BARNABA(Barnaba’ya Atfedilen Mektup)
(II. yüzyılın sonu)Son derece sertleşen ve İncil’in bazı bölümlerine yakın olan Yahudi karşıtı polemik “Barnaba’nın Mektubu”nun konusunu teşkil etmektedir. 1. yüzyıl sonlarına veya 2. yüzyıl başlarına ait, yazarı bilinmeyen bu metin, bir olasılıkla “iki yolun öğretisi “ni “Didake” ile paylaştığından Suriye kökenlidir. Ancak Pavlus’un yoldaşı Barnaba’ya ait sayılmamalıdır. Eski Ahit’in Hıristiyanca kullanımı (yorumu) üzerinde uzun bir vaaz olan bu mektupta yazar, Yahudileri, Eski Ahit’teki Mesih’in gelişine ait kehanetleri doğru şekilde anlamamakla ve bu yüzden Mesih İsa’nın öğretisini bir tüm olarak reddetmekle suçluyor. Barnaba’ya göre Eski Ahit’i okumanın (yorumlamanın) tek doğru şekli metnin, sadece tensel anlamı ile değil de tinsel anlamının idrak edilmesi gerekir. Bu da “alegorik” (mecazi) yorumun. yani sözcüklerin gizli ve sadece Ruh un inanç sahibine açıkladığı anlamını araştıran yorumun sayesinde olabilmektedir.
(Barnaba’ya Atfedilen Mektuptan, 1-2,5)
Olağan 18. PazarAdalet yolunda Rab yanımda oldu.
Oğullarım ve kızlarım, bizi sevmiş olan Rabbin adına, barış içinde selam size. Allah’ın size tanıdığı lütuflar yüce ve boldur. Aldıkları lütuflar ve tinsel armağanlar sayesinde ruhlarımızın ne denli güzel ve mutlu olduklarını bildiğimden çok neşeleniyorum. Oysa tanrısal kaynağın, Ruh’u nasıl bir cömertlikle üzerinize serpiştirdiğini gördüğümde ve içimde bir kurtuluş umudu doğduğunda mutluluğum bir kat daha artıyor. Gözlerime sunduğunuz görünüm gerçekten görkemliydi. Sizinle konuşurken Rabbin kutsal yolunda çok yararlandığıma inandığım için sizi, kendi yaşamımdan da fazla sevmeye itildiğimi hissediyorum. Çünkü sizde, Tanrısal yaşamın umudunda yüce bir inanç ve sevgi görüyorum.
Size karşı duyduğum sevgi yüzünden ve size yaptığım hizmetten yarar göreceğimi kesin olarak bildiğimden, aldıklarımı sizle paylaşmak istiyorum:
Rabbin açıkladığı üç yüce gerçek vardır: inancımızın başlangıcı ve sonu olan yaşam umudu; Tanrısal planın başlangıcı ve sonu olan kurtuluş; tüm kurtarıcı müdahalelerinin teminatı ve verilmiş sözü olan Tanrı’nın bizi mutlu etme arzusu.
Peygamberlerin aracılığı ile Rab geçmiş ve şimdiki olayları anlamamıza yardımcı oldu ve gelecek olayların ilk ürünlerini tadabilmek olanağı verdi. Her birinin, O’nun dediği şekilde gerçekleştiğini gördüğümüz için de Allah’tan kutsal korku yolunda gitgide ilerlemeliyiz. Şimdiden iyiliğinize yararlı olacak bazı şeyleri kendimce belirtmek istiyorum. Oysa size bir öğretmen gibi değil de bir kardeş gibi sesleniyorum.
Zamanlar kötüdür. Şeytan, şeytanlıkları ile ortalığı kasıp kavuruyor. Bu yüzden kendimize dikkat edelim ve Rabbin isteklerini dikkatle izleyelim. İnancımızın destekleri hikmet ve sabır olmalıdır, mücadeledeki müttefiklerimiz ise anlayış ve günahtan uzak kalmamız olmalıdır. Bu erdemleri uygularsak ve Rabbe karşı gerektiği gibi davranırsak bilgelik, us, bilim ve bilgiye sahip olacağız. Allah’ın bizden istedikleri bunlardır. Nitekim Peygamberlerin aracılığı ile Rab bize kurbanlara ve sunulara ihtiyacı olmadığını öğretmiştir. Sayısız kurbanlarınızdan bana ne, diyor. Kurban edilen koyunlara, yağlı ineklere doydum; boğaların, kuzuların ve keçilerin kanından hoşlanmıyorum. Görünmek için hiç karşıma çıkmayın. Nitekim, ellerinizden böyle şeyleri isteyen kim? Artık mabedin avlularını ayaklarınızla çiğnemeyin. Bana artık boş takdime sunmayın; buhur bana mekruhtur. Ay başı ve Sebt’lerinize dayanamıyorum (bk. İşaya 1:11-13).
(Barnaba’ya Atfedilen Mektuptan, 2,6-3)
Olağan 18. PazartesiBir araya geldiğinizde, herkese yararlı olanı birlikte arayın.
Allah, eski kurbanları iptal etmiştir, öyle ki Rabbimiz İsa Mesih’in, zorlamaların boyunduruğundan özgür yeni yasası, insanların yapıtı olmayan bir sunuşa sahip olabilsin. Nitekim şöyle diyor: Atalarınız Mısır’dan çıktıklarında bana kurban yakmalarını ve kesmelerini onlardan istedim mi? Aksine ben şu emri verdim: hiç biriniz yüreğinde başkası için nefret duymasın ve yalan yeminleri sevmeyin (bk. Yeremya 7,22-23).
Şayet akılsız değilsek, Pederimizin iyi duygularını anlamalıyız. 0, bizimle konuşuyor. Çünkü eski İbranilerin yaptıkları gibi, Ona yaklaşmaya çalıştığımızda yanlış yapmayalım. Bu yüzden bize şöyle diyor: Allah’ı hoşnut eden kurban kırgın bir ruhtur. Allah’ı hoşnut eden koku, onu yaratanı yücelten ruhtur (bk. Mezm. 50, 19).
Bunun içindir ki, kardeşlerim, bizi baştan çıkartmak ve bir değer olan yaşamı elimizden kapmak için Şeytan’ın içimize girmemesi için kurtuluşumuza büyük bir dikkat göstermeliyiz. Rab bu sözleri de söylemiştir: “Bugün öyle oruç tutmuyorsunuz ki, yüksek yerde sesinizi işittiresiniz. Benim seçtiğim oruç, insanın canını alçaltacağı gün, böyle mi olur?” (İşaya 58, 4-5) Allah iradesini açık olarak gösteriyor ve diyor ki: Arzuladığım oruç budur: haksızlık zincirini çöz, zorla elde edilen antlaşmaların bağlarını kır, ezilenleri özgürlüğe kavuştur ve tüm borçlarını sil, haksız olan her hükümlülüğü iptal et. Ekmeğini aç olanlarla paylaş ve çıplak olan birini gördüğünde onu giydir ve evsiz olanları evinde barındır (bk. İşaya 58,6-10).
O halde gösterişten kaçınalım ve her kötülükten, her kötü davranıştan nefret edelim. İçinize kapanıp, haklıymışsınız gibi yalnız kalmayın; aksine bir araya gelip, herkese yararlı olanı arayın. Nitekim Kutsal Kitap: “Kendi gözlerinde hikmetli olanların ve kendilerini dirayetli görenlerin vay başına” (İşaya 5,21) der.
Tinsel olalım, Allah’a adanmış tapınak olalım. Yapabildiğimiz kadarıyla Allah korkusu konusunda düşünelim ve yasasında neşe bulabilmek için emirlerini uygulamaya zorlanalım. Rab hiç kimseyi tercih etmeden dünyayı yargılayacaktır (bk. 1. Pet. 1, 17). Herkes yaptıklarının karşılığını alacaktır: iyi olduysa, adaleti önünde yürüyecektir; kötü olduysa, kötülüğünün ödülünü karşısında bulacaktır. Çağrıldığımızda hareketsiz kalırsak, günahlarımızın içinde uyursak, kötülüklerin prensi bize hükmeder ve bizi Allah’ın krallığından koparır. Böyle şeyler hiç olmasın!
Kardeşlerim, bunu anlayacaksınız: seçilmiş halk için yapılan bunca mucizelerden, yaratılan olaylardan sonra terkedildiklerine göre biz de dikkat edelim ki: “Çağrılanlar çok, ama seçilenler azdır” (Mt. 22, 14) deyimi bize de uygulanmasın.
(Barnaba’ya Atfedilen Mektııptan, 5,1-8; 6,11-16)
Olağan 18. SalıYüreğimizin konutu Rab için kutsal bir tapınaktır.
Günahlarımızın affedilmesi ve kanı ile arınmak suretiyle kutsallaşabilmemiz için Rab, bedenini ölüme teslim etmeyi kabul etti.
Nitekim O’nun için şunlar yazıldı: Günahlarımızdan ötürü yaralandı; fesatlarımızdan ötürü zedelendi; yaraları ile biz sağlığa kavuştuk; kuzu gibi boğazlanmaya götürüldü; kırkıcılar önünde dilsiz kuzu gibi durdu (bk. İşaya 53, 5-7). Bu sözler hem İbrani halkını, hem de bizi ilgilendirir. Geçmişte olanları bize gösterdiği, güncel olanları bize açıkladığı ve gelecek olayların bilgisini bizden esirgemediği için Rabbe şükretmeliyiz.
Kardeşlerim, Rab yaşamımız uğruna ölümü tanımak istedi. 0 ki tüm dünyanın sahibidir. 0 ki dünya yaratıldığında Allah tarafından “Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım” (Tekvin 1, 26) denildi. Nasıl olur da insan eli ile öldürüldü? Bunun yanıtını, O’ndan söz etmek amacı ile karizmaları ile aydınlatılan Peygamberler veriyorlar.
0, bedende görünmeliydi ve böylece ölümü yok edip, ölülerin yeniden canlanmasını göstermeliydi. Babalar’a verilen sözleri yerine getirmek için azap çekmeyi kabul etmeliydi. Kendine yeni bir halk hazırlayacaktı ve dünyadaki yaşamında, son yeniden canlandırmasından sonra, herkesin yargıcı olacağını gösterecekti.
Günahların affı aracılığı ile Rab bizleri, çocuklar kadar saf ve yeni yaratıklar haline getirdi. Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım ve denizin balıklarına ve göklerin kuşlarına hakim olsun (Tekvin 1, 26) dediğinde bize özel bir saygınlık verdi. Kendi yapıtı olan ikinci yaradılışla ilgili bunları da söyledi: İşte ben son şeyleri ilk şeyler gibi yapıyorum. Bu yeni yaratık konumundan Kutsal Kitap yazarı da söz eder ve şöyle der: Süt ve balın aktığı topraklara girin ve sahiplenin (bk. Çıkış 33, 3).
İşte o halde biz ikinci bir kez şekillendirildik. Bunu Peygamber doğruluyor: Şimdi diyor Rab, bedenlerinden taş yüreklerini söküp, etten yürekler koyacağım (bk. Hezekiel 11:19). 0 zamandan beri yüreğimiz kutsal bir tapınak ve Rabbin konutu oldu.
Başka bir yerde Söz kendine soruyor: “Rabbim Allah’ı yüceltmek için karşısına nerede çıkacağım?” Ve yanıt veriyor: “Senin adını kardeşlerime duyuracağım, kutsal topluluğun ortasında seni öveceğim” (bk. Mezm. 21,23). Gördüğünüz gibi sözü verilen topraklar bizimdir!(Barnaba’ya Atfedilen Mektuptan. 19, 1-35-7.8-12)
Olağan 18. Çarşamba
Ölüm yolunda ilerleyenlere katılma.
Işığın bir yolu vardır. 0 yoldan ilerleyip sonuna varmak isteyen varsa, bunu faal şekilde çalışarak yapsın.
Bu yolu bulabilmek ve bu yoldan gitmek için gerekli açıklamalar bunlardır. Seni yaratanı sevecek, seni şekillendirenden korkacaksın. Seni ölümden kurtaranı yücelteceksin. Alçakgönüllü ve zengin ruhlu olacaksın. Ölüm yolunda ilerleyenlere katılmayacaksın. Allah’ın hoşuna gitmeyen her şeyden nefret edeceksin. Her çeşit ikiyüzlülüğü hor göreceksin. Rabbin emirlerinden ayrılmayacaksın.
Kendini övmeyeceksin, her konuda alçakgönüllü olacaksın. Kendini yüceltmeyeceksin. Başka birine karşı işler çevirmeyeceksin. Yüreğinde kibir duyguları taşımayacaksın. Karşındakini kendi yaşamından da öte seveceksin. Çocuk düşürmeyeceksin ve doğan ÇOCUĞU öldürmeyeceksin.
Oğluna ve kızına ilgisiz kalmayacaksın. Dünyaya gelişlerinden başlayıp, onlara Allah’tan korkmalarını öğreteceksin. Başkasının malına göz dikmeyecek, cimri olmayacaksın. Kendini beğenmişlere katılmayacak. alçakgönüllü ve dürüst olanlarla görüşeceksin.
Başına ne gelirse iyi sayacaksın. Çünkü Allah’ın istemediği şeyin olamayacağını biliyorsun. Düşüncelerinde değişken, konuşmalarında iki yüzlü olmayacaksın. Nitekim çift yönlü dil, bir ölüm kemendidir.
Elindeki her şeyi karşındaki ile paylaşacak, hiç bir şeye “benimdir” demeyeceksin. Çünkü bozulmayan değerleri paylaştığınıza göre, bozulabilenleri bir kat daha paylaşmalısınız. Konuşurken acele etmeyeceksin; nitekim dil bir ölüm kemendidir.
İffetli kalabilmen için tüm gücünü kullan. Ruhunun iyiliği bunu gerektiriyor. Elini almak için uzatma ve vermemek için geri çekme. Sana Rabbin sözünü söyleyecek olan her kimseyi gözbebeğin gibi seveceksin.
Gece ve gündüz aklına kıyamet gününü getireceksin ve ister sözlerinle bir ruhu nasıl kurtarabileceğini düşündüğünde, ister konuştuğunda, ister öğüt verdiğinde veya günahlarının cezasını çekmek için ellerinle çalıştığında her gün azizlerin beraberliğini arayacaksın. Vermek için duraksamayacaksın, ne de armağanını hakaret edercesine vereceksin. Doğru payı kimin verdiğini biliyorsun. Sana teslim edileni olduğu gibi koruyacaksın, hiç bir şekilde azaltmadan veya ellemeden.
Kötülükten daima nefret edeceksin. Adil şekilde yargılayacaksın. Çatışmalara neden olmayacaksın aksine çatışmaların uyuşmalarını sağlayarak barışı yeniden kuracaksın. Günahlarını açıklayacaksın. Kötü bir vicdanla dua etmeye kalkma. İşte ışık yolu bunlardan oluşuyor.