliyle, Sözüyle ve Kurbanıyla.9 Bu rahiplik duasının merkezini oluşturur: Kutsal Baba ( ) onlar da gerçekle kutsal kılınsınlar diye kendimi onların uğruna adıyorum (Yu 17, 19). Kendisi kendi adını kutsal kıldığı1 için İsa bize Babanın adını açıklıyor (17, 6). Paskalyasının sonlarına doğru Baba Ona her adın üstünde bir ad veriyor: İsa Tanrı Babanın Yüceliğinde Rab dir.2
2813 Vaftiz suyunda yıkandık, kutsal kılındık, Rab Mesih İsanın adıyla ve Tanrımızın Ruhu aracılığıyla aklandık (1 Kor 6, 11). Babamız bizi tüm yaşamımızda kutsal olmaya çağırıyor (1 Sel 4, 7) ve bizler Tanrı sayesinde bizim için Tanrısal kutsallık olan Mesih İsadayız (1 Kor 1, 30). Dileğimiz Onun onuru ve bizim yaşamımız için kutsal adının bizde ve bizim aracılığımızla kutsal kılınmasıdır. Birinci dileğimizin önemi işte bundandır.
[Onun] Kendisi tek kutsal kılan olduğuna göre kim Tanrıyı kutsal kılabilir ki? Kutsal olun çünkü ben Kutsalım (Lev 20, 26) sözlerinden esinlenerek Vaftizle kutsal kılınmışken, olmaya başladığımız şeyde sebat etmeyi dileyelim. Bunu da her gün diliyoruz, çünkü her gün hata işliyoruz ve sürekli yenilenen bir kutlulaştırma işlemi ile günahlarımızdan arınmamız gerekir ( ). Bu kutsallığın bizde kalması için duaya başvuruyoruz.3
2814 Onun adının uluslar arasında kutsal kılınması bizim yaşamımıza ve bizim duamıza bağlıdır:
Tanrıdan adının kutsal kılınmasını diliyoruz, çünkü O yaratılışı kutsallığı ile kurtarıyor ve kutsal kılıyor ( ). Yitmiş dünyaya esenlik veren ad söz konusudur, ama Tanrının adının bizde ve bizim yaşamımız aracılığıyla kutsal kılınmasını diliyoruz. Doğru yolda gidersek Tanrı adı kutsal kılınır; doğru yoldan saparsak havarinin dediği gibi Tanrıya küfretmiş oluruz: Sizin yüzünüzden uluslar arasında Tanrının adına küfrediliyor (Rom 2, 24; Hez 36, 20-22). Ruhumuzda Tanrımızın kutsal adı kadar kutsallık olsun diye dua ediyoruz.4
Adın kutsal kılınsın dediğimizde, bizde, ama aynı zamanda herkes için, hatta düşmanlarımız için bile dua etmemizi buyuran buyruğa uyarak Tanrının lütfunu bekleyen başkalarında kutsal kılınmasını dilemiş oluruz. İşte onun içindir ki, özellikle adın bizde kutsal kılınsın demiyor, ama bütün insanlarda olmasını diliyoruz.5
2815 Bütün diğerlerini içeren bu dilek, bunu izleyen diğer altı dilek gibi Mesihin Duası ile yerine geldi. Babamıza yaptığımız dua İsanın adına edilmişse bizim duamız olur.1 İsa rahiplik duasında şöyle diyor: Kutsal Baba, onları bana verdiğin adınla koru (Yu 17, 11).
2816 Yeni Ahitteki krallık [Basileia] egemenlik (soyut kavram), krallık (somut kavram) ya da hükümdarlık (eylem kavramı) olarak çevrilebilir. Tanrının Egemenliği şimdiden burada. Cisimlenmiş Kelâmda yaklaştı, bütün İncil aracılığıyla bildirildi, Mesihin ölümü ve Dirilişi ile geldi. Tanrı nın Egemenliği Son Akşam Yemeğinden beri Efkaristiyada gelmektedir; aramızdadır. Tanrının Egemenliği Mesih onu Babasına sunduğunda yücelikte gelecektir:
Tanrının Egemenliği her gün gelişini beklediğimiz ve yakarışlarımızla çağırdığımız Mesihin kendisi de demek olabilir. O bizim Dirilişimiz olduğuna göre, zira Onda dirileceğiz, Tanrının Egemenliği de olabilir, çünkü Onda saltanat süreceğiz.2
2817 Bu dilek, Marana thadır, Kutsal Ruhun ve Gelinin Gel, Rab İsa çığlığıdır:
Bu dua bu Egemenliğin gelmesini istemek gibi bir görevi bize yüklememiş olsa da, bizler umutlarımızı kucaklamaya koşarak bu feryadı kendiliğimizden atardık. Dinşehitlerinin ruhları, altarda Rabbe şöyle feryat ediyordu: Ey Rab, yeryüzünde yaşayanları yargılayıp onlardan kanımızın öcünü almak için daha ne kadar bekleyeceksin? (Ap 6, 10). Dünyanın sonunda adalet yerini bulacak. Rab, egemenliğinin gelişini hızlandır!3
2818 Rabbin duasında Tanrının Egemenliğinin Mesihin dönüşüyle nihai gelişi söz konusudur.4 Ne var ki bu istek Kiliseyi bu dünyadaki misyonundan alıkoymak bir yana onu daha çok bunun içine sokar. Pentekosttan beri Egemenliğin gelişi işi dünyadaki görevini sürdüren ve her türlü kutlulaştırmayı tamamlayan5 Rabbin Ruhunun eseridir.
2819 Tanrının Egemenliği adalet, esenlik ve Kutsal Ruhta sevinçtir (Rom 14, 17). İçinde bulunduğumuz son zamanlar Kutsal Ruhun aktığı zamanlardır. O gün bu gündür beden le Ruh arasında yaman bir savaş sürmektedir.6
Ancak temiz bir yürek güvenle, Egemenliğin gelsin diyebilir. Günah ölümlü bedenlerimizde egemenlik sürmesin (Rom 6, 12) diyebilmek için Paulusun ekolünden geçmek gerekir. Davranışlarında, düşünce ve sözlerinde temiz kalabilen, Tanrıya, Egemenliğin gelsin1 diyebilir.
2820 Kutsal Ruha uygun bir ayırt etme yetisiyle Hıristiyanlar Tanrının Egemenliğinin gelişmesi ile içinde bulundukları toplum ve kültürün gelişmesini birbirinden ayırt etmelidirler. Bu ayrım bir ayrılma değildir. İnsanın ebedi yaşam için yaratılmış olması Yaradandan aldığı enerji ve yeteneklerini bu dünyada barış ve adalete hizmet için kullanma görevini geçersiz kılmaz, daha da güçlendirir.2
2821 Bu dilek İsanın duasıyla3 iletilir ve yerine getirilir. Bu dua Efkaristiyada mevcuttur ve etkilidir. Dilek meyvelerini gerçek Mutluluklarda söz edildiği gibi yeni yaşamda verir.4
III. Gökte olduğu gibi,
yeryüzünde de senin isteğin olsun
2822 Tanrının isteği tüm insanların kurtulması ve gerçeğin bilincine erişmesidir (1 Tim 2, 3-4). Rab hiç kimsenin mahvolmasını istemediğinden sabır gösterir5 (2 Pet 3, 9). Tek isteği, bütün öteki buyruklarını özetleyen O bizi nasıl sevmişse birbirimizi öyle sevmemizi6 (Yu 13, 34) buyuran buyruğunu yerine getirmemizdir.
2823 Tanrı, kendi isteğinin gizini, tüm varlıkları tek Lider Mesihte birleştirecek olan önceden oluşturduğu lütufkâr tasarısını bize açıkladı ( ). Her şeyi kendi fikrine ve iradesine göre düzenleyen Tanrının niyeti doğrultusunda, önceden belirlenip Mesihte seçildik (Ef 1, 9-11). Bu lütufkâr tasarının gökte olduğu gibi yeryüzünde de tamamen gerçekleşmesini ısrarla diliyoruz.
2824 Babanın İradesi Mesihte ve onun insani iradesinde ilk ve son kez olmak üzere tam olarak gerçekleşmiştir. Bu dünyaya girerken İsa şöyle diyor: Ey Tanrım, işte senin isteğini yerine getirmeye geldim (İbr 10, 7; Mzm 40, 7). Bir tek İsa Her zaman Onu hoşnut edeni yaparım (Yu 8, 29) diyebilir. Can çekişirken yaptığı duada bu İradeye tamamen rıza gösterir: Benim değil, senin istediğin olsun1 (Lk 22, 42). Mesih Tanrının isteğine uyarak günahlarımıza karşılık kendini feda etti (Gal 1, 4). Tanrının bu isteği uyarınca Mesih İsa nın Bedeninin ilk ve son kez sunulmasıyla kutsal kılındık (İbr 10, 10).
2825 İsa, Oğul olduğu halde, çektiklerinden itaati öğrendi (İbr 5, 8). Onda manevi evlatlar durumuna gelen, yaratıklar ve günahkârlar olarak bizler haydi haydi sonuç çıkarmalıyız. Babamızdan dünyaya ilişkin esenlik tasarısı olan İsteğini yerine getirmek için kendi isteğimizi Oğlunun isteğine uydurmasını diliyoruz. Babanın isteğini yerine getirmede kesinlikle güçsüzüz, ama İsayla birleşerek ve Kutsal Ruhun gücüyle Ondan talepte bulunabilir ve Oğlunun her zaman seçmiş olduğu şeyi seçmeye karar verebiliriz: Babayı hoşnut eden şeyi yapmak:2
[Mesihe] katılarak Onunla tek bir ruh olabiliriz, bu sayede isteğini yerine getiririz; öyle ki gökte olduğu gibi yeryüzünde de isteği yerine gelmiş olur.3
[Mesih İsanın], erdemli olmanın çabamıza değil de Tanrının lütfuna bağlı olduğunu bize gösterebilmek için bize nasıl alçakgönüllü olunuru öğrettiğine bakın. Her dua eden inanlıdan, bunu bütün dünyanın iyiliği için yapmasını buyurur. Senin isteğin Bende ya da sizde olsun demiyor, tüm yeryüzünde olsun diyor: Bütün yanlışlar ortadan kalksın ve yerine gerçek egemen olsun, bütün kötülüklerin kökü kazınsın ve yerine erdem filizlensin ve yeryüzü ile gök arasında hiçbir ayrım kalmasın.4
2826 Dua sayesinde Tanrının isteğinin ne olduğunu ayırt edebiliriz (Rom 12, 2; Ef 5, 17) ve bu isteği yerine getirme metanetini elde ederiz (İbr 10, 36). İsa bize göklerin Egemenliğine sözlerle değil de göklerde olan Babanın isteğini yerine getirmekle (Mt 7, 21) girileceğini söylüyor.
2827 Tanrı isteğini yerine getiren kişinin dualarını kabul eder5 (Yu 9, 31). Kilisenin Rabbin adına yapmış olduğu duanın gücü işte böyledir, özellikle de Efkaristiyada; Rabbin isteğini yerine getirerek yalnız Rabbi hoşnut etmeyi düşünmüş olan tüm azizlerin ve Tanrının Çok Kutsal Annesinin şefaati ile birlik içindedir:1
Gerçeğe halel getirmeden Gökte olduğu gibi yeryüzünde de senin isteğin olsun sözlerini, Rabbimiz Mesih İsada olduğu gibi Kilisede ya da Babanın isteğini yerine getirmiş Güveyde olduğu gibi Ona nişanlanmış Zevcesinde gerçekleşsin diye tercüme edebiliriz.2
2828 Bize ver: Her şeyi Babalarından bekleyen çocukların güveni ne güzeldir. O, güneşini hem kötülerin hem de iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu da hem doğruların hem de haksızlık edenlerin üzerine yağdırır (Mt 5, 45) ve bütün canlılara yiyeceğini zamanında (Mzm 104, 27) verir. İsa bize bu dileği öğretiyor; nitekim bu dilek Babamızı yüceltir, çünkü Onun her türlü iyiliğin ne kadar üstünde olduğunu takdir eder.
2829 Bize ver aynı zamanda Antlaşmanın ifadesidir: Biz Tanrıya aidiz, O bize aittir, bizim için buradadır. Ancak bu biz sözcüğü Onu tüm insanların Babası olarak takdir eder. Ona tüm insanlar ve onların ihtiyaçları ve acıları için dua ederiz.
2830 Ekmeğimiz. Bize yaşam veren Baba yaşam için gerekli yiyeceği, maddi ve manevi uygun tüm iyilikleri vermeden yapamaz. Dağdaki Vaazda İsa evladın Babamızın İlahi Takdirine olan güveninde ısrar ediyor.3 Bizi her türlü tutkusuzluğa ve isteksizliğe4 sokmayı istemiyor, ama her türlü huzursuz kılıcı kaygıdan ve her türlü korkudan kurtulmamızı istiyor. Tanrı çocuklarının evlatlığa özgü teslimiyetleri işte böyledir:
Tanrının adaletini ve Egemenliğini arayanlara her şeyi fazladan vermeyi taahhüt ediyor. Nitekim her şey Tanrıya aittir: Tanrıya sahip olanın hiçbir şeyi eksik olmayacaktır, yeter ki kendisi Tanrıdan yüz çevirmesin.5
2831 Ne var ki ekmek bulamayan açların varlığı bu dileğin derin anlamını ortaya çıkarmaktadır. Dünyadaki açlık dramı gerçekte dua eden Hıristiyanları gerek kişisel gayretleriyle gerek insan ailesiyle olan dayanışmalarıyla kardeşlerine karşı etkili bir sorumluluk içine sokar. Rabbin Duasının bu dileği yoksul Lazarusun meselinden1 ve Kıyamet Günü Yargılamasından ayrı tutulamaz2.
2832 Hamurdaki maya gibi Egemenliğin yeniliği yeryüzünü Mesihin Ruhuyla kabartmalıdır.3 Bu kendisini, adil olmayı isteyen insanlar olmadan adil bir düzen kurulamayacağını hiç akıldan çıkarmadan kişisel ve sosyal, ekonomik ve uluslararası ilişkilerde hukuku var ederek göstermelidir.
2833 Söz konusu birçokları için bir olan bizim ekmeğimizdir. Gerçek Mutluluklarda sözü edilen yoksulluk paylaşma erdemidir: Birilerinin bolluk içinde olması diğerlerinin ihtiyaçlarına deva olsun diye maddi ve manevi iyilikleri, zorla değil ama sevgiyle paylaşmaya ve bölüşmeye davet eder.4
2834 Dua et ve çalış.5 Her şey Tanrıya bağlıymış gibi dua et ve her şey sana bağlıymış gibi çalış. İşimizi yapmış olsak bile, yiyecek Tanrının bir armağanı olarak kalır; Ondan, Ona şükrederek yiyeceği dilemek iyidir. Bu bir Hıristiyan ailesinde sofranın kutsanmasının nedenidir.
2835 Bu dilek ve yüklediği sorumluluk başka bir açlıktan mahvolan insanlar için de geçerlidir: İnsan yalnız ekmekle değil, Tanrının ağzından çıkan her bir sözle yaşar (Tes 8, 3; Mt 4, 4), kısacası Sözüyle ve Nefesiyle. Hıristiyanlar İncili yoksullara bildirmek için bütün güçlerini seferber etmelidir. Yeryüzünde bir açlık vardır, ama bu açlık ne ekmeğe acıkma, ne suya susamadır, ama Tanrının Sözüne acıkmadır (Amos 8, 11). Bunun içindir ki, bu dördüncü dileğin tam olarak Hıristiyan anlamı Yaşam Ekmeğiyle ilgilidir: İmanla kabul etmemiz gereken Tanrının Sözüdür, Efkaristiya ile aldığımız Mesihin Bedenidir.6
2836 Bugün sözcüğü de bir güven ifadesidir. Bunun böyle olduğunu Rab bize öğretiyor;7 kendini beğenmişliğimizin bize bunu buldurma ihtimali yoktu. Madem ki, söz konusu olan özellikle onun Sözü ve Oğlunun Bedenidir, bu bugün yalnız bu geçici zamanımız değildir: O Tanrının Bugünüdür:
Günlük ekmeğini alıyorsan, her gün senin için bugündür. Mesih bugün sana aitse, O her gün senin için diriliyor demektir. Bu nasıl mı oluyor? Sen, benim Oğlumsun, Ben seni bugün doğurdum (Mzm 2, 7) Bugün; yani Mesihin dirildiği zaman.1
2837 Günlük. Bu epiousios sözcüğü İncilin başka bir yerinde geçmiyor. Dünyevi anlamıyla ele alırsak bizi kayıtsız şartsız bir güven içine sokan bugünün pedagojik2 bir tekrarıdır. Nicelik anlamında ele alındığında ise yaşam için ne gerekiyorsa ya da daha geniş anlamıyla geçim için gerekli olan her şey demektir.3 Harfi harfine ele alındığında (epi-ousios: esasın üzerinde) doğrudan Mesihin Bedeni olan Yaşam Ekmeğini, onsuz kendimizde Yaşama sahip4 olamadığımız ölümsüzlük ilacını5 belirtir. Sonuçta, bir öncekiyle ilişkilendiğinde, göksel anlamı açıktır: Bu Gün, gelmekte olan Egemenliğin ilk tadı şimdiden Efkaristiyada önceden sezilen Tanrının Egemenliğindeki Şölen günüdür. Bunun içindir ki efkaristiya litürjisinin her gün kutlanması gerekir.
Efkaristiya günlük ekmeğimizdir. Bu Tanrısal yiyeceğin kendine özgü özelliği bir birleştirici gücü olmasıdır: Bizi Kurtarıcının Bedeniyle birleştirir ve içimize aldığımız şey olabilmemiz için bizi onun üyeleri yapar ( ). Bu günlük ekmek Kilisede her gün işittiğiniz okumaların, terennüm edilen ilahilerin ve sizin söylediğiniz ilahinin içindedir. Gurbette bütün bunlara ihtiyacımız vardır.6
Gökteki Babamız gökteki çocuklar gibi gökteki Ekmeği istememizi ister.7 [Mesih,] Bakireye ekilen, bedende kabaran, acılarla yoğrulan, mezarın fırınında pişen, Kilisede muhafaza edilen, altarda kurban edilen, göksel yiyecek olarak her gün inanlılara sunulan ekmeğin kendisidir.8
V. Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi,
sen de suçlarımızı bağışla
2838 Bu dilek şaşırtıcıdır. Cümlenin yalnız ikinci bölümünü içermiş olsaydı -suçlarımızı bağışla- Rabbin Duasının ilk üç dileğine üstü kapalı bir şekilde dahil edilmiş olabilirdi, zira Mesihin Kurbanı günahların bağışlanması içindi. Ne var ki, cümlenin birinci kısmı dileğimizin ancak bir zorunluluğu yerine getirdiğimizde yerine geleceğini belirtiyor. Dileğimiz geleceğe yöneliktir, yanıtımız ondan önce gelmelidir; bir sözcük ikisini de birbirine bağlıyor: Gibi.
suçlarımızı bağışla
2839 Yılmaz bir güven içinde Babamıza dua etmeye başladık. Ona adının kutsal kılınmasını yakardığımızda, Ondan daima daha da kutsal kılınmayı istemiş olduk. Ama, her ne kadar vaftiz giysisini giyinsek de, Tanrıdan yüz çevirmeye, günah işlemeye devam ediyoruz. Şimdi, bu yeni dilekle, kaybolan oğulda olduğu gibi1 Ona geri dönüyoruz, Onun huzurunda vergi görevlisi2 gibi günahkâr olduğumuzu kabul ediyoruz. Dileğimiz kendi sefaletimizin ve Onun Merhametinin bir itirafıyla başlıyor. Umudumuz sarsılmaz, zira, Oğlunda kurtuluşa, günahlarımızın bağışına sahibiz (Kol 1, 14; Ef 1, 7). Onun bağışının etkili ve kesin işaretini Kilisesinin sırlarında buluyoruz.3
2840 Korkulacak olan da, bu merhamet selinin bize karşı suç işlemiş olanları bağışlamadığımız sürece yüreğimize giremeyeceğidir. Sevgi, Mesihin Bedeni gibi bölünmezdir: Gördüğümüz erkek kardeşimizi, kız kardeşimizi sevmezsek, görmediğimiz Tanrıyı sevemeyiz.4 Erkek kardeşlerimizi, kız kardeşlerimizi bağışlamamakla yüreğimizi kendi içine kapatmış oluruz, yüreğimizin katılığı, yüreğimizi Babanın bağışlayıcı sevgisini alamayacak duruma sokar; günahımızı itiraf ederek yüreğimizi Onun lütfuna açmış oluruz.
2841 Bu dilek öylesine önemlidir ki, Rabbin Dağdaki Vaaz da ele alıp işlediği tek dilek budur.5 Antlaşma gizinin bu temel zorunluluğu insan için imkânsızdır. Ama Tanrı için her şey mümkündür.
2842 İsa öğretisinde bu gibi sözcüğünü yalnız burada kullanmıyor: Göksel Babanızın yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun (Mt 5, 48); Babanızın merhametli olduğu gibi siz de merhametli olun (Lk 6, 36); Size yeni bir buyruk veriyorum: Sizi sevdiğim gibi siz de birbirinizi sevin (Yu 13, 34). Tanrısal modeli dıştan örnek almak söz konusu olsaydı Rab bin buyruğunu yerine getirmek imkânsız olurdu. Tanrımızın Sevgisine, Merhametine, Kutsallığına hayati ve yürekten bir katılım söz konusudur. Yalnız yaşamımız olan (Gal 5, 25) Kutsal Ruh Mesih İsanın duygularını bizim duygularımız yapabilir.1 Tanrı bizi Mesihte bağışladığı gibi, biz de birbirimizi bağışladığımızda (Ef 4, 32) bir bağışlama birliği mümkün olabilir.
2843 Rabbin bağışlama üzerine söylediği sözler, yani sonuna kadar seven bu sevgi işte böyle hayat bulur.2 Rabbin Kilise birliğini3 taçlandırdığı acımasız köle benzetmesi şu sözlerle son buluyor: Eğer her biriniz kardeşini yürekten bağışlamazsa, göksel Babam da size öyle davranacaktır. İşin püf noktası yürekten sözcüğünde yatıyor. Bize yapılan kötülüğü hissetmemek ve unutmak elimizde değildir; ne var ki kendini Kutsal Ruha açan yürek yarasını acımaya dönüştürür ve kötülüğü de şefaate dönüştürerek hafızayı arındırır.
2844 Hıristiyan duası düşmanlarını bağışlamaya kadar gider.4 Müridi Efendisine göre biçimlendirerek değiştirir. Bağışlama Hıristiyan duasının doruk noktasıdır. Bu nedenle dua armağanını ancak Tanrısal merhametle mutabık olan bir yürek alabilir. Bağışlama da, dünyamızda sevginin günahtan daha güçlü olduğunu gösteriyor. Dinşehitleri, dün olduğu kadar bugün de İsanın bu tanıklığına şahadet ediyorlar. Bağışlama, Tanrı çocukları ile Babalarının ve insanların kendi aralarındaki5 Barışmalarının6 temel şartıdır.
2845 Temelde Tanrısal olan bu bağışlamanın ne ölçüsü ne de sınırı vardır.7 Söz konusu olan hakaretler (Lk 11, 4e göre günahlar ya da Mt 6, 12ye göre suçlar) de olsa, sonuçta bizler hep borçlu olanız: Birbirinizi sevmekten başka hiç kimseye bir şey borçlu olmayın (Rom 13, 8). Kutsal Üçlü-Birlik ile birlik her türlü ilişkinin gerçek kriteridir.8 Duada, özellikle de Efkaristiyada yaşanır:9
Tanrı küsenlerin kurbanını kabul etmez, onları altardan önce kardeşleriyle barışmaları için geri gönderir: Tanrı yalnızca barış dualarıyla teskin olur. Tanrının gözünde en değerli kurban kendi aramızda ve bütün halk arasında Baba Oğul ve Kutsal Ruhta kardeşliğin, barışın hüküm sürmesidir.10
2846 Bu dilek bir öncekinin temeline iner, çünkü günahlarımız ayartılmayı kabul etmemizin sonuçlarıdır. Babamızdan ayartılmamıza izin vermemesini diliyoruz. Bu Yunanca terimi bir tek sözcükle tercüme etmek çok zordur: Girmemize izin verme.1 Ayartmaya düşürme. Tanrı kimseyi kötülükle denemez, Tanrı kimseyi ayartmaz (Yk 1, 13), tersine bizi bundan kurtarmak ister. Ondan bizi günaha götüren yola sapmamıza engel olmasını istiyoruz. Bizler Ruhla ten arasındaki savaş içinde bulunuyoruz. Bu dilek Ruhtan karar verme ve kuvvet ister.
2847 Kutsal Ruh içsel insanın2 gelişmesi için gerekli sıkıntılarla (Rom 5, 3-5) günaha ve ölüme götüren ayartmayı3 ayırt etmemizi sağlar. Ayartılma ile ayartmaya rıza göstermeyi de ayırt etmeliyiz. Sonuçta ayırt etme ayartmanın maskesini düşürür: Görünüşte nesnesi güzel, çekici ve enfes (Yar 3, 6) görülebilir, oysa gerçekte meyvesi ölümdür.
Tanrı iyiliği zorla benimsetmek istemez, özgür yaratıklar olmamızı ister ( ). Ayartmanın iyi yönü vardır. Ruhumuzun Tanrı dan aldığını Tanrının dışında kimse bilmez, bizler bile. Ancak ayartma bize bunu, kendimizi daha iyi tanımamız için, bu sayede de zavallılığımızı keşfetmemiz ve bize gösterdiği iyilikler için şükretmemiz için gösterir.4
2848 Ayartmaya düşmemek bir yürek kararı gerektirir: Hazineniz nerede ise yüreğiniz de orada olacaktır ( ). Hiç kimse iki efendiye birden kulluk edemez (Mt 6, 21. 24). Ruh hayatımızsa, Ruhun izinde yürüyelim (Gal 5, 25). Kutsal Ruha rıza göstermemiz için Baba bize güç verir. İnsan gücünü aşan denemelerle karşılaşmadınız. Tanrı güvenilirdir, gücünüzü aşan biçimde denenmenize izin vermez. Dayanabilmeniz için denemeyle birlikte çıkış yolunu da sağlayacaktır (1 Kor 10, 13).
2849 Ne var ki böylesi bir mücadele ve böylesi bir zafer ancak duayla mümkündür. İsa başlangıçta5 ve can çekişmesindeki nihai mücadelesinde Ayartıcıyı duasıyla yendi.6 Mesih Babasına yapılan bu dilekte bizi mücadelesine ve can çekişmesine katmak istiyor. Uyanıklık yüreğin bekçisidir ve İsa Babasından bizleri adıyla korumasını1 (Yu 17, 11) istiyor. Kutsal Ruh sürekli olarak bizi uyanık tutmaya çalışıyor.2 Yeryüzündeki mücadelemizin son ayartmasında bu dileğin ciddiyeti aşikâr olacaktır; sonuna kadar sebatı gerektirir. İşte hırsız gibi geliyorum. Uyanık kalana ne mutlu! (Ap 16, 15.)
2850 Babadan dilediğimiz son dilek de İsanın duasında geçiyor: Onları dünyadan uzaklaştırmanı değil, Kötü olandan korumanı istiyorum (Yu 17, 15). Bu hepimizi teker teker ilgilendirir, ancak hep tüm Kilise ile birlikte bütün insanlık ailesi için biz olarak dua ediyor. Rabbin duası bizi sürekli esenlik ekonomisi boyutlarına açmaya devam ediyor. Günah ve ölüm dramındaki bağımsızlığımız Mesihin Bedeninde azizler birliğinde3 dayanışmaya dönüştü.
2851 Bu dilekte Kötü bir soyutlamayı değil, bir kişiyi, Şeytanı, Kötüyü, Tanrıya ters düşen meleği belirtir. Şeytan (diabolos) Tanrının tasarısına ve Mesihte gerçekleşen esenlik işine karşı gelen kişidir.
2852 O başlangıçtan beri katil, yalancı ve yalanın babasıdır (Yu 8, 44), Şeytan dünyayı doğru yoldan saptırandır (Ap 12, 9), günah ve ölüm onun aracılığıyla dünyaya girdi ve onun kesin bir şekilde bozguna uğratılmasıyla yaratılış günahtan ve ölümden kurtulacaktır4. Tanrıdan doğmuş olanın günah işlemediğini biliriz. Tanrıdan doğmuş olan Mesih onu korur; Kötü olan da ona dokunamaz. Biliyoruz ki, biz Tanrıdanız, bütün dünya ise Kötü olanın denetimindedir (1 Yu 5, 18-19):
Sizi günahlarınızdan kurtaran ve suçlarınızı bağışlayan Rab, bir yandan da suç tohumları ekmeye alışmış düşman sizi aniden yakalamasın diye Şeytanın hilelerine karşı da korur. Tanrıya güvenen kişi Şeytandan çekinmez. Tanrı bizden yana ise, kim bize karşı durabilir?5 (Rom 8, 31).
2853 Bu dünyanın prensinin (Yu 14, 30) zaferi üzerinde, İsanın ölüme özgürce giderek bizim için Hayatını verdiği Saatte ilk ve son kez olmak üzere zafer kazanılmıştır. Bu, bu dünyanın yargılanması ve bu dünyanın prensinin dışarı atılmasıdır (Yu 12, 31; Ap 12, 11). Kadını kovalamaya başlar1, ama ona hiçbir şey yapamaz: Yeni Havva Kutsal Ruhun lütfuyla dolu olarak günahtan kurtulmuş ve ölümün getirdiği çürümüşlükten muaftır (Meryem Ananın günahsız doğumu ve Göğe kaldırılışı). Bunun üzerine kadına karşı öfkelenen Şeytan Kadının soyundan geriye kalanlarla savaşmaya gitti (Ap 12, 17). İşte bunun için Kutsal Ruh ve Kilise Gel Rab İsa (Ap 22, 17. 20) diye dua eder, çünkü onun gelişi bizi Kötü olandan kurtaracaktır.
2854 Kötüden kurtulmayı dilerken, aynı zamanda onun hazırlayıcısı ya da nedeni olduğu şimdiki, geçmiş ve gelecek bütün kötülüklerden kurtulmayı da dilemiş oluruz. Kilise bu yüce dilekle dünyanın bütün sıkıntılarını Babaya götürür. İnsanlığın üzerine çöken felaketlerden kurtulmayı ve Mesihin dönüşünü yılmadan bekleyerek değerli barış ve lütuf armağanlarını diler. Kilise bu şek
ilde dua ederek alçakgönüllülük ve iman içinde herkesin ve her şeyin vaktinden önce ölümün ve ölüler diyarının anahtarlarını elinde bulunduran (Ap 1, 18) Her şeyin Efendisi Var olan, Var olmuş olan ve Gelen2 (Ap 1, 8) Kişiyle birleşmesini sağlar:
Rab bizi her türlü kötülükten kurtar ve çağımıza barış getir; bağışlayıcılığınla, bizleri günahtan kurtar, bize vadettiğin mutluluğu ve Kurtarıcımız Mesih İsanın gelişini umutla beklediğimiz bu dünyadaki bütün denemelerde bizi güvenceye al.3
4. KONU
2855 Son doksoloji olan Çünkü egemenlik, yücelik ve güç sana aittir tümcesi Babaya sunulan ilk üç dileği yeniden ele alır: Adının yüceltilmesi, Egemenliğinin gelmesi ve kurtarıcı İsteğinin gücü. Ancak bu yeniden ele alma göksel litürjide4 olduğu gibi tapınma ve şükran biçimindedir. Bu dünyanın prensi bu krallık, güç ve yücelik ünvanlarını5 yalanla kendine mal etti; Rab olan Mesih esenlik gizi kesin olarak gerçekleştiğinde ve Tanrı herkeste her şey olduğunda Ona Egemenlik sunulana dek bunları Babasına ve bizim Babamıza geri verdi.6
2856 Dua sona erince Amin diyorsun. Tanrının bize öğrettiği duanın1 içerdikleri gerçekleşsin2 demek olan Aminle bunu teyit etmiş olursun.
2857 Babamız [duasındaki] ilk üç dilek Babanın Yüceliği ile ilgilidir: Adının kutsal kılınması, Egemenliğinin gelmesi ve Tanrısal isteğinin gerçekleşmesi. Diğer dört dilek ise ona isteklerimizi sunar: Bu dilekler hayatımızı idame ettirmek için ya da hayatımızı günahtan kurtarmak ve İyinin Kötüye galip gelmesi için yaptığımız mücadelemizle ilgilidir.
2858 Adın kutsal kılınsın diyerek Musaya, daha sonra İsaya açınlanan adının bizde ve bizim tarafımızdan aynı zamanda her insan ve her ulus tarafından kutsal kılınmasıyla Tanrının tasarısına girmiş oluruz.
2859 İkinci dilekle Kilise özellikle Mesihin dönüşünü ve Tanrı nın egemenliğinin nihai gelişini düşünmektedir. Kilise aynı zamanda günlük yaşamımızda Tanrının egemenliğinin gelişmesi için de dua eder.
2860 Üçüncü dilekte Babamızdan dünya üzerindeki esenlik tasarısını gerçekleştirmek amacıyla isteğimizi Oğlunun isteğiyle bir yapmasını dileriz.
2861 Dördüncü dilekte Bize ver diyerek kardeşlerimizle birlik içinde göklerdeki Babamıza duyduğumuz evlat güvenini ifade etmiş oluruz. Ekmeğimizi sözcüğü yaşamımızı idame ettirmek için gereken dünyevi yiyeceği ve aynı zamanda Tanrının Sözü ve Mesihin Bedeni olan Yaşam Ekmeğini belirtir. Bu ekmek, Tanrının Bu Gününde, gelmekte olan Egemenliğin ilk tadı şimdiden Efkaristiyada önceden sezilen Tanrının Egemenliğindeki Şölen gününde alınır.
2862 Beşinci dilek işlediğimiz günahlar için Tanrının merhametini diler, Mesihin örneğinde olduğu gibi ve Onun yardımıyla düşmanlarımızı bağışlamayı bilirsek bu merhamet yüreğimize girebilir.
2863 Ayartılmamıza izin verme dediğimizde Tanrıdan günaha götüren yola düşmemize engel olmasını dilemiş oluruz. Bu dilek Ruhun ayırt etme yeteneğini ve gücünü gerektirir; uyanıklık lütfunu ve sonuna kadar sebat etmeyi ister.
2864 Son dilekte Kötü olandan bizi kurtar diye kilise ile birlikte dua eden Hıristiyan Tanrıdan Mesih tarafından Tanrıya ve onun esenlik tasarısına karşı olan melek, bu dünyanın Prensi olan Şeytan üzerinde zaten kazanılmış zaferi ortaya koymasını diler.
2865 Son Amin sözcüğü ile de yedi dilekle ilgili kendi Fiatımızı; söylendiği gibi olsunu ifade etmiş oluruz.