Aziz İreneus, Aziz Clemens’in Papalık makamında, Linus ve Kletus’tan sonra, Havarilerin üçüncü halefi olduğunu söylemektedir. Aziz İreneus şöyle der: “0, mutlu Havarileri görmüş ve onların yanında olmuştu. Onların vaazları henüz kulaklarında onların gelenekleri gözlerinin önünde duruyordu.” Eusebius bu Papa Clemens ile Pavlus’un Filipililere mektıibunda (4, 3) adı geçen Clemens’in aynı kişi olduğunu söylemektedir. Gerçekte O’nun hayatı ve yaptıkları hakkında az şey biliyoruz. Papa 1. Clemens hakkında bildiğimizi özellikle, Korint’teki Hıristiyanlara göndermiş olduğu bir mektuptur.. Bu mektup Aziz Petrus’un Roma’da ölmüş olduğunu, Aziz Pavlus’un İspanya’ya bir yolculuk yaptığını ve Neron zamanında Hıristiyanlara işkenceler yapıldığını doğrulamaktadır.
(Klemens (Romalı),Korintlilere Mektup, 5,1-7,4)
30 Haziran, Roma Kilise’sinin ilk Şehitleri BayramıBu mektupla ilgili olarak Aziz İreneus, bir yüzyıl sonra şunları diyecektir İşte, güçlü bir söz Kilise’de barışı yeniden kurdu. Bu yüzdendir ki, haklı olarak “Roma Kilise’si üstünlüğünün belirlemesi” sayıldı.
Antik çağların örneklerini bir yana bırakıp bize daha çok yakın olan atletlere gelelim. Kendi kuşağımızın kahramanlık örneklerini gözümüzün önüne getirelim. En yüce ve aziz sütünlar olanlar baskıların acısını çektiler ve ölünceye dek mücadele ettiler. Nedeni ise nefretten ve kötülükten kaynaklanan baskı oldu.
Cesur Havarileri gözden geçirelim: Petrus, kötü hoşgörüsüzlükten dolayı bir ya da iki değil de çok acılar çekti ve böylece şehitliğin kanıtlarını verdiğinden ait olduğu yücelik makamına erişti.
Ondan sonra acılarının ödülünü Pavlus gördü: Düşmanlarının acımasız sofuluğunun bir kurbanı olarak. Yedi kez zincire vuruldu, sürgün edildi, taşlandı, Doğuda ve Batıda sözün habercisi oldu ve inancı ile ünlendi. Tüm dünyaya adaleti öğrettikten ve Batının hudutlarına kadar vardıktan sonra yöneticilerin önünde tanıklığını verdi. Böylece bu dünyadan ayrılıp azizlerin makamına ulaştı: Sınavlarda yüce bir cesaret örneği olarak.
Azizlik içinde yaşamış olan bu insanlara, başkalarının nefreti yüzünden birçok hakaretler ve acılar çektikten sonra, bizlere şahane bir örnek olan seçilmişlerin büyük kalabalığı eklenmektedir. Nefret yüzünden birçok kadın da, Danaidis ve Dircis gibi baskının acısını çektiler. Korkunç ve acımasız hakaretlere uğradılar ve böylece inancın hedefine ulaştılar. Bedenleri güçsüz olmasına karşın saygın şekilde ödüllendirildiler. Kıskançlık kadınların ruhlarını kocalarından uzaklaştırdı ve Adem babamızın sözünü bozdu: bu benim kemiklerimden kemik ve etimden ettir (bk.Tekvin 2, 23). Kıskançlık ve uyumsuzluk büyük kentleri yıktılar ve birçok kalabalık milleti köklerinden altüst ettiler.
Sevgili kardeşlerim, bu şeyleri size salt görevinizi anımsatmak için değil de kendi aklımıza getirmek için yazıyoruz. Çünkü aynı sahada bulunuyoruz ve bizi aynı mücadele bekliyor. Bunun için boş ve gereksiz endişeleri bırakıp geleneğimizin şanlı ve saygı değer kuralına dönelim ve Yaratıcımızın gözünde neyin güzel, hoş ve çekici olduğunu görmeye çalışalım.
(Klemens [Roma’Iı], Korintlilere Mektup)
Paskalya Hazırlık, Kül Çarşambası
Alçakgönüllü, barışsever ve sözlerimden korkandan başka kime bakarım ben?
Pederi Tanrı’nın karşısında ne denli değerli olduğunu anlayabilmemiz için Mesih’in kanından gözlerimizi ayırmayalım: Kurtuluşumuz için akıtıldı ve tüm dünyaya tövbe lütfunu getirdi.
Dünyanın tüm çağlarını gözden geçirelim, göreceğiz ki her kuşakta Rab, kendisine dönmeye hazır olan herkese, pişmanlık duyması için bir şekil ve zaman tanımıştır. Nuh pişmanlığın habercisi oldu ve ona kulak verenler kurtuldu. Yunus, Nineveli’lere felaketi bildirdi ve onlar günahlarından pişman olup, duaları ile Tanrı’yı yumuşatıp kurtuluşu elde ettiler. Oysa ki Tanrı’nın halkından değillerdi.
Kutsal Ruh’tan esinlenip pişmanlığı öğütleyen din görevlileri hiç bir zaman eksik olmadılar. Her şeyin Rabbi bile pişmanlıktan sözetti ve kendini yeminle bağladı: Yaşamım üzerine yemin ederim ki - Rabbin kehaneti - günahkarın ölümünden değil de pişmanlığınddan zevk alıyorum. İyilikle dolu başka sözler de ekledi: Ey İsrail soyu, günahlarından uzaklaş. Halkımın çocuklarına şunları söyle: Günahlarınız yeryüzünden göklere varırlarsa bile, kızıldan daha kızıl ve kıllı kuşaktan daha kara olsalar bile yeter ki tüm yüreğinizle bana dönüp “Peder” deyin ve ben sizlere kutsal bir halk gibi davranacak, dualarınızı yerine getireceğim.
Sevdiklerinin, kendisine dönme nimetlerini tatmasını istediği için, sözlerini çok yüce iradesi ile mühürledi. Bu yüzden harika ve şanlı iradesine itaat edelim. Rabbin önünde diz çökelim, merhametli ve iyiliksever olması için O’na yalvaralım. İçtenlikle sevgisine dönelim. Ölüm nedeni olan her kötülüğü, her çeşit anlaşmazlık ve kıskançlığı inkar edelim. Ey kardeşler, alçakgönüllü olalım. Her saçma övünüşü, kendini beğenmişliği, çılgın gururu ve öfkeyi uzaklaştıralım. Yazılı, olanı uygulayalım. Kutsal Ruh, şöyle diyor: Bilge olan bilgeliğinden, güçlü olan gücünden ve zengin zenginliğinden övünmesin, yücelmek isteyen Rabde övünsün, onu arasın, doğruluğu ve adaleti uygulasın (bk. Yeremya 9, 23-24; 1. Kor. 1,31 v.b.).
Özellikle Rab İsa’nın, uyumu ve sabırı öğütlediğinde, sözlerini anımsayalım: Merhamete uğramak için merhametli olun; affedin ki siz de affolasınız; başkalarına nasıl davranırsanız size aynı şekilde davranacaklar; verin, karşılığını alırsınız; yargılamayın ki sizi yargılamasınlar; iyiliksever olun ki iyilikseverliği deneyesiniz; başkalarına uyguladığınız ölçü ile siz de ölçüleceksiniz (bk. Mt. 5, 7; 6, 14; 7, 1; 2, 12 v.b).
Bu yolda sağlam olalım ve bu emirlere katılalım. Alçakgönüllülükle kutsal sözlerin itaatinde daima yürüyelim. Kutsal bir Dünyanın tüm çağlarını gözden geçirelim, göreceğiz ki her kuşakta Rab, kendisine dönmeye hazır olan herkese, pişmanlık duyması için bir şekil ve zaman tanımıştır.
Kutsal bir metin şöyle söylüyor: Alçakgönüllü ve barışsever ve sözlerimden korkandan başka kime bakarım ben? (bk. İşaya 66,2).
Bunun içindir ki yüce ve ünlü olaylar yaşadıktan sonra başından beri bizim için hazırlamış olan, barış hedefine doğru koşalım. Bakışımızı Baba’nın ve tüm dünya Yaratıcısı’nın üzerine sabitleştirelim ve harika armağanlarını, benzersiz nimetlerini candan arzulayalım.
(Klemens [Roma’lı], Korintlilere Mektup, 19-20)
Olağan 30. PazarYaratılış, her şeyin düzen ve uyum içinde hareket etmesini hazırlayan Tanrı’nın bilgili bir emelini açıklamaktadır: Mesih bu harika evrensel ahengin zirvesidir.
Bakışımızı tüm dünyanın babası ve yaratıcısı üzerine sabitleştirelim ve harika, benzeri olmayan barış armağanları ve yararları ile özdeşleşelim. Aklımızda onları gözleyelim ve ruhumuzun gözleri ile bu denli özverili sevgisini inceleyelim. Her yaratığına karşı nasıl anlayışlı davrandığını düşünelim.
Yönetimi altında hareket eden gökyüzü barış içinde ona boyun eğmektedir; gündüz ve gece birbirleriyle çatışmadan onun çizdiği yoldan ilerliyorlar; güneş, ışık ve yıldızların korosu düzeni ile saptanan yörüngeleri izliyorlar: Yollarından sapmadan ve güzel bir ahenk içinde. İsteğine uygun olarak verimli olan dünya; insanlar, hayvanlar ve üzerinde yaşayan tüm canlılar için vaktinde bol gıda üretir, saptadıkları ile ilişkili olarak hiçbir uyumsuzluk ve değişiklik göstermeksizin. Aynı düzenlemeler içine girilmemiş dipleri ve yeryüzünün derinliklerini ayarlıyorlar. Emirleri ile kocaman ve hudutsuz deniz, limanlarında toplandı, ona konulan hudutları aşmadan ve Tanrı’nın emrettiği gibi hareket ederek. Çünkü şöyle dedi: “Buraya kadar geleceksin ve öte geçmeyeceksin, mağrur dalgaların burada duracak” (Eyüb 38, 11). İnsanlar ve ötesinde bulunan dünyalar için aşılmaz olan okyanuslar Rabbin aynı düzenlemelerine uymaktalar.
İlkbahar, yaz, sonbahar, kış mevsimleri usulüne uygun olarak birbirlerini izlerler. Rüzgar kütleleri gecikmeden ve tayin edilen zamanda görevlerini yaparlar. Zevkimiz ve sağlığımız için yaratılan daimi kaynaklar da insanların yaşamlarını desteklemek için hiç durmaksızın sularını sunarlar. En ufak hayvanlar bile barış ve uyum içinde birbirlerine sarılırlar. Yüce Yaratıcı ve her şeyin Rabbi tüm bunların barış ve uyum içinde yapılmasını emrettı, herkese karşı her zaman cömertçe bağışta bulundu, Rabbimiz İsa Mesih’in aracılığı ile merhametine sığınan bizlere özellikle daha cömert davrandı. Yüzyıllar boyunca şan ve şeref O’nun olsun. Amin.
(Klemens [Roma’lı], Korintlilere Mektup, 21-22)
Olağan 30. PazartesiMesih’e layık şekilde yaşamalıyız; aksi takdirde nimetleri daha büyük bir suçlamaya neden olacaklar.
Sevgili kardeşlerim, dikkatli olun ki Tanrı’nın bu denli büyük ve kalabalık nimetlerini, O’na layık şekilde yaşamazsak, yani birlik içinde O’nun için güzel ve kabul edilir olanı yapmazsak, bizler için bir suçlamaya dönüşmesinler. Çünkü bir yerinde şöyle der: “Adamın canı Rabbin çırağıdır, insanın bütün derin yerlerini araştırır” (Meseller 20,27).
Bizlere ne kadar yakın olduğunu, düşüncelerimizden ve niyetlerimizden hiç bir şeyin O’nun için gizli olmadığını düşünelim. Bunun için hiç bir zaman isteklerine karşı gitmeyelim. Tanrı’ya hakaret etmektense akılsız, kendini beğenmiş ve kibirli, tek zenginlikleri yalancı sözler olan insanlarla çatışmaktan hiç kaçınmayalım.
Kanı bizim için dökülen Rab İsa Mesih’e tapalım, bizi yönetenlere saygı gösterelim, yaşlıları onurlandıralım ve gençleri Tanrı korkusu biliminde eğitelim, gelinlerimizi doğru yola yönlendirelim. Ahlaksal yaşamlarında sevimli görünsünler, tatlılığa yönelik eğilimlerini kanıtlasınlar, susarak dillerine sahip olduklarını belirtsinler, kimseyi tercih etmeden Tanrı’nın adına aziz şekilde hizmet edenlere benzer bir sevgi sunsunlar.
Çocuklarımız Mesih’in öğretilerinin değerini bilsinler; Tanrı'nın huzurunda alçakgönüllülüğün ne denli güçlü olduğunu, arı bir sevginin nelere değer olduğunu, korkusunun nasıl iyi ve yüce olduğunu öğrensinler. Ruhun anlığı içinde bu korkuyu azizlikle uygulayan herkesi kurtarır. Çünkü Tanrı, aklımızın niyet ve düşüncelerini inceler. Soluğu bizdedir ve istediği zaman bizden çekecektir.
Tüm bunlar Mesih’e inancımızla tasdik edilmiştir. Kutsal Ruh’un aracılığı ile bizi bu şekilde yüreklendiriyor: “Gelin, ey çocuklar, beni dinleyin; Rab korkusunu size öğreteyim. Kimdir o adam ki, hayattan hoşlanır, iyilik görmek için uzun günler sever? Dilini şerden, dudaklarını da hile söylemekten tut. Şerden sakın ve iyilik et; selameti ara ve onun ardınca koş” (Mezm. 33, 12-15).
Herkese karşı acı duyan, herkese nimetler dağıtan ve O’ndan korkanlara özel bir sevgi besleyen bir Baba’dır. Saf bir yürekle O’na yaklaşanlara tatlılık ve sevgi ile lütuflarını dağıtıyor. Bu yüzden yüreğimizde ayrılık olmasın ve ruhumuz benzeri olmayan ve şahane bağışları yüzünden kibirlenmesin.
(Klemens [Romalı], Korintlilere Mektup, 24; 27; 29)
Olağan 30. SalıGökler, Allah’ın şanını anlatıyor, gök kubbe onun ellerinin eserini duyuruyor.
Ey sevgili kardeşlerim, İsa Mesih’i ölülerin arasından dirilterek bize bir ilk örnek veren Rabbin dirilişin sürekli örneklerini nasıl bize verdiğine dikkat edin.
Zaman yasasında oluşan dirilişe dikkat edelim. Gündüz ve gece bize dirilişi gösteriyorlar. Gece uykuya dalar, gündüz dirilir. Gece gider, gündüz gelir.
Örnek olarak meyveleri alalım. Tohum nedir, nasıl ürer? Tohum ekicisi çıktı ve toprağa tohumların her birini serpti. Yere düşen bu kuru ve çıplak tohumlar çürürler. Ondan sonra yüce ve tedbirli Tanrı çürümenin içinden onları diriltir, tek bir tohumdan birçoğunu elde eder ve meyve verecek duruma getirir.
Ruhlarımız, verdiği söze sadık ve yargılarında adil olan O’na bu umutla bağlı kalsınlar. Yalan söylemeyi yasaklayan yalan söyleyecek değildir. Çünkü yalan hariç hiç bir şey Tanrı için olanaksız değildir. 0 halde O’na olan inancımızı canlandıralım ve her şeyin O’na nasıl bağlı olduklarına dikkat edelim.
Yüceliğinin tek bir sözü ile her şeyi kurdu ve tek bir sözü ile her şeyi yokedebilir. Kim O’na: Ne yaptın? diye sorabilir. Ya da gücüne kim karşı gelebilir? (bk. Bilgelik 12, 12). Yapıtlarının tümünü istediği zaman istediği gibi yapacaktır ve kurduğu şeylerden hiçbiri yıkılmayacaktır. Her şey önünde duruyor ve hiç bir şey iradesinden kaçmıyor. “Gökler, Tanrı’nın şanını anlatıyor, gökkubbe O’nun ellerinin eserini duyuruyor. Gün güne ondan söz eder ve gece geceye onu tanıtır. Burada konuşma yok, sözler yoktur, sesleri işitilmez” (bk. Mezm. 18, 1-37).
Mademki gözlerine ve kulaklarına her şey açıktır, gelecekteki yargılamada merhametinin desteğini hak edebilmek için, her tür bulanık hayalleri itelim ve kötülük yollarından sakınalım. Güçlü elinden nerede kaçabiliriz ki? O’ndan kaçanı başka hangi dünya kabul eder? Nitekim Kutsal Kitap şöyle diyor: Nereye gideceğim ve senden nerede gizleneceğim? Gökyüzüne çıkarsam, oradasın; yeryüzünün ucuna gitsem sağ elin beni kavrar; derinliklere insem Ruh’un oradadır (bk. Mezm. 138,7-11).
Her şeyi kucaklayandan nerede gizlenilir, nereye kaçılır?
O halde O’na aziz bir ruhla yaklaşalım, arı ve lekesiz ellerimizi O’na doğru kaldıralım, bizleri mirasçıları yapan iyi ve merhametli Pederimizi sevelim.
(Klemens [Roma’lı], Korintlilere Mektup Üstüne, 30,3-4; 34,2-35,5)
Olağan 30. ÇarşambaGörkem ümidiyle mücadele etmek.
Daima uyum içinde, alçakgönüllü ve iffetli olarak her türlü suçlamalardan ve kötü sözlerden uzak kalarak, kendimizi sözlerimizle değil, fiillerimizle doğru olarak göstermek suretiyle yaşayalım. Gerçekten şöyle söylenmiştir: Çok konuşan kimseye, dinleme sırası da gelecektir. Güzel konuşan kimse kendisinin doğru oldugunu mu sanıyor?
Her zaman iyilik yapmak için çabalamalıyız. Çünkü bize her şey Allah’tan gelmektedir. 0 bizi bu konuda uyarıyor: İşte Rab ve ücret, herkese yaptığı işlere göre vermek için onun yanındadır. 0 halde bütün kalbimizle O’na inanmamız, iyi eserimiz karşısında tembel ve uyuşuk kalmamamız için bizi teşvik etmektedir. Gururumuzu ve güvencemizi O’nda arayalım ve O’nun iradesine boyun eğelim; meleklerinden oluşan büyük kalabalığı ve O’nun iradesini gerçekleştirmek için bunların O’nun önünde nasıl durduklarını düşünelim. Gerçekten kutsal yazı şöyle diyor: Onbinlerce onbinler O’nun yanında duruyorlardı ve binlerce bin O’nun hizmetindeydi ve şöyle bağırıyorlardı: Kutsal, kutsal, kutsal Rab Sabaoth; bütün yaratılış O’nun görkemiyle doludur.
O halde biz de O’nun büyük ve görkemli vaatlerine iştirak etmiş olmak için tek bir kalple, vicdanların deruni anlaşması içinde bir araya gelmiş olarak, tek bir ağızdan ısrarla O’na doğru seslenelim. Çünkü şöyle söylenmiştir: Göz görmedi, kulak işitmedi, O’nu bekleyenler için O’nun bütün hazırladıklarını insanın yüreği hayal dahi edemez.
Sevgililerim, Allah’ın armağanları ne kadar mutluluk ve hayranlık vericidirler. Ölümsüzlük içinde yaşam, adalet içinde ihtişam, konuşma özgürlüğü içinde hakikat, güven içinde iman, kutsallaştırmada kendine hakim olma ve bütün bunlar bizim zekamızın ulaşabileceği bir yere konulmuştur! 0 halde “O’nu bekleyenler için hazırlanmış” nimetler nelerdir? Bunların sayısını ve güzelliğini Yaratan ve asırların Pederi, Çok-kutsal olan bilmektedir.
O halde, O’nun vaadetmiş olduğu armağanları kazanabilmek amacı ıle “bekleyenler”in arasına konulmak için mücadele edelim. Fakat bu nasıl olacaktır, benim sevgililerim? Eğer düşüncemiz imanla Allah’a bağlanırsa, eğer O’nu hoşnut edeni ve O’nun onayladığını ararsak, eğer O’nun kusursuz iradesine yakışanı yerine getirirsek ve eğer her türlü adaletsizliği kendimizden uzağa atarak gerçeğin yolunu izlersek, olacaktır.
(Klemens [Roma’lı], Korintlilere Mektup, 31-33)
Olağan 1. Cumartesiİyi çalışmalarınızı görsünler ve Babanızı yüceltsinler.
Tanrı’nın insanlara takdisinin gizini dikkatlice ve derince düşünelim ve ona varan yolların hangileri olduğunu görelim. Başından beri olayları tekrarlayalım.
Hangi nedenle aziz atamız İbrahim takdis edildi? İnanç yoluyla adaleti ve doğruluğu uyguladığı için değil mi? Geleceği bildiği için İshak, güven içinde ve rızası ile kurban yolunu tuttu. Yakup, kardeşi yüzünden alçakgönüllülük ile toprağını terk etti ve Laban’a gidip ona hizmet etti ve İsrail’in oniki asası ona verildi.
Şimdi biri kalkıp de içtentikli bir vicdanla Tanrı’nın bağışladığı armağanları gözden geçirirse bunların görkemini kabul edecektir. Çünkü Tanrı’nın sunağında hizmet gören tüm kahinler ve Levililer Yakup’tan kaynaklandılar, bedene göre Rab İsa ondan gelmektedir, Yahuda kavmının kralları, prensleri ve kumandanları da öyle. Diğer kavimlerin şanı daha az değildir, çünkü Rab bu şekilde söz veriyor: “Soyun gökteki yıldızlar kadar kalabalık olacaktır” (Tekvin 15,5; 22,17; 26,4).
Demek ki tüm bunlar kendilerinden ya da yaptıklarından ya da uyguladıkları adaletten değil de Tanrı’nın isteği ile şan ve yücelik kazandılar. Bunun içindir ki bizler de, isteği ile Mesih İsa’da çağrılı olarak, yeteneğimiz, bilgimiz, aklımız veya dindarlığımız ya da aziz niyetlerle yapmış olduğumuz herhangi başka bir yapıtla değil de, başından beri Tanrı’nın herkesi haklı çıkarttığı inançla haklı çıkartıldık. Yüzyıllar boyunca şan O’nun olsun. Amin.
O zaman ne yapacağız, ey kardeşler? İyilikseverliğimize bir son verip sevgiden vazgeçecek miyiz? Bu tür bir felakete Rab hiçbir zaman izin vermesin ve bizler her tür iyiliği yapmak için acele edelim. Aksine, sevincimizin kaynağı aziz çalışmalarımız olsun. Bunda her yaptığı ile sevinç duyan, her şeyin Yaratacısını ve Rabbini izleyelim.
Yüce gücü ile gökyüzünü sağlamlaştırdı ve anlaşılmaz bilgeliği ile toprağı düzenledi etrafını kuşatan sulardan ayırdı ve iradesinin emin temelinde sağlamlaştırdı. Bir emri ile yeryüzünde hareket eden hayvanları yaşama çağırdı; aynı şekilde ilk olarak öngördüğü denizde gücü ile orada yaşayan hayvanları kapattı.
Her şeyin üstünde aziz ve çok arı elleri ile imgesinin bir ifadesi olarak üstün ve yüce bir varlık olan insana şekil verdi. Gerçekten Tanrı şöyle dedi: Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım. Ve Tanrı insanı yarattı, erkek ve kadın olarak yarattı (bk. Tekvin 1, 26-27).
Yaradılışı tamamladıktan sonra onu güzel buldu, takdis etti ve canlılara emretti: “Üretken olun ve çoğalın” (Tekvin 1,28).
Unutmayalım ki tüm doğru olanlar kendilerini iyi uğraşılarla süslediler ve Rabbin kendisi de süslendi ve bundan sevinç duydu. Böyle bir örneğin karşısında hemen isteğine uyalım ve tüm gücümüzle adaletin yapıtlarını gerçekleştirelim.
(Klemens [Romalı], Korintlilere Mektup)
23 Kasım, Aziz Klemens Bayramı
Alçakgönüllü olalım, kardeşlerim; kibirlilik veya kendini beğenmişlik duygularından vazgeçelim; saçma öfkeden uzak kalalım ve Kutsal Kitap’ta Kutsal Ruh’un söylediklerini uygulayalım: Hikmetli adam hikmeti ile övünmesin ve yiğit kendi gücü ile övünmesin, zengin adam zenginliği ile övünmesin.
Sevgili kardeşlerim, Tanrı’nın bağışları ne denli şahane ve değerlidirler! Ölümsüzlükte yaşam, adalette görkem, özgürlükte gerçek, güvenle inanç, azizlikte kendine sahiplik: tüm bunlar aklımızın erişebileceği şekilde verilmiştir.
Ya O’nu bekleyenler için hazırlanmış olan iyilikler neler olacaktır? Sayısını ve güzelliğini yalnızca yüzyılların Yaratıcısı ve Babası en üstün Aziz bilir. Bizler ise sözü verilen bağışlara katılabilmek için O’nu bekleyenlerin arasında bulunabilmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Sevgili kardeşlerim, bu nasıl olacaktır? Aklımız, inancımızın aracılığı ile, Tanrı’da sağlamsa, O’nun tarafından kabul edilebilmeyi ve O’na hoş olanı çabuklukla ararsak, aziz isteğine uygun olanı yaparsak, gerçek yolunu izlersek, yani her çeşit haksızlıktan, kötülükten, cimrilikten, kavgadan, şeytanlık ve aldatmadan uzak kalırsak olacaktır.
Sevgili kardeşlerim, kurtuluşumuz, fedakarlığımızın aracısı, güçsüzlüğümüzün savunucusu ve yardımcısı İsa Mesih’i bulacağımız yol budur. Aracılığı ile göklerin yüksekliğine bakabiliriz, aracılığı ile Tanrı’nın çok arı ve yüce yüzünü görebiliriz, yüreğimizin gözleri O’nun için açılmıştır, çılgın ve karartılmış aklımız O’nun için ışıkta yeniden canlanıyor, Baba O’nun aracılığı ile ölümsüz bilgiyi tatmamızı istemiştir. Tanrı yüceliğinin ışınlanması olduğu için O ne denli üstün bir adı miras aldıysa meleklerden o derece üstün olmuştur (bk. İbr. 1, 3-4).
Bunun için, kardeşlerim tüm gücümüzle kusursuz emirleri altında savaşalım. Küçükler olmadan büyükler olamaz ve büyükler olmadan küçükler de olamaz. Birileri diğerlerine karışırlar ve karşılıklı yararlılık bundan kaynaklanır.
Bedenimiz bize örnek olsun. Ayaklar olmadan baş hiç bir işe yaramaz, başsız ayaklar da öyle. Bedenimizin en küçük uzuvları bile tüm bedene gerekli ve yararlıdırlar; hatta hepsi bir arada, tüm beden dayanıklı olabilsin diye, aynı amaçta birleşirler ve buna boyun eğerler.
Bunun için tüm bedenimizin kurtuluşu İsa Mesih’te temin edilsin. Her birimiz kendisine tanınan bağışına uygun olarak karşısındakine boyun eğsin. Güçlü olan güçsüzle ilgilensin, güçlü güçsüz olanı saysın. Zengin yoksulun yardımına yetişsin, yoksul ise yoksulluğuna yardımcı olacak birini bahşettiği için, Tanrı’yı övsün. Bilgili olan bilgisini sözlerle değil de iyiliklerle göstersin; alçakgönüllü olan kendi tanıklığını yapmasın, bunu başkalarına bıraksın. Tüm bunları Tanrı’dan aldığımız için, “her şeyde” O’na şükretmeliyiz. Yüzyıllar boyunca şan O’nun olsun. Amin.
(Klemens [Roma’lı], Korintlilere Mektup, 49-50)
Olağan 2. Salıİsa Mesih, sevgimiz uğruna kanını bizler için, bedenini bedenimiz için, ruhunu ruhumuz için verdi.
Mesih’te sevgisi olan, Mesih’in emirlerini uygular. Mesih’in sonsuz sevgisini kim açıklayabilir ki? Güzelliğinin görkemini kim ifade edebilir ki? Sevginin vardığı yücelik sözlerle anlatılamaz.
Sevgi bizi Tanrı’ya içtenlikle bağlar, “sevgi günahların çoğunluğunu örter” (1.Kor. 13,4), sevgi her şeye dayanır, her şeyi aziz bir sabırla karşılar. Sevgide bayağı olan, kibirli olan hiç bir şey yoktur. Sevgi ayrılıklar yaratmaz, sevgi her şeyi uyum içinde yapar. Sevgide Tanrı’nın tüm seçtikleri kusursuzdur, oysa ki sevgi olmadan hiç bir şey Tanrı’ya hoş değildir.
Tanrı, sevgi ile bizleri kendine çekti. Bize karşı duyduğu sevgi için Rabimiz İsa Mesih Tanrısal isteğe uygun olarak kanını bizler için akıttı. Bedenini bedenimiz için yaşamını yaşamımız için verdi.
Ey sevgili kardeşlerim, sevginin ne denli büyük ve harika olduğunu ve kusursuzluğunun gereği ile ifade edilemeyeceğini görüyorsunuz. Tanrı’nın layık gördüğünden başka, evinde bulunmaya kim hak kazanabilir? Bunun için dua ederek dileyelim ki merhametinden, taraflılıktan kurtarılmış ve kusursuz olarak, sevgide bulunabilelim.
Adem’in tüm kuşakları bugüne dek geçti. Buna karşın, Tanrı’nın lütfu ile, sevgide kusursuz bulunanlar kalırlar, iyilere ayrılmış olan konuta kavuşurlar ve Mesih’in saltanatı geldiğinde belirtilecekler. Çünkü şöyle yazılmıştır: Kızgınlığım ve öfkem geçinceye dek, çok kısa bir an bile olsa, odalarınıza girin. O zaman uygun günü anımsayacak ve sizi mezarlarınızdan dirilteceğim (bk. İşaya 26, 20; Hezekiel 37,12).
Sevginin uyumu içinde Rabbin emirlerini yerine getirirsek ne mutlu bize, sevgili kardeşlerim, öyle ki sevginin aracılığı ile günahlarımız af edilsin. Çünkü şöyle yazılmıştır: Ne mutlu onlara ki günahları teslim edilmiş ve suçları affedilmiş. Tanrı’nın suçlu bulmadığı ve ağzında aldatma olmayan insan ne denli mutludur. Bu ermişlik beyanatı Tanrı’nın, Rabbimiz İsa Mesih’in aracılığı ile seçtiklerine aittir. Yüzyıllar boyunca şan O’nun olsun. Amin.
(Klemens [Roma’lı], Korintlilere Mektup, 36, 1-2)
Paskalya Devresi, 4. CumaAziz olsaydık, sonsuz kurtuluşu unutmadan, ırkçılıktan, sefaletten ve açlıktan kurtarılmış daha adil ve daha insancıl bir dünyayı inşa ettirmeye yardımcı olurduk.
Sevgili kardeşlerim, kurbanımızın kahini, güçsüzlüğümüzün koruyucusu ve desteği İsa Mesih kurtuluşu bulacağımız yoldur.
O’nun aracılığı ile göklerin yüceliğine bakabiliriz, O’nun aracılığı ile Tanrı’nın çok arı ve ulu yüzünü seyredebiliriz, yüreğimizin gözleri O’nun için açıldı, saçma ve karartılmış aklımız O’nun için ışıkta yeniden canlanıyor, Rab O’nun için ölümsüz bilimi tatmamızı istedi. Tanrı yüceliğinin ışınlaması olan 0, meleklerden ne denli üstün bir adı miras aldıysa onlardan o derece de üstün olmuştur (bk.İbr. 1,3-4).
0 halde, ey kardeşlerim, aziz ve kusursuz emirleri altında canla başla hizmet edelim. Reislerimizin yönetimi altında görev gören askerlere bakalım: nasıl bir disiplin, uysallık ve başeğme ile aldıkları emirleri yerine getiriyorlar. Herkes yüce reis ya da bin, yüz veya elli askerin komutanı değildir. Yine de herkes, kendi rütbesinde, kralın ve üstlerin emirlerini yerine getiriyor. Büyükler küçükler olmadan ne de küçükler büyükler olmadan yapamazlar. Birileri diğerlerine karışırlar ve karşılıklı yararlılık bundan kaynaklanır.
Bedenimiz bize örnek olsun. Ayaklar olmadan baş hiç bir işe yaramaz, başsız ayaklar da öyle. Bedenimizin en küçük uzuvları bile tüm organizmaya gerekli ve yararlıdır. Hatta hepsi bir arada tüm bedenin kurtuluşu olan aynı amaçta birleşirler ve buna boyun eğerler.
Bedenimizin bütünlüğünde neysek İsa Mesih’te de öyleyiz. Her birimiz, kendisine tanınan lütuf bağışına uygun olarak karşısındakine boyun eğsin.
Güçlü olan güçsüzle ilgilensin, güçsüz güçlü olanı saysın. Zengin yoksulun yardımına yetişsin, yoksul ise, yoksulluğuna yardımcı olacak birini bahşettiği için, Tanrı’yı övsün. Bilgili olan bilgisini sözlerle değil de iyiliklerle göstersin. Alçakgönüllü kendi tanıklığını yapmasın, bunu başkalarına bıraksın. Bedeni arı olan bundan övünmesin, iffet arılığı kendine bağışlayana bu meziyeti tanısın.
Ey kardeşlerim, hangi maddeden yapıldığımıza, kim olduğumuzu ve dünyaya hangi doğaya girdiğimizi düşünelim. Bizi yaratan ve şekillendiren, ölümlü bir geceden çıkartarak, bizleri dünyasına almıştır. Daha doğmadan önce yüce nimetlerle bizi O yetenekli kıldı.
Bunun içindir ki, her şeyi O’ndan aldığımızdan, her şey için kendisine teşekkür ederiz. Yüzyıllar boyunca şan O’nun olsun. Amin.
(Klemens [Roma’lı], Korintlilere Mektup, 46,2—47,4; 48, 1-6)
Olağan 14. Pazartesi
Sizi haklı olarak ünlendiren o kardeşçe ilişkinizin hedef olduğu itibarsızlık bir an önce ortadan kaldırılmalıdır.
“Azizlere katılın çünkü onları izleyenler azizliğe erişirler” diye yazılmıştir. Ve yine başka bir yerde: Suçsuz olanla suçsuz, seçilmiş olanla seçilmiş olacaksın; oysa kötü olanla kötüleşeceksin” (bk. Mezm. 17, 26). Bunun için suçsuzlara ve adil olanlara katılalım. Çünkü onlar Tanrı’nın seçtikleridir.
Neden aramızda kavgalar, öfkeler, uyuşmazlıklar, ayrılıklar ve savaşlar olsun? Yoksa tek bir Tanrımız, tek bir Mesih’imiz, üzerimize serpilen tek bir inayet Ruhumuz, Mesih’te tek bir çağrımız yok mu? Neden Mesih’in uzuvları kesilip parçalanıyor, neden kendi bedenimize karşı ayaklanıp öyle bir sayıklama noktasına varıyoruz ki birimizin diğerinin uzvu olduğunu unutuyoruz?
Rabbimiz İsa Mesih’in sözlerini anımsayın. Şöyle dedi: Vay haline o insanın! Seçmiş olduğum birini rezil etmektense keşke dünyaya hiç gelmiş olmasaydı; seçmiş olduğum birini kötü yola sevketmektense keşke boynuna bir değirmen taşı bağlanılıp denizde boğulsaydı (bk. Lk. 17, 1-2). Bölünmeniz birçok kişiyi yanlış yola itmiştir, birçoklarının cesaretini kırmıştır, kuşkuya sürüklemiştir, hepimizi acıtmıştır; ve sürtüşmeniz halen sürüyor.
Havari Aziz Pavlus’un mektubunu alın. Bildirisinin başında yazdığı ilk şey nedir? Muhakkak ki Tanrısal bir esinle kendi, Cefa ve Apollus hakkında bir mektup yazdı, çünkü, o zamandan beri, aranızda bir fesatçılık eğilimi vardı. Nedir ki, o zamanda, taraf tutmanız küçük bir günaha neden olmuştur, çünkü tercihleriniz ünlü ve saygınlıkları bilinen havarilerle onlarca kabul edilen birine yönelikti. Şimdi ise değersiz kişilere, sizleri kötülüğe iten ve haklı olarak, sizi ünlendiren o kardeşçe ilişkinizin itibarını sarsanlara kulak veriyorsunuz. Bu şerefsizliği bir an önce ortadan kaldırmalıyız. Rabbin ayaklarına kapanıp, gözyaşlarımızla yalvaralım ki, uygun davranıp, dostluğunu bize iade etsin ve harika, arı bir sevgi kardeşliğinin içine yeniden bize yer versin.
Yaşama açılan adaletin kapısı gerçekten budur ve yazıldığı gibi: “Bana adaletin kapılarını açın, oradan girip Rabbi kutlayacağım. Rabbin kapısı budur, dürüst olanlar ondan girecekler” (Mezm. 117, 19). Açık kapılar çoktur, bu doğrudur, oysa adalet kapısı kesinlikle Mesih’in kapısıdır: ne mutlu onlara ki o kapıdan girdiler ve adımlarını azizlik ve adaletle atarak her şeyi merhamet ve barış içinde başardılar.
Sadık olan, öğretiyi açıklamakta yetenekli, söylevlerin yorumunda bilgili, davranışlarında arı biri var mı? Yüce sayılmasından daha da alçakgönüllü olmalı ve kendi çıkarını değil de herkese yararlı olanı aramalı.
(Klemens [Roma’lı], Korintlilere Mektup, 50, 1-51,3)
Olağan 14. CumaYüreğini sertleştirmektense günahlarını itiraf etmek insan için iyidir. Herhangi bir taraflılık düşüncesinden Özgür olarak, sevgi içinde yaşamak daha çok arzu edilecek bir durumdur.
Sevgili kardeşlerim, sevginin ne denli büyük ve şahane olduğunu, kusursuzluğunun gereği ile nasıl ifade edilemediğini görüyorsunuz. Tanrı’nın layık duruma getirmek istediklerinden başka kim sevgide bulunmayı hak etmiştir? Bu yüzden dua edelim ve merhametinden, herhangi bir taraflılık düşüncesinden Özgür ve kusursuz olarak sevgide bulunabilmemizi dileyelim.
Adem’in tüm kuşakları, bugüne dek geçti; buna karşın Tanrı’nın lütfu ile sevgide kusursuz bulunanlar kalıyorlar, iyilere ayrılmış konutu ediniyorlar ve Mesih’in saltanatı geldiğinde belirlenecekler. Çünkü şöyle yazıldı: Öfkem ve gazabım geçinceye dek, çok kısa bir an için bile, odalarınıza girin. O zaman uygun günü anımsayıp sizi mezarlarınızdan dirilteceğim (bk. İşaya 26,20; Hezekiel 37, 12).
Sevgiden gelen uyum içinde Rabbin emirlerini yerine getirirsek ne mutlu bize, sevgili kardeşlerim, öyle ki sevginin aracılığı ile günahlarımız affedilsin. Çünkü şöyle yazıldı: Ne mutlu onlara ki günahları teslim edilmiş ve suçları affedilmiş. Tanrı’nın suçlu bulmadığı ve ağzında aldatmanın olmadığı insan ne denli mutludur (bk. Mezm. 31, 1).
Bu ermişlik beyanatı Tanrı’nın, Rabbimiz İsa Mesih’in aracılığı ile, seçtiklerine aittir. Yüzyıllar boyunca şan O’nun olsun. Amin.
Düşmanın tahrikleri yüzünden işlemiş olduğumuz tüm kötülüklerin affı için yalvaralım. Ayaklanma ve uyuşmazlıkları körükleyenler, umutta bizi birleştireni iyi düşünmelidirler. Çünkü yaşamlarını korku ve sevgi içinde geçirenler, karşısındakilerin acılara katlanmaları yerine bu acıları kendileri çekmeyi yeğlerler. Geleneğimize özgü o güzel ve kutsal uyumu tehlikeye sokmaktansa suçlamanın kendilerine yapılmasını daha çok arzu ederler. Yüreğini sertleştirmektense günahlarını itiraf etmek insan için daha iyidir. Aranızda soylu yürekli, merhametli, sevgi ile dolu olan kim? O halde şöyle desin: benim yüzümden kızgınlıklar, başkaldırmalar, uyumsuzluklar ve ayırımlar olduysa giderim, istediğiniz yere giderim ve topluluğun benden istediği yere giderim, yeter ki Mesih’in sürüsü yasal olarak kurulan cemaatlerle barış içinde yaşasın.
Bunu yapan Mesih’te yüce bir şan kazanacaktır ve her insan onu kabul edecektir. “Rabbindir yeryüzü ve içindekiler” (Meznı. 24, 1). Tanrısal bir yaşam sürenler böyle yaparlar ve yapacaklardır ve bundan hiç pişman olmayacaklardır.
(Klemens [Roma’lı], Korintlilere Mektup, 59,2-60,4-61,3)
Olağan 1. PazartesiYüzünün ışığı bizi aydınlatsın!
Tanrı’nın sevgili Oğlu İsa Mesih, yaratılan her şeyin başlangıcında olan adı ile uğraş verebilmemiz için, bizleri karanlıklardan ışığa, cehaletten şanlı adının bilgesine çağırdı. O’nun aracılığı ile, dünyanın her yerinde bulunan her şeyin Yaratanı, seçilmişlerinin sayısını aynen tutsun. Tüm yüreğimizle O’na yönelttiğimiz duayı ve yalvarışı dinlesin.
Yüksek göklerde konaklayan seni ve salt seni, en Yüce Olan’ı, tanıyabilmemiz için yüreğimizin gözlerini açtın. Sen kendini beğenmişlerin yüzsüzlüğünü yıkarsın, milletlerin tasarılarını dağıtırsın, alçakgönüllü olanları yüceltip kibirlileri yerle bir edersin, zenginliği ve yoksulluğu verirsin, öldürür ve yaşatırsın, ruhların tek velinimeti ve her bedenin Tanrı’sı olan sen (bk. İşaya 57, 15; 13, 1; Mezm. 32, 10 v.b.).
Sen derinlikleri incelersin, insanların eylemlerini bilirsin, tehlikede olanlara yardım edersin, umutsuz olanın kurtuluşusun, her ruhun yaratıcısı ve dikkatli çobanısın. Sen yeryüzündeki milletleri çoğaltırsın ve onların arasında, bizleri eğittiğin, kutsadığın, onurlandırdığın sevgili Oğlun İsa Mesih vasıtasıyla seni sevenleri seçersin.
Sana dua ediyoruz, ey Rab, yardımcımız ve desteğimiz ol. Aramızda zor durumda olanları kurtar, alçakgönüllü olanlara merhamet et, düşenleri kaldır, ihtiyaçta olanlara yardım et, hastaları iyileştir, yollarını şaşıranları halkına geri götür. Aç olanı besle, esirlerimizi özgürlüğe kavuştur, güçsüzleri destekle, yıkılmış olanlara cesaret ver.
Tüm milletler bilir ki, sen tek Tanrı’sın, İsa Mesih Oğlun’dur ve bizler “halkın ve sürünün koyunlarıyız” (Mezm. 78,3).
Sen eyleminle dünyanın sonsuz düzenini açıkladın. Sen, ey Rab, dünyayı yarattın ve her kuşağa sadık kalıyorsun. Yargılarında doğrusun, şanında benzersizsin, yaratıcılıkta bilgilisin ve korumada öngörüşlüsün, her gördüğümüz şeyde iyisin ve sana güvenenlere karşı sadıksın, ey iyiliksever ve merhametli Tanrı. Haksızlıklarımızı ve eşitsizliklerimizi, eksikliklerimizi ve dikkatsizliklerimizi affet.
Erkek ve kadın hizmetkarlarının her günahını hesaba katma, gerçeğinin arılığı ile arındır ve bize yol göster ki inanç, adalet ve yüreğin saflığı içinde yürüyelim ve senin için, bize rehberlik edenler için iyi ve kabul edilmiş olanı yapalım.
Ey Rab ve Tanrı’mız, yüzünü üzerimizde aydınlat ki, barış içinde nimetlerinden yararlanabilelim, güçlü elinle korunalım, yüce kolunun gücü sayesinde her günahtan özgür olalım ve haksız yere bizden nefret edenlerden kurtulalım.
Bize ve dünyada tüm yaşayanlara uyuşmayı ve barışı ver, inanç ve doğrulukla seni yardıma çağıran atalarımıza verdiğin gibi. Ey Rab, salt sen bize bu ayncalıkları ve daha da büyük bağışları verebilirsın.
Yüce Kahin ve ruhlarımızın avukatı İsa Mesih adına seni övüp yüceltiriz. O’nun aracılığı ile tüm kuşaklar için şimdi ve yüzyıllar boyunca onur ve şan sana yükselsin. Amin.