Sağlıklı Ürünler Dükkanı
Alış-veriş yapmak için sağlıklı ürünler satan bir dükkana gitmiştim.
Tezgahtar kız yirmi- li yaşlarındaydı ve ayakkabılarının arka kısmını
cıkarmış bir şekilde tezgahın arka tarafında oturuyordu. Küçük bir dükkandı
ve tezgah bir yazı masası şeklinde oldugundan tezgahtar kızın uzun bacaklarını
ve güzelim ayaklarını tamamen görebiliyordum. Bir arkadaşıma
"crystal" marka deo- dorant almak için söz vermiştim. Tezgahtar kıza
isteğimi belirttiğimde bana, sıcak yaz günlerinde ayakkabılarını çorapsız
olarak giydiginde ayaklarının kokmaması için kendisinin de
"crystal" deo- dorantlarından kullandığını söyledi. Hiç düşünmeden
kendisininki kadar güzel ayakların kokusunun hiç bir zaman için kötü
olamayacagına emin olduğumu söyledim. Bu lafım üzerine kız gülümsedi ve
eğer ayakkabılarını bikaç saniyeliğine bile koklarsam bu konuda fikrimi değiştirceğimi
iddia etti. Ben zannetmediğimi söyledim ve bunun üzerine ayak- kabılarından
birini eline aldı ve bana doğru uzatarak "iddiaya var mısın?"
dedi. Gözleriyle beni sabitlemişti, önünde diz çökmem için
cesaretlendirici bir şekilde bakıyordu. Hala benim şaka yapıp yapmadığımı
anlamamış bir şekilde kıkırdadı ve bu gülüşün ardından gözlerinden
onun gücü etkisinde olduğumu farketmiş olmasının sevincini okudum. Ayakkabısını
yüsüme dikkatli bir şekilde yerleştirip "şimdi derin bir nefes
al!" diye mırıldanırken ondaki heyecanı ve duygusal hareket- liliği
hissedebiliyordum. Burun deliklerimi dolduran derin bir nefes aldım ve kız bir
kere daha kıkırdadı, açıkca beni tuzağa düşürmüştü ve gücünün
etkisini giderek daha derinden hissettiğimin farkındaydı. Ayakkabının içinin
kokusu harika, inanılmaz ve boyun eğdiriciydi. Bu durum beni hafif kendimden
geçirmiş olacak ki bana "Umarım bu seni bayıltmaz, belki de en iyisi
iddia etmeyi bırakmalı ve kokunun korkunç oldugunu itiraf etmelisin"
dedi. Ben de "bun- dan daha iyi bir şeyi düşünemiyorum, sadece ayağın
KENDİSİ bundan daha mükemmel olabilir" dedim kendimden geçmiş bir şekilde.
Bir an donakaldı ve sonunda " eğer suratını bu ayakabının içine
sokup 5 tam dakika bu şekilde devam edersen GERÇEK şeyin tadına bakman için
belki sana izin verebilirim" dedi. Ve sonra ayakkabıyı elinden yere, önüne
bıraktı ve "sadece suratını 5 dakika boyunca orada tut ve sonra ayaklarımı
öpme hatta belki de yalama hakkını elde et" dedi. Hiç tereddüt
etmedim. Yavaşça başımı önüne doğru eğdim, böylece yüzüm ayakkabının
içine doğru uzandı. Bu arada o da ayağının birini başımın üstüne
uzattı ve diğer ayagını da çapraz olarak onun üzeri- ne koydu. Ayakkabının
kokusu bir çok sıcak ve yapışkan günün konsantre esansını taşıyordu ve
bu da benim tutku içinde patlamama yol açmak üzereydi. Telefon çaldığında
5 dakika geçmiş gibi hissediyordum. Arayan, kızın bir arkadaşıydı ve 2 kız
sohbet ederken tezgahtar kız beni umursa- mıyor, ayaklarının altında unutmuş
gibiydi. Dedikodu yaparken bir an için heycanlandı ve başımı ayakkabının
içine doğru sert bir şekilde bastırmaya başladı, bir sigaranın üstüne
basarak sön- dürüyor gibi başımı ayakkabının içine itiyordu. Sonunda dükkana
birinin girmek üzere oldugunu farketti ve beni hatırladı. "kalk ayaga müşteri
geliyor!" dedi ve arkadaşına telefonu kapatmak zorunda oldugunu onu sonra
arayacaını söledi. Müşteri bir somun ekmek aldı ve gitti. Tezgahtar kız
telefonu yeniden aldı ve bana dönerek " Şimdi öpmeye başlayabilirsin!
Tabanlarımın her santi- metrekaresini öptüğünden emin olduğun zaman
yalamaya başlayabilirsin, ama sakın her yerini öpme- den başlama!"
dedi. Ben tekrar önünde eğilirken o da arkadaşını aramak üzere tuşlara
basıyordu...
KUQ